1939 Temmuzu... İsmet Paşa dönemi, Ankara’da Birinci Maarif (Eğitim) Şûrası toplanıyor. Genç cumhuriyet, ilk defa ‘Nerede hata yaptık, neyi nasıl yapmalıyız?’ diye tartışıyor özgürce...
1933’teki üniversite reformunda bilim adamı kıyımı yapılmış olmasının zararları dile getiriliyor mesela. Hitler’den kaçarak Türkiye’ye gelen iki değerli bilim adamı, Prof. Hirsch ve Prof. Neumark Şûra’da konuşuyorlar; özetle: - Siz üniversiteyi yüksek lise sanıyorsunuz. Üniversitenin temelinde araştırma ruhu vardır. Sizde ise üniversite öğrencileri hocaların kitaplarını ezberleyip sınıf geçiyorlar. Farklı kaynakları araştırma, tartışma, sorgulama yok... Geçen cuma günü Malatya’da İnönü Üniversitesi’nde verdiğim ‘açılış dersi’ne bunları anlatarak başladım. Üniversite bir ezber ve şartlandırma yeri olmamalı... Üniversite, “bilimsel metotlarla araştırma” ruhunun verildiği yerler olmalıdır... Girişimci üniversite modeli İnönü Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Cemil Çelik’e, bana bu onuru verdiği için teşekkür ediyorum. Daha çok da kutluyorum kendisini... Yakın zamana kadar ağır bir disiplin altında hantallaşmış olan üniversiteye can gelmiş, kan gelmiş... Kızlı erkekli, başı açık veya tesettürlü öğrenciler cıvıl cıvıl, halkla barışık bir üniversite... Rektör Prof. Çelik, 400 bin nüfuslu Malatya’da Üniversite’nin “neredeyse her on kişiden birinin yaşam alanını oluşturduğunu” anlattı. Her gün 4-5 bin hasta ve hasta yakını Turgut Özal Tıp Merkezi’ne uğruyor. Hasta yakınlarını ağırlamak için üç yıldızlı otel konforunda 128 yataklı bir konukevi var; orada kalıp memnun olanlar yoksullara bakım fonuna maddi bağışta bulunuyorlar. Ayrıca, Malatyalı işadamları üniversiteye ve tıp merkezine bu yıl 35 milyon lira bağışlamışlar. Üniversite’nin kendisi da sanayi ile işbirliği halinde projeler yürütüyor... Ve Prof. Çelik diyor ki: “Üniversitemizin Malatya ekonomisine katkısı 2008 yılında 280 milyon lira idi, bu sene 550 milyon liralık bir değere ulaştı... Üniversitemizin 33 yılda sahip olduğu alanın üçte biri büyüklüğünde yeni fiziki alanları üç yılda ilave ettik...” Çağımızdaki “girişimci üniversite” modeli budur! Dünyaya açılmak Prof. Erdoğan Teziç döneminde uluslararası bilim adamlarının katılımıyla YÖK’te hazırlanan “Üniversite Reform Stratejisi” adlı akademik dokümanda bu model tavsiye edilir: Çağdaş üniversite özgürdür, liyakati olan herkese açıktır, girişimcidir, işletmecilik zihniyetiyle kaynak yaratır, toplumla barışıktır ve dünyaya açıktır... İnönü Üniversitesi artık yurtdışına öğrenci gönderiyor ve yabancı öğrenci alıyor. Öğrenciler ve öğretim üyeleri arasında ideolojik ayırımcılık yok. Rektör Prof. Çelik “İdeolojik değil, idealist üniversite” diyor; bilim ve hizmet üretiminde idealist. Tıp Uzmanlık Sınavı birincileri ve ikincileri bu üniversiteden çıkıyor. Turgut Özal Tıp Merkezi’nde canlı karaciğer nakli ameliyatları yapılıyor: “Canlı karaciğer nakli ameliyatlarında Avrupa’da birinci, Amerika’dan sonra dünyada ikinciyiz. Amerika’da 600 bin dolara yapılan ameliyatı biz 60 bin dolara yapıyoruz. Avrupa’dan hastalar gelmeye başladı. Malatya’yı bu alanda sağlık turizminin merkezi yapacağız...” Turgut Özal’ı anmak Açılış töreninde öğretim üyelerine bilim teşvik ödülleri verildi. Bilimsel başarıları ülke sınırlarını aşan bazı bilim adamlarımızla tanıştım; Prof. İsmail Özdemir, Prof. Ünsal Özgen ve Prof. Ahmet Kızılay... Tarihçi Prof. Mehmet Karagöz’le Anadolu’nun etnik tarihi üzerine sohbetlerim oldu. Bugüne kadar bilmediğim bilimsel kaynaklardan bahsetti: Bin yıl önce Anadolu nasıldı?.. Nasıl değişti?.. Verildiği bilgiler için teşekkür ediyorum. Tıp Merkezi’nin yer aldığı Turgut Özal Kongre ve Kültür Merkezi’ni ve Turgut Özal Müzesi’ni gezerken duygulandım, Turgut Ağabeyimi hâlâ özlediğimi hissettim. Sayın Semra Özal’ın verdiği eşyalarla değerli bir müze olmuş. ‘Yükselen Anadolu’nun simgelerinden biri olan İnönü Üniversitesi’nde ve gelişen Malatya’da yarınki Türkiye’nin büyüklüğünü gördüm...