İslam ve bilim

TARİHTEKİ büyük İslam bilim mirası üzerine bugün Müslümanların yazdığı kitaplarda, kurdukları müzelerde genellikle görülen, parlak maziyle övünmektir.

Haberin Devamı

Biraz da Batı karşısında bir tür meydan okuma psikolojisidir.
Bunun tipik örneği, Salim Al Hasani’nin editörlüğünde “1001 İcat, Dünyamızda İslam Mirası” adlı sergi ve kitaptır.
2010 yılında İBB’nin desteğiyle birkaç ay İstanbul’da da sergilenmiş, ilgi duyan ziyaretçilere kitap armağan edilmişti.
Başarılı bir çalışmanın ürünü olan bu sergi ve kitap, Müslüman gençlerde bilime ilgi uyandırmak bakımından elbette çok yararlıdır. Fakat bilim zihniyeti yaratmak bakımından o kadar verimli olduğunu sanmıyorum. Çünkü zihinlere “Öyleyse neden geri kaldık?” diye temel soruyu yerleştirmiyor, daha çok geçmişle iftihar duygusu yaratıyordu. Müzeyi gezdiğimde böyle bir izlenim edinmiştim.


NEDEN DİYE SORMAK


Bu “1001 İcat” kitabında adı geçen bilgin ve mühendislerin bir dökümünü çıkardım: Toplam 115 isim... Bunlardan 88 bilgin ve mühendis 12. yüzyılın sonuna kadar olan dönemde yer alıyor. İslam medeniyetinin parlak dönemi...
27’si ise 13. yüzyıl ve sonrasındaki yüzlerce yıl içinde!
Gerileme apaçık ortada! Hem de Batı’da 16. yüzyılda bilim devrimi başlamışken!
Deneysel bilim zihniyetinin ve yaratıcı düşüncenin öncüleri olarak övündüğümüz İbn Heysem, İbni Sina, Farabi, El Kindi, Biruni, İbn Rüşd gibi Müslümanlar 8. yüzyıldan 12. yüzyılın sonuna kadar... Ondan sonrası böyle parlak değil.
Müslümanların “Neden geri kaldık?” sorusunun cevabını araştırırken, rasyonalist Müslüman İbn Rüşd’ün serüveni adeta bir simgedir.

Haberin Devamı


İBNİ RÜŞD’ÜN SERÜVENİ


1126-1198 yıllarında yaşayan Endülüslü ve Mağripli İbni Rüşd hakkında Prof. Bekir Karlığa Hocamızın “Batı’yı Aydınlatan İslam Düşünürü” adlı kitabı son derece değerlidir.
Kendisi de dindar bir ilahiyatçı olan Prof. Karlığa, İbn Rüşd’de temel felsefi sorunsalın ‘akıl-din’ ya da ‘bilim-din’ ilişkisi olduğunu, bu konuda daha önceki düşünürlerden farklı bir paradigma geliştirdiğini belirtiyor. Bu paradigmanın akıl ve bilim bölümünü alan Batı’nın Rönesans’a ulaştığını, Doğu’nun ise “bu modele hiç sıcak bakmadığını” anlatıyor.
İspanyol yazar Maria Rosal Menocal da İbn Rüşd’ün Arapça eserlerinin İslam dünyasında etkili olmadığını fakat Latince çevirilerinin Batı’yı aydınlattığını yazar; bunu “ironi” olarak niteler!
El Kindi, İbni Sina, Farabi, İbni Rüşd gibi dehaları yetiştiren İslam medeniyetinin bunları unutması, Batı’nın onlardan yola çıkarak bilim devrimi yapması!
Bu konuda kütüphaneler dolusu araştırmalar vardır.

Haberin Devamı


İBN RÜŞD VE AVRUPA


İslam dünyasında Berberilerin taassubu, Avrupa’da kilisenin taassubu hem Gazali’nin hem İbn Rüşd’ün eserlerini yakmıştı.
Fakat 16. yüzyıla gelindiğinde İbn Rüşd’ün eserleri Avrupa’da matbaalarda 17 defa basıldı... Medrese ise matematiği bile unutmuştu. 17. yüzyılda Osmanlı bilgini Kâtip Çelebi, bu hazin hikayeyi derin bir teessürle anlatır.
Medreseye matematik, Ziya Gökalp’in çabasıyla 1910 yılında girdi. Bizde modern bilim köklü “medrese”nin evrimiyle değil, ayrı ve yeni bir fidan gibi inşa edilen “mektep”in gelişmesiyle öğrenildi. Gecikti yani.
Bilim zihniyetinde hâlâ büyük zaaflarımız var. Her şeye politik gözle bakmak da bilimsel merakı katlediyor.

Haberin Devamı


KLİŞELERDEN SAKINMAK


Meseleyi “Avrupa dinde reform yaptı, İslam’da da reform lazım” klişesine bağlamak yanlıştır. Evvela 12. yüzyıla kadarki bilimsel gelişmeler “dinde reform” yapılarak sağlanmamıştı. İkincisi Avrupa’da reformun anlamı papalığın ruhani ve ilmi otoritesinin reddedilmesiydi; İslam’da ise zaten papalık gibi bir makam yoktur.
Bazı okurlarım kilisenin giyotinle kafa kestiğini yazmış. Katolik kilisesi adam yaktı, giyotinle kafa kesen, “aydınlanma devrimi” olan Fransız ihtilaliydi! Kafasını kestiği isimlerden biri de modern kimyanın kurucusu Lavoisier idi!
Her türlü klişeyi bir kenara bırakarak bilimin gelişmesi için eğitim ve araştırma politikalarına bütçeden daha çok kaynak ayırmak... Ve hayatımızda zihinleri araştırmalara yöneltecek soruları, tecessüsleri artırmak lazım. Bilim zihniyetine ilk adım tecessüstür, meraktır, okumaktır.

Yazarın Tüm Yazıları