Paylaş
Arkadaşları Baykal’ın semt pazarında konuşmasını düşünüyormuş.
Meral Akşener’in hemen bütün gezi ve toplantılarına niye engeller çıkarılıyor? Hatta onu engellemek için bir valimiz bir günlük OHAL yasağı bile ilan etti!
Sinan Oğan’ın, Ümit Özdağ’ın toplantılarına saldıranlar bu cüreti nereden alıyor?
Evet toplantısı yapanlar hiç böyle sorunlarla karşılaşıyor mu?
MHP olağanüstü kongresini hatırlıyorsunuz değil mi? Yargıtay onaylamış, bir mahkeme “tedbiren” durdurmuştu; olabilir. Fakat tam bir yıl oldu, daha dosyadaki evrak tamamlanmadı!
Hiç bu kadar geciken tedbirli ve benzer bir dava olmuş mudur?
17 NİSAN VE SONRASI
17 Nisan sabahı Türkiye’de sisteme, yani devletin işleyişine ilişkin tartışmaların bitmiş olması gerekirken bu tavırlar yüzünden tartışmalar devam edecek.
Yargının tarafsız olamaması öteden beri tartışılan bir konu.
Sorun Türkiye’nin dış imajı ve kurumlarının güvenilirliği ile de yakından ilgili.
Bu sorunlar, yetkisini kabul ettiğimiz uluslararası kurumların gözleri önünde oluyor.
Hatta iktidarın da büyük değer verdiği Venedik Komisyonu, OHAL yetkilerini kullanarak 687 Sayılı KHK ile seçim kanununda değişiklik yapılmasını sert ifadelerle eleştirdi, raporuna yazdı bile.
Venedik Komisyonu’nun önemini Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu herkesten iyi bilir.
Bu davranışlar vatandaşların bir bölümünde “devletin üvey evlatları” duygusu yaratır.
Ülke dışında da suçluların iadesinden tutun da hukuk güvenliği tartışmalarına kadar bir yığın sorunu büyütür!
Farkında mı bilmiyorum, iktidar kendi işini zorlaştırıyor.
‘TARİHE KAYITLAR’
Prof. Ahmet Davutoğlu’nun “Tarihe Kayıtlar” adlı kitabını bugünlerde bitirdim. FETÖ örgütlenmesini ve 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu’na verdiği cevabı içeriyor.
Kitabın sonunda “Siyasal Sistemi Yeniden İnşa” diye bir bölüm var. Başkanlık sistemi propagandası değil, hangi sistem olursa olsun geçerli olması gerekli ilkeleri anlatıyor.
Bunlardan 8. ilke “Aidiyet Bilincini Tahkim Etmek” başlığını taşıyor. “Vatandaşlık kimliğine dayalı aidiyet bilinci ve hayatın her alanına nüfuz eden özgürlükçü demokratik kültürü” savunuyor, “eşit vatandaşlık” vurgusu yapıyor. “Bir devlet bir grup vatandaşını dışlamışsa, ötekileştirmişse” o toplumda huzur ve refahın sağlanamayacağını anlatıyor.
Bunlar benim de altını imzalayacağım görüşlerdir.
KATILIMIN ÖNEMİ
İnsanlık tarihinde bu konulardaki acı tecrübelerin sonucu olarak “eşit vatandaşlık, hukuk güveni, tarafsız ve bağımsız yargı” gibi temel anayasal kavramlar gelişti.
Toplumda adalet hissinin ve devletin hukuka uygun davranacağına güven duyulmasının çağımızdaki bir şartı da “katılım”dır.
Özellikle anayasa yapımı ve sistem değişikliklerinde, referandumlar gerekli ama yetersiz kalmakta, asıl hazırlık aşamasında geniş katılımın gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
Geniş katılımla hazırlanan anayasa veya sistem metinleri referandumlarda çok yüksek oranda kabul görmekte, millet tarafından daha bir benimsenmektedir.
Bu sayede başarılı olmaktadır. Örnek, yüzde 79 oyla kabul edilen 1958 Fransız Anayasası.
Yoksa kâğıt üzerinde “çok iyi” (neye göre?) bir metin, yeterli katılımla hazırlanmamış ve çok geniş kesimlerce benimsenmemişse başarılı olması zorlaşıyor. Bu açıdan Tunus başarısı ile Mısır başarısızlığı ders alınacak örneklerdir.
Referandumların tamamen özgür olması, ülkelerin geleceği için son derece gereklidir; bunu hiç unutmamak lazım.
NOT: Bu akşam CNN Türk’te saat 19.30’da Eğrisi Doğrusu programında konuklarımla bu konuları konuşacağız.
Paylaş