Çatı partisi?

Öcalan yeni bir parti kurduruyor, bu parti “çatı partisi” olacak, fakat temel sorun çatının altında kimlerin yer alabileceğidir.

Haberin Devamı

Öcalan’ın kendisi bunun işaretini veriyor, bu işaret “Mahir Çayan’ın mirası”dır.
Öcalan’ın İmralı’da söylediklerini BDP’li İdris Balüken aktarıyor:
“Ben Mahir Çayan’ın çizgisiyle, onun sempatizanlığıyla başladım bu mücadeleye. 40 yıldır Mahir’in çizgisinin kavgasını yürütüyorum. Mahir’in bana verdiği bir emanettir ve ben 40 yıllık süre içerisinde bu emaneti kavga boyutu ile en iyi şekilde yerine getirmek için uğraştım. Şu anda da bu emaneti teslim ediyorum”.
Emaneti kime teslim ediyor, yeni kurulacak HDP (Halkların Demokratik Partisi) adlı çatı partisine.

ÇAYAN VE THKP-C

Mahir Çayan’ı bilmeyen okurlar olabilir. 1960’ların sonlarında THKP-C adlı silahlı Marksist-Leninst örgütün lideriydi. “Şehir gerillası” kurarak silahlı çatışmalara girmişler, adam kaçırmışlardı. 1972’de kaçırdıkları İsrail Konsolosu Elrom’u öldürmüşler, kendileri de çatışmada ölmüşlerdi.
BDP milletvekili Ertuğrul Kürkçü de Çayan’ın yol ve silah arkadaşıydı. Şimdi “çatı partisi”ni kurmak için Sırrı Süreyya ve Sabahat Tuncel’le birlikte istifa ettiler.
Bu durumda, kurulacak olan “çatı”nın BDP’den ne farkı olacak? Bu isimlerle ve BDP’den katılacak başka isimlerle kurulacak “çatı”nın altına kimler girer? Eski Marksist-Leninist gelenekten katılmalar olsa bile bu neyi değiştirir?

BDP İÇİNDEN ELEŞTİRİ

İslamcı kökenli BDP’li Altan Tan haklı olarak, “çatı”nın kitlelerle ilgisinin olmadığını, sadece “marjinal sol”a seslendiğini, “Türkiyeli Müslümanların” ve liberallerin buna ilgi duymayacağını söyledi.
Altan’ın sözleri Marksist-Leninist geleneğe referans yapan bir “çatı”nın BDP gövdesinde de tartışmalara yol açabileceğini gösteriyor.
Bu aşamada şunu söyleyebiliriz; kurulacak “çatı” sadece küçük marjinal ve radikal sol kesimlerde ilgi görebilir, o kadar.
Bunun için mi parti kapatılıp, yeni parti kurmak gibi hayli külfetli bir işe giriliyor?
Bunun bir sebebi, Öcalan’ın siyasi kadroyu değiştirmek, mevcut siyasi kadroların yerleşmesini engellemek istemesi olabilir.

BATILI DEMOKRASİYE KARŞI

Daha önemlisi ideolojiktir. Geniş kitlelere açılan bir “çatı” yerine Çayan’ın Marksist-Leninist ve “Milli Demokratik Devrimci” geleneğini “emanet” alacak bir “çatı” kuruluyor.
Normal Batılı demokrasi kavramının PKK çizgisindeki harekette ne kadar iğreti kaldığının bir göstergesi bu “çatı” girişimi.
Zaten “KCK sözleşmesi”nde de resmen “liberal demokrasiye karşı komünal demokrasi” gibi söylemler kullanılarak Batılı demokrasi reddedilmiş, “cemahiriye” benzeri totaliter bir sistem öngörülmüştür.
Öyle bir yapının şimdi böyle bir “çatı” kurmak istemesi sürpriz olmasa gerek.

ÇÖZÜMÜN ZORLUĞU

Türkiye’de Kürt meselesinin çözümünü son derece zorlaştıran çok önemli iki faktör var:
. Biri nüfusun çok içe içe geçmiş ve bu yüzden farklı siyasi sistemlerin uygulanacağı iki ayrı coğrafya belirlemenin fevkalade zor olmasıdır.
. Öbürü hareketin bu totaliter niteliğidir. Kuzey İrlanda ve İspanya’da uygulanan demokratik usuller, böyle bir totaliter hareket karşısında etkili olmakta çok zorlanmaktadır.
Eğer “çatı”nın amacı hareketi kendi içinde demokratikleştirerek farklı kitlelere açılmak ve ona göre kapsayıcı bir dil geliştirmek olsaydı hepimizin buna pozitif bakması gerekirdi.
Fakat maalesef, mevcut totaliter yapıya, “çatı” ile kırk-elli yıl önceki totaliter solun aşısı yapılacak gibi gözüküyor.
Batılı demokrasiye inanan Kürtlerin dikkatine.

Yazarın Tüm Yazıları