Paylaş
Putin ve Ruhani derhal darbeyi kınadığı halde Obama’nın üç gün gecikmesi tipik bir örnektir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan 9 Ağustos’ta Moskova’ya gidiyor; Batı’yla böyle bir temas yok.
Dostumuz Batı değil de Rusya ve İran mıymış?!
Bu konu ‘dostluk, düşmanlık’ meselesi değildir. Türkiye ile Batı arasındaki sorunlar darbeden önce de önemli boyutlardaydı. Rusya Türkiye’yi yanına çekme düşüncesiyle birdenbire yumuşadı... Yoksa Putin’in kızdığı zaman nasıl davrandığını ‘uçak krizi’ döneminde gördük.
Bu karışık tabloya soğukkanlı ve rasyonel gözle bakmalıyız. Zira ‘düşman azaltma, dost çoğaltma’ ihtiyacındayız.
GÜLEN’İN İADESİ
Amerika ve Avrupa tek tip toplumlar değildir. Siyasi ve entelektüel çevrelerde de farklı eğilimler vardır. Türkiye darbe girişiminin kanlı yüzünü ve örgüt yapısını anlatabileceği çevrelere ulaşmalıdır.
Bu konuda retoriğin, hamasetin, ölçüsüz ifadelerin hiçbir etkisi olmaz. Darbe gerçeğini ve FETÖ örgütlenmesini somut, ölçülü, hukuki ve diplomatik dille anlatmak gerekir.
Darbe ile birlikte dehşet verici bir örgüt yapısı ve gözü dönmüş bir kin ortaya çıktı.
Bunu Genelkurmay ve MİT bile fark edememişti.
Bir hukukçu olarak belirteyim ki, bu bulgular karşısında ABD’nin Gülen’i iade etmesi lazım. Çünkü iade için mahkûmiyete yeterli ‘kesin deliller’ değil, yargılamaya yeterli düzeydeki ‘şüphe sebepleri’ aranır. Amerikan Yüksek Mahkemesi içtihatlarında da böyledir. Fakat...
BATI’YA ANLATMAK
Türkiye’de idamdan ve hele de bunun geriye yürütülmesinden bahsedilmesi, AB İlerleme Raporlarında mevcut olan hukuk devleti ve ifade özgürlüğü ihlalleri, ‘olağanüstü hal’ değil fakat bunun uygulanmasındaki görüntüler hem Gülen’in iadesini zorlaştırır hem Türkiye’nin haklı tezlerini Batı dünyasına anlatmasını zorlaştırır. Öyle de oluyor zaten.
Bunun içindir ki hükümet yetkilileri üç aylığına ilan edilmiş OHAL’in ‘bir, bir buçuk ayda’ biteceğini söyleme gereğini duyuyorlar. TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Taha Özhan dünya parlamentolarına gönderdiği mektupta OHAL’in “30-45 gün sürmesinin planlandığını” yazdı.
Bunlar Türkiye’nin süratle normalleşeceğini anlatma çabalarıdır.
İş dünyasından heyetlerin Batı’ya giderek ‘durumu anlatmalarının’ istenmesi de bundandır.
Dün kendisi ‘darbeci’ diye suçlanan TÜSİAD’ın bu konuda ilk adımı atan sivil kuruluş olduğunu burada belirtmek gerekir.
HUKUK DEVLETİ
Mücadelenin bir boyutu darbe örgütlenmesini ve devlet içindeki yasadışı yapılanmayı sökmek ve adalete teslim etmektir.
Diğer boyutu hukuk devleti, fikir ve ifade hürriyeti gibi demokratik değerleri güçlendirmektir.
Bütün ömrü darbelere ve baskılara karşı mücadeleyle geçmiş Nazlı Ilıcak’ı ‘terör örgütü ve darbeye teşebbüs’ diye suçlayarak günlerce gözaltında tutmak sadece hukuka aykırı değildir, Türkiye’nin imajı bakımından da yanlıştır.
Çeşitli dönemlerde gazetelerde birlikte çalıştığım Şahin Alpay, Bülent Mumay ve Arda Akın Cemaat’le ayrı dünyaların insanlarıdır.
Sırf Cemaat’in gazetelerinde profesyonel yazarlık yaptığı için gözaltına alınan meslektaşlarımız da var. Profesyonel ilişki suç sayılamaz.
Cemaat’in karanlık tarafını görmeyip güler yüzlü tarafına bakarak, 2014 sonuna kadar iktidarın da yaptığı gibi iyi niyetle yardım eden işadamlarının günlerce gözaltında tutulması da doğru değildir.
Devlet FETÖ ile mücadele ederken demokratik hukuk devleti çıtasını yükseltmelidir; o zaman eli daha güçlü olur.
Paylaş