Paylaş
BAŞBAKAN Davutoğlu’nu dinlediğimde ilk intiba olarak, 1 Mayıs’ta Taksim yasağının kaldırıldığını zannettim. Birçok haber sitesi de böyle verdi.
Fakat, metni okuduğumda gördüm ki, Taksim konusunda bir değişiklik yoktu. Başbakan Davutoğlu ortamı yumuşatacak bir konuşma yapmak istemişti.
Sonra İçişleri Bakanlığı da yasağın devam ettiğini açıkladı zaten.
Diyebilirim ki, tanıdığım kadarıyla Davutoğlu’na kalsaydı, yasağı kaldırırdı. Çünkü makul ve hukuki olmayan yasakların “tedbir” değil, aksine, “tahrik” etkisi yarattığını akademik olarak çok iyi bilir. Böyle konuşmaları da vardır.
BAYRAM GİBİYDİ
Yeni başbakan yeni bir rüzgâr estirmek için yasağı kaldırsaydı, kitleler Taksim’e çıksaydı ne olurdu?
2010 ve 2011 yıllarında, Taksim yasağı kaldırılmış, kimsenin burnu kanamadan 1 Mayıs Taksim’de tam bir bayram havasında kutlanmıştı.
Geçen 1 Mayıs’ta da yazmıştım, yukarıda Hürriyet’in manşetinde 2010 yılının 1 Mayıs’ında Taksim’de yapılan kutlamayı görüyorsunuz. Gerilimin yerini ferahlık, çatışma korkusunun yerini bayram havası almıştı.
SORUMLU İKTİDAR
O zaman hükümet, Taksim’in gösteri yeri olmadığını fakat kanuna göre “istisna” tanınarak 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanacağını açıklamıştı. Davutoğlu hükümeti aynı “istisna”yı bu sene de uygulayabilirdi.
Davutoğlu’nun şu sözünü not etmişimdir: “Benim ağzımdan kutuplaştırıcı bir söylem duydunuz mu?” (15 Eylül 2014)
Zaman zaman Tayyip Erdoğan üslubunu kullanması ve diğer liderler gibi seçim meydanlarında yaptığı hamasi konuşmalar bir kenara, tansiyonu düşürmek istediğine inanıyorum. 1 Mayıs hakkındaki konuşmasının üslubu da böyleydi. 1980 öncesini hatırlatarak “Vatan evlatları sağcı-solcu diye bölündü, karşılıklı cepheler kuruldu, çatışmalar, kutuplaşmalar yaşandı” şeklindeki sözleri elbette samimidir.
Bugün o dönemin illetlerinden sadece biri eksik; çok şükür ellerde silah yok!
ŞİDDET KARA LEKEDİR
Çatışmacı siyasi geleneğimiz yine akıl ve duygularımıza hükmediyor. Bunda iktidarın 2010’dan itibaren söylemini sertleştirmesi, otoriterleşmeye yönelmesi en önemli faktördür.
Bu söylediklerim, Davutoğlu’nun da değerini inkâr edemeyeceği uluslararası raporlara geçmiş bir gerçektir.
Dolayısıyla ülkede yumuşamayı sağlayabilecek birinci faktör de iktidardır. Bu sene de 1 Mayıs için “istisna” yapılarak Taksim’in açılması gerilimi düşürmek için çok iyi bir vesileydi. Maalesef olmadı.
Taksim açılmadı diye tabii ki muhalif grupların şiddete başvurması hiçbir şekilde hoş görülemez. Sendikalar bozguncu marjinal grupları dışlamalı, 1 Mayıs, kimsenin burnu kanamadan yaşanabilmelidir.
Taksim’e çelenk konulmalı, kitlelerin kutlaması gösterilere açık alanlarda yapılmalıdır.
Kim şiddete başvurursa 75 milyonun çok büyük çoğunluğunu rahatsız etmiş, kendi davasına da kara çalmış olur.
NOT: CNN Türk’te “1914-1915” belgeselinin 8. bölümü bu akşam
saat 21.00’de. Bilginize sunarım.
Paylaş