Paylaş
Hatta keşke uçak krizi daha erken bitirilseydi. Neticede Erdoğan da Putin de “pragmatik” davrandılar, kriz döneminin meydan okuma üslubunu terk ederek iki ülke arasında yeniden bir işbirliği dönemini açtılar.
Çağımızı okumak açısından tipik bir derstir Türk-Rus ilişkileri.
RUSYA VE KATAR
Rusya şüphesiz bir dev. Toplam milli geliri enerji sayesinde 1 trilyon doları aşan tek komşumuz. ABD’den sonra dünyanın ikinci askeri gücü... Putin iktisadi krize rağmen 2015 yılında askeri modernizasyon ve silahlanmaya 81 milyar dolar yatırdı; 2020 yılına kadar 500 milyar doları bulacak!
Putin bu askeri gücü son olarak Ukrayna, Kırım ve Suriye’de kullandı.Böylesi bir askeri gücün Rus siyasetini ileride nasıl etkileyeceği ayrı bir konu. Bu dev Rusya’nın “emperyal” lideri Putin, geçtiğimiz ocak ayında Katar Emiri Temim bin Hamad’ı davet ederek Moskova’da ağırladı.
Öyle bir çağdayız ki, dev bir ülke petrol zengini bir şeyhlikle siyasi ve iktisadi ilişkilerini geliştirme ihtiyacını duyuyor.
Türk-Rus ilişkilerinin yeniden iyileşmesini de bu açıdan okumak gerekir.
SANAYİ TABLOSU
Dev Rusya’nın dünyaya ihraç ettiği ürünlerin en başında gelen üç kalem şöyle:
Enerji 346 milyar dolar.
Demir çelik 20 milyar dolar.
Değerli taş ve mücevher 11 milyar dolar.
Rusya’nın ithal ettiği ürünlerde en başta gelen üç kalem ise şöyle:
Makine 52 milyar dolar.
Elektrikli alet ve cihaz 33 milyar dolar.
Motorlu taşıt 31 milyar dolar.
Stalin’in hantal “ağır sanayi” saplantısının çağımıza devrettiği sakat bir tablodur bu.
Zbigniew Brzezinski’ye göre, Sovyet sanayisi 1 birimlik katma değer üretmek için üç birim enerji tüketirken, Batı sanayisi aynı miktar katma değer üretmek için Rusya’nın üçte biri kadar, yani 1 birim enerji tüketiyordu, çünkü teknolojisi ileriydi.
ENTEGRASYONLAR ÇAĞI
Bu tablodan “çağımızı” okumak mümkün: Evvela, Rusya’da komünizmin yok ettiği girişimci sınıfın ve yaratıcı düşüncenin önemi... Bunların eseri olan rekabet ve teknoloji...
Berlin’den Japon denizine kadar uzanan koca Sovyet imparatorluğu, kendi dışındaki dünyaya “kapitalist, emperyalist” diyerek kapandığı için düşünce, üretim, yaratıcılık, rekabet, inovasyon, know-how gibi alanlarda “dünyadan habersiz” yani çağın gerisinde kalmıştı. Sadece askeri güç rekabeti yapabiliyordu.
Bundan dolayı çağımızın bir adı da “entegrasyonlar çağı”dır.
Bu konulardaki verileri gösteren Brzezinski 1970’te yazdığı “Between Two Ages” adlı kitabında, Sovyetlerin savaşla değil iktisadi ve zihni durgunluk yüzünden çökeceğini yazmıştı.
Demek ki çağımızda dışa açık olmak ve düşünce hürriyeti gibi değerler çok önemli.
TÜRKİYE VE RUSYA
Türkiye açısından dünyaya açık olmak, modern uluslararası hukuk kurumlarına ve uluslararası ekonomik entegrasyonlara dahil olmak, düşünce dünyasında iktisadi rasyonalizm zihniyetini geliştirmek zorunludur.
Bugün dünyaya sattığımız bütün sanayi ürünleri, 1980’lerde başladığımız dışa açık piyasa ekonomisinin ürünleri değil midir?
Türkiye’nin tarımsal ve sanayi ürünleri için Rusya önemli bir pazardır. İşte “Rus turist”i dört gözle bekliyoruz. Kabaca 25 milyar dolar gıda ve giyim ithalatı yapan Rusya’ya bunları satabiliriz. Türkiye’nin otomotiv, ara mallar ve hizmet ihracatı için de Rusya çok iyi bir pazardır. Enerji işbirliği iki ülke için de zorunludur.
Batı ile iktisadi ve hukuki entegrasyonumuzu sürdürürken, Türk-Rus dostluğunun ve ilişkilerinin süratle gelişmesi iki ülke için de aklın gereğidir.
Paylaş