Bağımsız yargı

HUKUK ahlakının anıtsal bir örneği olarak 1960-1966 döneminin Yargıtay Başkanı merhum Dr. Recai Seçkin’i anlatmıştım dünkü yazımda.

Haberin Devamı

Seçkin, Yassıada duruşmaları devam ederken, darbenin lideri Org. Cemal Gürsel’in karşısında, güç sahiplerinin etkisiyle verilecek mahkeme kararının “zulüm olacağını” söylüyordu.
Yassıada Mahkemesi’nin başkanı Salim Başol ise Menderes ve arkadaşlarına “Sizi buraya tıkan kuvvet böyle istemiş” diye sesleniyordu! (Yassıada Zabıtları, cilt V, s. 66)
Yargı bağımsızlığının kültür olarak kökleşmediği ülkelerde hâkimler, zaman zaman Salim Başol ya da Recai Seçkin örneklerinden birini seçmek zorunda kalabilirler.

ADALET ÜZERİNE

Hâkimlere bağımsız davranma gücünü verecek olan, hukuk ahlakı ve hukuk felsefesidir.
Recai Seçkin’in 1960 adli yıl açış konuşmasında “devlet ve hükümet başkanı”na ve yargıçlara adaletin yüceliğini anlatmak için felsefe tarihinden vecizeler aktarmaktadır:
Ömer Hayyam: “Adalet kainatın ruhudur.”
Fransız yazar Chateaubriand: “Adalet milletler için daima bir gıdadır; zira ada­lete doyulmaz.”
Düşünür R. A. Roth: “Halka hürriyet, ah­lak ve şeref veren adalettir.”
Alman Filozofu Kant: “Eğer adalet kaybolursa in­sanların dünyada yaşamalarının manası kalmaz.”
Filozof Eflatun: “Adil bir mahkeme, devlet binasının en sağlam direğidir.”
Merhum Recai Seçkin’in kendisi de şöyle diyor:
“Son kapı olan mahkeme kapısı, gayet sağlam bir kapı olmalıdır ki, haksızlık oradan içeri sızmasın.”
Bu sözü adalet saraylarına yazmak lazım!

Haberin Devamı

ADALET KAHRAMANLARI

Hukukun adil olması için çağımızda laik olması gerektiği gerçeğine inanan merhum Recai Seçkin, “Büyük İslam Peygamberi” diyerek saygısını belirttiği Hz. Muhammed’in hadislerinden ve İslam literatüründen alıntılar yapıyor:
“Bir ülke küfürle ayakta kalabilir fakat adaletsizlikle, zulümle ayakta duramaz... Adalet ülkenin temelidir... Bir saat adaletle hüküm verme­k altmış yıl ibadet etmekten daha değerlidir...”
Seçkin konuşmasında örnekler de veriyor: Fatih, emrine aykırı hareket eden Bizanslı mimarın kollarının kesilmesini emretmiş. Mimar, Fatih’i mahkemeye vermiş. Mahkemeye gelen Fatih yüksek bir yerde oturmak ister. Fakat kadı, Fatih’le Bizanslı mimarı aynı sıraya oturtur. Kadı, haksız bulduğu Fatih’in de kollarının kesilmesine karar verir! Bizanslı Mimar, Fatih’i bağışlar, sadece tazminat ister; kadı tazminata hükmeder...
Abdülhamid’in isteğine rağmen, muhalif bir aydını beraat ettiren Mahkeme Başkanı Abdüllatif Suphi Paşa’nın sözleri:
“Öyle bir Hâkim var ki, huzuruna yarın hünkâr da ben de beraber çıkacağız, işte ben, yalnız o Hâkim'den korkarım.”
Merhum Recai Seçkin’in üniformalı kudret sahiplerine de mahkeme kürsülerindeki meslektaşlarına da nasıl bir hukuk ahlakı anlatmaya çalıştığı apaçık belli...

DÜNDEN BUGÜNE

Haberin Devamı

Hiç şüphesiz Türkiye o günden beri hayli mesafe aldı. Fakat hâlâ ciddi sorunlar var.
Hiçbir suç şüphesi soruşturmasız kalamaz, kalmamalı. Fakat soruşturmalar evrensel hukuka uygun olmalıdır. 17 Aralık’tan sonra yapılan siyasi atamalar, çıkarılan özel nitelikli kanunlar, değiştirilen adli yönetmelikler, HSYK bürokrasisinde yapılan siyasi operasyonlar... İstenmeyen hâkimler hakkında açılan linç kampanyaları... Hele de “Yargının da üstüne gideceğiz” sözleri...
Son derece endişe verici bir tablodur bu...
Recai Seçkin konuşmasında böyle zamanlarda çıkacak “adalet kahramanlarının” sayısının az olduğunu söylüyor, hâkimlerin “kahraman olmak” zorunda kalmadan adil olabilecekleri bir yargı bağımsızlığını savunuyordu...
Bu açıdan kaç arpa boyu yol gitmişiz?

Yazarın Tüm Yazıları