Paylaş
- Siyasi sistem sahasında çoğulcu ve hürriyetçi demokrasi yerine sandıktan çıkan otoriter popülist eğilimler güçleniyor, gerilimler artıyor.
- Bilimsel zihniyet sahasında ise Batı medeniyetinin özelliği olan objektif metodik araştırmalarla gerçeği bulmaya çalışan düşünce yerine, duygularla ve popüler hurafelerle düşünme ağır basıyor. “Post truth” (gerçek ötesi) denilen düşünme tarzı...
İşte, Trump tutkunu milyonlarca Amerikalı “iklim değişmesi”ni atmosferik sorun olarak değil, Amerikan sanayisini vurmak için Çin’in bir komplosu olarak görüyor, buna ‘inanıyor’lar.
Avrupalılar işsizliğin sebebi olarak göçmenleri görüyor, buna ‘inanıyor’.
YÜZYIL ÖNCE...
Batı medeniyeti çöktü-çöküyor iddiası yeni değildir. En ünlüsü, yüzyıl önce Oswald Spengler’in yazdığı “Batı’nın Çöküşü”dür. Geniş ve derin bir bilgi birikimine dayanır, okunması gerekli bir kitaptır üstelik.
Birinci Dünya Savaşı’na giden ve ardından gelen ağır kriz yıllarında, değerlere ve kurumlara insanların güveni çökmüştü.
Marks ve Lenin “Burjuvazi”nin çökmekte olduğunu söylüyor, Batı’nın bir özelliği olan demokrasi yerine “proletarya diktatörlüğü”nü öngörüyordu!
Kaç milyon insanın ölümüne sebep oldular?
Hitler’e göre “ari ırk”ın medeniyeti özgürlük ve demokrasi gibi zehirlerle “Yahudi virüsü” tarafından mahvediliyordu!
Milyonlarca insanın ölümüne yol açan Naziler niye delirmiş, zombileşmiş insanlardı? Buna şartlandıkları için.
POPÜLİST LİDERLER ÇAĞI
Çok kanlı tecrübelerin ardından, özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrasında demokrasi Batı dışındaki dünyaya yayıldı, uluslararası kurumlar güçlendi. “İnsan hakları” kavramı genişledi.
Yeni otoriter rejim maceralarını önlemek için Avrupa devletleri “Birlik” kurmaya yöneldi... AİHM gibi uluslararası hukuk kurumları güçlendirildi. Kişiyi devlete karşı koruyacak anayasa mahkemeleri yaygınlaştı...
Barış ve çoğulculuk fikirleri desteklendi.
Şimdi bütün bunlar sarsılıyor. Hukuktan, kurumlardan, hür düşünceden şüphe edilen ve kurtarıcı liderlerin peşinden gidilen bir tür yeni “Spengler çağı”na girdik adeta.
Amerikalı Trump’ın, Avrupa’da da Le Pen, Wilders gibi İslamofobik popülistlerin Avrupa Birliği’ne karşı olmaları, son derece tipik bir göstergedir.
Yeni bir dünya savaşına asla hiç ihtimal vermiyorum fakat popülizmin insanlığa ağır faturaları olabilir diye endişeliyim.
İSLAMCI AKIMLAR
Batı, battı-batacak söylemi İslamcı kesimlerde de öteden beri yaygındır. Hilmi Ziya Ülken Hocamızın “Modernist İslamcılar” dediği âlim ve düşünürler Batı’nın bilim, teknik ve hatta hukukunu takdirle ele almış olsalar da siyasal İslamcı hareketler “Batı batıyor” söylemini bir ‘inanış’ halinde yaydılar.
Başta Mevdudi ve Seyyid Kutup...
Günümüzde bazı kalemlerde “Batı batıyor, Ankara yükseliyor” propagandası revaçtadır.
21. yüzyılda bir kriz çağı yaşamakta olduğumuz besbelli.
Fakat bu kriz modern bilimin ve liberal demokrasinin sonu değildir. Geçmişteki “Spengler çağı” nasıl aşılmışsa, zamanımızda popülist akımların temsil ettiği krizi de bilim ve demokrasi aşacaktır; dileyelim bedeli ağır olmasın.
İşte, demokrasinin yerine başka bir model konulamadı, koyma denemeleri kanlı başarısızlıklarla sonuçlandı.
Bilim zihniyetinin yerine neyi koyabiliriz?! Bilimsel metotlar, kurumlar ve uygulamalar olmadan milyarlarca insan nasıl doyurulabilir? Nasıl organize edilebilir?
İslamcı düşünce de ancak çoğulcu demokrasiyi ve modern bilim zihniyetini içererek kendini yenileyebilir.
Paylaş