Paylaş
SELAHATTİN Demirtaş’ın ruh ve fikir dünyasında gelgitler yaşadığını sanıyorum. Çok defa PKK’yı aklamaya çalışan, ama bazen de eleştiren konuşmalar yapmasının sebebi bu olsa gerek.
Barış Bloku’nun mitinginde de hükümete şöyle seslendi: “Savaşı başlatan, ateşkesi bozan sizsiniz!”
PKK masum da hükümet HDP yüzde 13 oy aldı diye mi PKK’ya operasyon yaptı?!
NİYE BÖYLE YAPIYOR?
Terörü tamamen gündemden çıkararak Kürt meselesini demokratik usullerin geçerli olacağı bir sürece koymak gerektiğini düşünen on milyonlarca vatandaştan bir kısmı, seçimlerdeki ılımlı konuşmalarına bakarak Demirtaş’ı bu yolda bir umut gibi gördü.
Fakat seçimlerden sonra üslubu değişti. Barış mitinginde de hiç olmazsa “PKK derhal elini tetikten çekmelidir, yakıp yıkmamalıdır” diyemez miydi? Hayır, sadece hükümeti suçladı.
Sayın Demirtaş mitingde acaba “mahalle”nin Kürt milliyetçisi heyecanına mı kapıldı? Yoksa “emanet oy” konusunda olduğu gibi uyarı mı aldı, bilmiyorum.
Bildiğim şu ki, “çatışmasızlığı” ve Öcalan’la yürütülen “çözüm süreci”ni sabote eden, KCK’dır.
KCK SABOTE ETTİ
Öcalan 21 Mart 2013 Nevruz mesajında silahın yerini siyasetin almasını, silahlı unsurların sınır dışına çekilmesini istedi. Hemen 26 Temmuz’da KCK’dan Duran Kalkan “Gerillanın vurucu gücü artıyor” açıklamasını yaptı.
Çözüm süreci uğruna hükümet PKK’nın ölümlü olmayan eylemlerine ses çıkarmadı. Başbakan Erdoğan 22 Ağustos konuşmasında bunu açıkça ifade etti!
11 Temmuz 2014’te hükümet PKK ile görüşmeleri yasallaştıran kanunu çıkardı, Öcalan bunun için Meclis’e teşekkür ettiğini açıkladı.
Fakat Kandil yine savaş bildirileri yayınlamaya devam etti.
28 Şubat 2015 günü Dolmabahçe’de Öcalan’ın 10 maddelik bildirisi okundu, hükümetten taleplerini sıralayan Öcalan, PKK’nın silah bırakma kongresi toplamasını istedi. Hemen ertesi günü KCK adına Mustafa Karasu buna karşı çıktı, bu şartlarda silah bırakmayacaklarını, kimsenin bunu isteyemeyeceğini söyleyerek Dolmabahçe mutabakatını sabote etti.
Cumhurbaşkanı’nın “Dolmabahçe toplantısını doğru bulmuyorum” açıklaması 22 Mart’tadır. Şiddet yanlılarına istismar ve propaganda fırsatı vermiştir fakat çatışmasızlığı bozan ve savaşı başlatan kesinlikle KCK’dır, PKK’dır.
SEÇİMLERDEN SONRA
Seçim sürecinde PKK, “kesinlikle eylem yapılmaması” talimatını verdi. HDP de ‘Türkiyeli’ bir dille kampanya yürüttü. 7 Haziran seçimlerinden hemen sonra:
12 Haziran: KCK silah bırakmayacaklarını ve ‘bu koşullarda’ Öcalan’ın bunu istemesinin ‘mümkün olmadığını’ açıkladı! Dolmabahçe’de okunan bildiriyi Sırrı Süreyya mı uydurmuştu?!
19 Haziran: Cemil Bayık silahlanma çağrısı yaptı.
11 Temmuz: KCK ‘çatışmasızlık sona erdi’ diye bildiri yayınladı.
14 Temmuz: KCK adına Bese Hozat: ‘Yeni dönem devrimci halk savaşı dönemidir.’
25 Temmuz: Hükümet operasyon başlattı.
Başbakan Davutoğlu, PKK’nın seçimlerden itibaren bir ay içinde 23 güvenlik görevlisini şehit ettiğini açıkladı.
Savaşı başlatan kesinlikle KCK’dır.
POLİTİKADA REVİZYON
KCK baştan beri silah yanlısıdır. Kobani Kürt milliyetçiliğini ateşleyince... IŞİD canavarına karşı savaşan PYD’yi desteklediklerini ABD ve AB açıklayınca... Uluslararası bu konjonktürü fırsat bilen KCK, seçimlerden sonra barışı sabote etti, terörü başlattı.
ABD ve AB Türkiye’nin “önceliği IŞİD’le mücadeleye vermesini” istemiyorlar mı? KCK adına Zübeyir Aydar, çözüm süreci yeniden başlarsa “üçüncü göz”ün ABD olmasını istemedi mi?
Hükümet IŞİD’le savaşı herkesten önce başlatmalıydı.
Çözüm sürecini seçim malzemesi yapmamalıydı.
Suriye ve Mısır konularında müttefiklerimizle koordineli hareket etmeliydi.
KCK zaten kan dökmek için bahane arıyordu.
Sayın Demirtaş keşke bir Gerry Adams olabilseydi.
Paylaş