Paylaş
Burjuvazi, kısa ve basit tanımıyla şehirli, eğitimli, girişimci kesimler... Bir ülkede piyasa ekonomisi gelişiyorsa geleceğe dair projeksiyon yaparken önemli faktörlerden biri elbette burjuvazinin yönüdür.
TÜSİAD’ın bu ayki Görüş dergisinin de konusu “Türkiye’de burjuva olmak”tı. Bu normal. Fakat yazarları kim biliyor musunuz? Marksizmle önemli zihni ilişkileri bulunan iki sol düşünür; Ahmet İnsel ve Murat Belge... Bir de ‘sosyal demokrat’ Fuat Keyman.
Hakan Yılmaz da “orta sınıf ölçüleri”nin ne olduğunu yazmış: Ölçülülük, kamusal sorumluluk, liyakat, bireysellik, akılcılık gibi...
Kültürel değerler
SOSYOLOJİK fotoğrafı doğru çekmişler, sadece TÜSİAD’ın değil, MÜSİAD ve TUSKON gibi muhafazakâr iş çevrelerinin de “burjuva” olduğunu yazmışlar.
Şunu da belirtmişler: Burjuvazi denilen şehirli orta sınıflar için “kültürel değerler” çok önemli; onun için TÜSİAD’dan başka bir de MÜSİAD var, “Anadolu sermayesi” kavramı aynı zamanda kültürel ve siyasi bir kavram.
Madem burjuvazinin bir kimlik tavrı da oluyor, o halde piyasa ekonomisinin Güneydoğu’da gelişmesi Kürt hareketini nasıl etkiler? Bunu araştırmak, düşünmek lazım.
Güneydoğu’da ekonomi
EKONOMİ Bakanı Zafer Çağlayan Hürriyet’i ziyaret etti. Güneydoğu ekonomisini sorduğumda şunları söyledi:
“Urfa, Batman, Adıyaman hızlı bir kalkınma temposuna girdi, depremden sonra artık Van da hareketleniyor... Yeni teşviklerle istihdam maliyetinin bir kısmını devlet üstlendi. İşgücünün işverene maliyeti, Çin’de olduğundan daha düşük. Bu, yatırımları, istihdam ve ihracatı geliştiriyor.”
Şırnak’tan yapılan transit ihracat, 900 milyon doları geçmiş! Bakan “Şırnak’ta da işadamı, ihracatçı sınıfı gelişiyor” dedi.
Diyarbakır 2012 yılının 11 ayında 177 milyon dolar ihracat yapmış. Bu rakam Malatya’da 255 milyon dolar. Yolun başında olan Adıyaman’ın ihracatı 89 milyon dolar, Batman’ın 75 milyon dolar, fakat artış hızları yüzde 30 gibi çok yüksek bir oranda!
Gaziantep’in 5 milyar dolarlık muazzam ihracatı çok ayrı bir konu.
Neden Diyarbakır umulan dinamizmi yeterince gösteremiyor? Bakan şu cevabı verdi:
“Hem girişimcilik ruhu hem yerel yöneticilerin iktisadi zihniyete, iş mantığına sahip olup olmaması çok önemli.”
Kürtler ve orta sınıf
ÖTEDEN beri bilinen bir gerçektir. Diyar-bakır’daki ticaret, sanayi ve ziraat odalarının, esnaf derneklerinin tavırları daima ılımlıdır. Şiddete karşıdırlar.
Bildirilerinde “ölçülülük, kamusal sorumluluk, liyakat, bireysellik, akılcılık” gibi değerler görülür.
İsmail Beşikçi gibi radikallerin “ajan sınıf” diye suçladığı kesimdir bunlar; kalkınmanın öncüleridir.
Tarih laboratuvarı gösteriyor ki, sınıfsal ya da etnik hareketlerde girişimci orta sınıf geliştikçe, öfke ve radikalizmin yerini ölçülü davranışlar alır.
Piyasa ekonomisinin Güneydoğu’da gelişmesi Türkiye’nin ekonomik entegrasyonunu güçlendireceği gibi, Kürt hareketinin şiddet ve radikalizmden tedricen uzaklaşarak demokratik bir sürece girmesine ciddi katkı sağlar. Görüş dergisinde, Ümit Boyner, tam bir burjuva rasyonalizmiyle, bütün Türkiye’de
“modernleşmenin ileri merhalesinde tartışmaların kültürel kodlarla değil, rasyonel işleyiş, yönetim ve karar kodlarıyla yapılacağını”, demokrasi, şeffaflık, hukuka saygı gibi değerlerin daha bir güçleneceğini yazmış. Doğrudur bu.
Onun için Türkiye’nin önündeki uzun yıllar altın değerindedir, aman kaybetmeyelim.
Paylaş