Hukuk ahlakı

HUKUKÇU için gerekli vasıflardan en düşük düzeyli olanı, kanunlar hakkında bilgi sahibi olmaktır. Açıp kanunu okur nihayet.

Haberin Devamı

Hukukçuda bulunması gereken asıl yüksek vasıf, hukuk felsefesi ve hukuk ahlakıdır.
Felsefi olarak adaletin yüce, kutsal bir değer olduğuna inanmak; adaleti diğer değerlerden, mesela siyaset ve ideolojiden üstün tutmak...
Ahlaki olarak da bu felsefi inancın gerektirdiği davranışlara ve karakter sağlamlığına sahip olmak...
Eski Yargıtay başkanlarından merhum Recai Seçkin örneğiyle bu yüksek felsefe ve ahlak değerlerini anlatmak istiyorum.

DARBE DÖNEMİ

27 Mayıs dönemi; yer gök ‘devrim’ diye inliyor. Demokrat Partililer darbeciler tarafından “vatan haini”, hukuk profesörleri tarafından “suçsuzlukları ispat edilinceye kadar suçlu” ilan edilmişlerdir!
Geriye yürüyen kanunlar çıkarılıyor, Menderes ve arkadaşları “doğal hâkim” ilkesine aykırı ihtilal mahkemesinde yargılanacaklardır.
Yargıtay Başkanı Recai Seçkin, kendisine önerilen gösterişli mahkeme başkanlığını reddetmiştir.
Salim Başol kabul edecektir ihtilalin yargıcı olmayı.

Haberin Devamı

ADALETİ ÜSTÜN TUTMAK

Eylül 1960, Yargıtay’da adli yıl açılış töreni yapılıyor. Darbenin lideri “Devlet ve Hükümet Başkanı Orgeneral Cemal Gürsel” teşrif buyurmuşlardır.
Yargıtay Başkanı Dr. Recai Seçkin kürsüdedir:
“Ülkenin temeli olan adaletin gereği gibi dağıtılması için gerçekleşmesi aranan ilk şart, mahkemelerin tarafsız olması yani hüküm veren hâkimin, dosyadaki delillerin, kendi hukuk ve kanun anlayışının ve nihayet vicdanının etkisinden başka hiçbir şeyin etkisi altında olmaksızın karar vermesidir ki, buna ‘yargılamanın bağımsızlığı’ denilmektedir...”
Merhum Seçkin sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Hâkim, hukuk esasları ve vicdanı yerine idare adamlarının veya davada ilgili olanlardan birisinin etkisi altında kalarak karar verirse, verdiği karar, özünde adaletle ilgisi bulunmayan bir belge, daha açıkçası bir zulüm belgesinden ibaret kalır.”
Yassıada duruşmaları devam ederken, ‘General’in huzurunda söylenen bu sözler, “hukuk ahlakı” dediğimiz yüksek meziyetin bir örneğidir.

Haberin Devamı

BAĞIMSIZ YARGI

Recai Seçkin aynı konuşmasında etki altında verilen kararların “Adalete ve devlete güveni sarstığı gibi sü­rekli kaygılar altında ezilen, yarının ne olacağını kestiremeyen kişiler­den meydana gelen bir toplum” yaratacağını belirterek “felaket” uyarısında bulunuyor konuşmasında...
Seçkin’in çok önemli bir uyarısı da, Adalet Bakanlığı’nın yargıya müdahalesidir. DP döneminde yürürlükte olan ve o sırada da devam eden düzenlemeler için Seçkin, “Mahkemelerin denetlenmesi, Adalet Bakanlığı’na yani yönetim erkine bırakılmıştır” diyerek adeta feryat ediyor... Bakanlığın yargıya müdahalesine yol açan düzenlemeleri teker teker anlatıyor.
Seçkin’in talebi, Bakanlığın yargıya müdahalesine imkân vermeyecek bir “Yüksek Hâkimler Kurulu”dur, bugünkü deyişle HSYK: Üçte ikisi “hâkimlerce, hâkimler arasından seçilecek”, kalan üçte biri profesörlerden seçilecek bir kurul... Başkanı da Adalet Bakan değil, Yargıtay başkanı olmalıydı...

Haberin Devamı

SEÇKİN’DEN DERSLER

Türkiye yargıyı bağımsızlaştırma konusunda önemli mesafeler aldı ama yetersizdir, son zamanlarda geriye gidişler de oldu!
Hukuk ahlakı konusunda ise merhum Recai Seçkin’in 54 yıl önceki konuşmasından almamız gereken çok dersler olduğu apaçık ortada.
Hukuk doktorasını İsviçre'de yapan, laik hukuka inanan ve mütedeyyin bir hukuk adamı olan Seçkin’in konuşması felsefi referanslar ve hukuk tarihinden alıntılarla doludur.
Yarın devam edeceğim.

Yazarın Tüm Yazıları