Eğitimde halimiz

Benim merak ettiğim bakanlıklar ekonomi, eğitim ve adalettir.

Adaletin yerlerde süründüğü ülkemizde bu bakanlığa hukukun üstünlüğüne inanmış birinin getirilmesinden ümitli değilim maalesef. Çünkü iktidar siyaseti adaletten üstün tutuyor.
Ekonominin başına Ali Babacan gelecek mi, gelmeyecek mi? Bunun anlamı, ekonomi yönetiminde iktisadi rasyonalizmin mi, yoksa siyasi popülizmin mi ağır basacak olmasıdır.
Diğeri Milli Eğitim... AK Parti’nin en istikrarsız davrandığı alanlardan biri... Halbuki bütün geleceğimiz eğitime bağlı.
Efendim, eğitim alanında şunları yaptık, bunları yaptık!
Doğru, fakat dünya daha fazlasını yaptı.

BİZİ GEÇİYORLAR

Daha önce yazmıştım, 2012 rakamlarında bilimsel yayın konusunda İran, Türkiye’nin önüne geçmişti. 2014 rakamlarında da böyle. İsteyen SJR (Scientific Journal Rankings) sitesine girerek bakabilir.
2004 yılında Türkiye çıkışlı bilimsel yayın sayısı 18.136’dır. On yıl sonra, 2014 yılında 37.095’e çıkmışız. İyi de...
İran’a bakalım, 2004 yılında bilimsel yayın sayısı bizim üçte birimiz kadardı, 5.713 yani...
Fakat 2014 yılında İran’ın bilimsel yayın sayısı 39.141’dir.
2010 yılında Türkiye’ye yetişen İran, dört yıldır önümüzde gidiyor!
Sadece yayın sayısı değil. Birleşmiş Milletler’in eğitim indeksine bakın, 2013 yılında Türkiye’nin puanı 0.652’dir.
2000 yılına göre 0.150 puan ilerleme göstermişiz. Fakat aynı dönemde Suudi Arabistan 158 puan ilerleyerek 2013 yılında eğitim skorunu 0.723 puana ulaştırmış...
İran 157 puan ilerleyerek 0.683’u yakalamış. Sebep üst akıl mı, faiz lobisi mi, basın mı?!
2010’dan beri AKP, Türkiye’nin mutlak iktidarıdır.
Yılların ortalamasını ve kalite verilerini esas alan sıralamalarda biz hâlâ öndeyiz fakat son yıllarda hız kestiğimiz açık.
Ekonomide de aynen böyle... 10 bin dolara ulaştık, bir adım ötesine geçemiyoruz 6 yıldır.

MESELA FRANSA

Peki gelişmiş ülke olmak için ne kadar bilimsel yayın ve eğitim sıralamasında ne kadar puan gerekiyor?
Bilimsel yayınlar bizde 30 binlerle sayılırken, Fransa’da 100 bini aşmıştır.
Eğitim indeksinde bizim puanımız 0.652 iken, Fransa’nınki 0.818’dir.
Milli Eğitim artık partizanlık ve yazboz tahtası olmaktan kurtulmalı.
Eğitimdeki halimizin bir aynısı da biliyorsunuz uluslararası PISA sınavıdır. Puanlarımız artıyor ama sıramız yükselmiyor, niye? Aynı sebepten, başka ülkeler de puanlarını artırıyor. Kimse yerinde saymıyor.
Başarı dünle değil, dünya ile mukayese ederek ölçülmelidir.
Başbakan Prof. Davutoğlu bunları elbette bilir, dünya üniversitelerinde ders vermişliği vardır. Fakat politikayla çok meşgul olduğu için bazen endişe ediyorum profesörlüğünü siyasetin gerisine mi atıyor diye... Bu bakımdan hatırlatayım dedim.

RASYONEL İNSAN

AKP iktidarı, ilk iki döneminde toplumun geneline kendini kabul ettirmek ve dünyada saygı uyandırmak için iyi şeyler yaptı; bütün uluslararası raporlarda, indekslerde görülür bu... AB İlerleme Raporları’nda da böyledir.
Fakat fazla güç, hayır getirmedi. 2010’dan sonra aşırı özgüvenin yarattığı güç duygusuyla hatalar yapıldı, otokontrol mekanizmaları işlemedi, eleştiri ve uyarı düşmanlık sayıldı.
Önceleri hiç akıllarına gelmemiş olan “üst akıl, faiz lobisi” gibi efsanevi laflar bu dönemin simgeleridir!
Başbakan Prof. Davutoğlu da takdir edecektir, bu otoriterleşme döneminde her alanda sorunlarımız arttı, arkadan gelenler bizi geçmeye başladı.
Artık rasyonel ve analitik düşünen, çağın bütün rakipleriyle yarışabilecek nesiller yetiştirmek eğitimdeki temel davamız olmalıdır.