Paylaş
Üç yılda bir yapılan PISA, yani Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı sınavlarında, öğrencilere üç dalda sorular soruluyor: Matematik, fen bilimleri ve okuma, yani okuduğunu anlama ve yorumlama...
2012 sınavlarında bizim gençler, 65 ülke arasında 42. sırada yer aldılar. Geçmiş yıllara göre biraz yükselmiş ama çok yetersiz.
Bu sınavlara ülkelerin en iyi okullarında okuyan seçme öğrenciler katıldığına göre, sorun, “eğitim düzeyi” değil, “eğitim zihniyeti” olmalıdır.
Nedir bu zihniyet sorunu? Matematik ve fen bilimlerini ayrı tutalım, niye biz “okuduğunu anlama ve yorumlama” konusunda özürlüyüz?!
Niçin Uzakdoğulu öğrenciler daima listenin başlarında yer alıyor?..
İŞTE BİR PISA SORUSU
2009 yılı PISA sınavında sorulmuş çok basit bir soru... Öğrencilerden şu metni okumaları isteniyor:
“Dişlerimizi daha uzun ve daha sert fırçaladığımızda, onlar daha da temiz olur mu?
İngiliz araştırmacılar hayır diyorlar. Bu araştırmacılar, gerçekte birçok farklı yöntemi denemiş ve sonunda dişlerinizi fırçalamanın mükemmel yolunu bulmuşlardır. Çok sert olmayan iki dakikalık bir fırçalama en iyi sonucu vermektedir. Eğer sert fırçalarsanız, yiyecek artıkları ve plakları temizleyemez, diş minelerinize ve diş etlerinize zarar verirsiniz.
Diş fırçalama uzmanı Bente Hansen, diş fırçasını kalem tutar gibi tutmanın iyi bir fikir olduğunu söylüyor. O, ‘bir köşeden başlayın ve tüm sırayı fırçalayın’ diyor. ‘Dilinizi de unutmayın! Diliniz, nefesinizin kötü kokmasına neden olabilen çok fazla bakteri barındırabilir.’”
Ve öğrenciye bu metinde neyin anlatıldığı soruluyor. Cevap şıkları şöyle:
A- Dişlerinizi fırçalamanın en iyi yolu.
B- Kullanılacak en iyi fırça türü.
C- Sağlam dişlerin önemi.
D- Farklı diş fırçalama yöntemleri.
SİYASİ KONULAR OLUNCA
Bu çok basit metne komplocu kafayla bakalım mı? Metinde belirli bir fırça türünün ve onu pazarlayan şirketin gizli reklamı yapılıyor olamaz mı?! Soruyu hazırlayanların şirketle ilgisi nedir? Şirketin arkasında hangi gizli güçler var?!.
Bilim felsefecisi Karl Popper, komplocu kafayı anlatırken, basit bir cinayet haberini değişik gazetelerin farklı ölçeklerde vermesinden siyasi sonuçlar çıkarmanın nasıl zırva olduğunu belirterek örnek verir.
Diş fırçalamak gibi basit bir metinde öğrencinin “okuma/anlama” kapasitesi ölçülürken, siyasi veya hukuki bir metin düşünün! Bir mahkeme kararını “okuyup anlama”nın önemini düşünün!
Son örnek, Anayasa Mahkemesi’nin Balbay kararıdır. Seçimler yaklaşırkenmiş... Cemaat-hükümet çekişmesiymiş...
Halbuki kararın metnini doğru “anlamak” için, kararın dayandığı “kavramlar”ın neler olduğuna dikkat etmek, bu kavramların AİHM içtihatlarındaki tanımlarını bilmek ve kavramlarla olay arasındaki ilişkiyi mahkemenin nasıl kurduğuna bakmak gerekir. Ancak o zaman mahkeme kararını doğru anlamış oluruz.
EZBER YERİNE ANALİZ
PISA sınavlarında en iyi öğrencilerimizin bile başarısını frenleyen zihniyet sorunumuzun temelinde iki kültürel kusurumuzun olduğunu düşünüyorum: Biri önyargıları kuvvetli bir toplum olmamız... Öbürü, öğrenciler bakımından daha önemlisi, yüzyılların eseri olan “ezberci” eğitim geleneğimiz.
Bilgilerin ezberlenmesine alışkın bir zihin, olaylardaki sebep-sonuç ilişkilerini araştırma ve okuduğu metindeki kavramları ve vurguları bulup çıkarma konusunda yetersiz kalıyor.
Uzakdoğu toplumlarının hem ekonomik kalkınmada, hem uluslararası sınavlarda üstün başarılar göstermesi “pragmatik” kültürel geleneklerden kaynaklanıyor olsa gerek.
Ne yapmalı? Önyargıları keskinleştiren siyasi kutuplaşmayı azaltmaktan başlayarak, ezberci eğitim yerine analitik eğitimi geliştirmeye, ortalama eğitim düzeyini yükseltmeye, okullarda “problem çözme” ve “metin analizi” çalışmalarına önem vermeye mecburuz.
Yukarıdaki PISA sorusunun doğru cevabı “A” şıkkıdır.
Paylaş