Paylaş
Karar, yürütme tarafından OHAL yetkisiyle çıkarılan KHK’lar hakkında Anayasa Mahkemesi’ne hiçbir şekilde iptal davası açılamayacağını belirtiyor. Gerekçesi, Anayasa’daki şu hüküm:
“Olağanüstü Hallerde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerin şekil ve esas bakımından anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesi’nde dava açılamaz.” (mad. 148)
Halbuki AYM çeyrek asır evvel, 1991 tarihli kararlarında, belirli şartlarda bu KHK’lara karşı iptal davası açılabileceğine hükmetmişti. Bu yönde üç kararı vardı.
AYM’nin yeni kararı “anayasal yargı denetimi” bakımından bir geriye gidiştir, yürütme erkine hukuken sınırsız ve denetimsiz OHAL kararnameleri çıkarma imkânını vermiştir. (K: 2016/159 ve 160)
DENETİMSİZ YETKİ
AYM 1991 tarihli kararlarında şu iki halde olağanüstü KHK’lara karşı dava açılabileceğini hükme bağlamıştı. Çok basit olarak özetleyeyim:
m OHAL kararnamesiyle kanunlarda kalıcı değişiklik yapılamaz, çünkü bunun anlamı OHAL kurallarını kalıcı kanun haline getirmektir. Böyle yapılmışsa iptal edilir. Mesela savunma hakkının kısıtlanması kalıcı hale gelmiş olur, gibi...
m OHAL ilanını gerektiren durumlarla ilgisi olmayan düzenlemeler KHK ile yapılamaz. Yapılırsa iptal edilir.
Mesela rektör seçimlerinin OHAL’i gerektiren olaylarla bir ilgisi yok fakat KHK ile kaldırıldı... Bu nitelikteki KHK düzenlemeleri eski içtihada göre iptal edilebilirdi. AYM’nin yeni içtihadına göre böyle durumlarda bile AYM’ye dava açılamaz!
NİYE DEĞİŞTİ?
Yüksek Mahkeme eski liberal içtihadını niye değiştirdiğini izah ediyor, AYM’nin 1991’deki ‘dava açılabilir’ içtihadını şöyle eleştiriyor:
“Bu yaklaşım Anayasa’nın 148. maddesindeki şekil ve esas bakımından denetim yasağını tamamen anlamsız ve işlevsiz hale getirmektedir.”
Halbuki AYM bu kararıyla “denetim yasağını” sınırsız hale getirdi. Artık anayasada ve evrensel hukukta OHAL yetkileri için konulmuş olan hukuki sınırlamalar, bu şekilde “tamamen anlamsız ve işlevsiz” hale geldi.
AYM kararında hiçbir AİHM içtihadına atıf bulunmaması da dikkatimi çekti. Çünkü AİHM kararlarında, OHAL ilanının şartları bile yargı denetimine alınmaktadır.
AYM’nin kendisi de OHAL yetkilerinin sınırlarını belirtiyor:
- OHAL kararnameleri uluslararası hukuktan doğan yükümlülüklere aykırı olmamalı.
- Durumun gerektirdiği ölçüde olmalı.
- 15. maddede belirtilen (yaşamın bütünlüğü, masumiyet karinesi, din ve vicdan hürriyeti, kanunların geriye yürümezliği ilkelerine) hak ve özgürlüklere dokunmamalı...
SAKINCALAR PEKİŞTİ
Çok doğru fakat bu üç mutlak kuralı ihlal eden bir KHK’yı kim denetleyecek?
OHAL ilgisi olmayan konuları OHAL düzenine çeken KHK’ları kim denetleyecek?
AYM bu sorulara “Sadece parlamento” diye cevap veriyor!
Böylece “hak merkezli yorum, ölçülülük, OHAL’in de sınırlı bir hukuk rejimi olduğu” gibi yüksek anayasal prensipleri “tamamen anlamsız ve işlevsiz” bırakıyor.
Prof. Melih Öden, Ankara Hukuk Fakültesi dergisinde çıkan bilimsel makalesinde AYM’nin 1991’deki liberal içtihadını şöyle yorumlamıştı:
“Sonuçta AYM, içtihat yetkisini kullanarak OHAL ve sıkıyönetim KHK’larının yargı denetimi dışında bırakılmasının doğurduğu sakıncaları bir ölçüde gidermiştir.” (Cilt 58, s. 670)
Şimdi ise Anayasa Mahkememiz OHAL kararnamelerini kayıtsız şartsız yargı denetimi dışında tutarak denetimsizliğin sakıncalarını büsbütün pekiştirmiştir!
Paylaş