Paylaş
Demek ki “sivil toplum”, Meclis’te mutlak çoğunluğa sahip bir iktidara bile geri adım attırabiliyor. Hem de Başbakan, Başbakan Yardımcısı ve Adalet Bakanı’nın malum açıklamalarına rağmen.
Evet tasarıyı geri çektiren Cumhurbaşkanı’nın talimatı oldu. Fakat Cumhurbaşkanı’nı da bu karara yönelten elbette kadın hareketidir. Özellikle muhafazakâr kadın kuruluşlarının da karşı çıkması iktidarı daha kolay etkiledi.
Gelecek için iyi bir emsal oluştu.
DÜNYADAKİ YERİMİZ
“Çocuk” gibi kadın kişiliğinin en hassas olduğu bir konu, her eğilimden kadınları ayağa kaldırdı; siyaset dışı bir konu siyasete geri adım attırdı.
Kadın hareketi tipik bir “sivil toplum” hareketidir.
Çağımızda devlet gücü öylesine karmaşık ve muktedir cihazlara sahiptir ki, sadece yargının, muhalefet partilerinin ve hür basının denetlemesi yetmiyor. İşte gelişmiş demokrasilerde sivil toplum denetimine büyük önem veriliyor.
Malum Türkiye dünyanın 20 büyük ekonomisi içinde yıllardan beri. Fakat insani gelişmişlik indeksinde 71. sırada!
Hele de “Hukuk Devleti İndeksi”nde dünya ülkeleri arasında 80. sıradayız!
Bu utanılası durum sadece yönetim, yargı, bürokrasi gibi sebeplerden kaynaklanmıyor... Çok önemli “sivil” sebepler de var.
İYİ ÖRNEK
Hukuk Devleti İndeksi’nde Türkiye’yi 80. sıraya düşüren en kötü notlarımızdan biri toplumun siyaset üzerindeki denetiminin çok zayıf olmasıdır: “Hükümet dışı” yani sivil toplumun denetim etkinliği konusunda bizim puanımız 0.33’tür. Tunus’un puanı 0.69’dur!
Gelişmiş bir ülke örneği olarak Almanya’nın ise bu konudaki puanı 0.91’dir. (World Justice Project, 2015)
Hemen hatırlayalım, Tunus uzlaşarak anayasa yapmayı başardı, çünkü İslamcılar da laikler de siyasi olgunlukla davrandıkları gibi STK’lar da çok etkili oldu; Nobel Barış Ödülü’nü sivil kuruluşlar aldı.
Bizde “çocuk istismarı” gündeme gelince kadınların ve “ilk defa olarak AK Parti hükümetine karşı muhafazakâr kadınların” tasarıya karşı sergiledikleri başarıyı niye fevkalade önemsiyorum; işte bundan.
Gelecek için iyi bir örnek oluşturdu diye ümit ediyorum:
Şiddetsiz, saldırısız sivil inisiyatif.
RASYONEL, ELEŞTİREL, SİVİL
İslami kesimde sivil toplum kuruluşlarının iktidar partisinin yardımcı kolları gibi davranmasını eleştiren kalemler var.
Bizde siyaset daima ‘sivil’e hükmetmek ister. Erkeklerin siyasete odaklandığı bir dünyada, kadınlar daha kolay siyasi şablonların dışına çıkıyor.
Değerli yazar-sosyolog Fatma Barbarosoğlu, tasarıya karşı çıkan iki yazı yazdı. Muhafazakâr STK’ların “devlet kurumu gibi refleks vermeye başlamasını” eleştiriyor.
Siyasetin bu gücü tabii iktidar olmaktan geliyor.
Bilhassa KADEM’in belirli sebeplerle iktidar üzerinde etkili olduğunu belirten Sayın Barbarosoğlu yazısında şu tespiti yapıyor:
“KADEM’in dirayetli duruşuyla toplumsal mutabakat için sivil toplum kuruluşlarının ne kadar önemli olduğunu bir kere daha idrak ettik... Uzun vadede en hakiki müttefik rasyonel bir dil üzerinden ortaya konan eleştiridir.
Rasyonel dil üzerinden inşa edilen eleştiri geleneğine sahip değiliz maalesef.” (Yeni Şafak, 23 Kasım)
Buradaki “rasyonel, mutabakat, eleştiri, sivil” kavramlarının bugün toplumsal karşılığı çok yok. Fakat yarınki gelişmiş Türkiye’nin dinamiklerini yansıtıyor:
Rasyonel, eleştirel, sivil, özgür bireyler Türkiye’si.
Türkiye dünyada özlediği yüksek katlara bu tür kavramları özümseyerek ulaşacak.
NOT: Bu satırlar yazılırken iyi haber geldi: Necmiye Alpay ve Aslı Erdoğan haklarında açılmış davalardan birinde tahliye kararı verildi. Fakat başka davadan maalesef tutuklu kalacaklar. Umarım bütün tutuklu gazeteciler, bütün davalarda tahliye edilir, tutuksuz yargılanırlar.
Paylaş