Paylaş
AKP’nin taslağında Başkan’a aşırı yetkiler verilmesini cumartesi günkü yazımda çeşitli açılardan eleştirmiştim. Dostum Prof. Şentop, taslakta meclisi feshederek seçimlerin yenilenmesine karar verme yetkisinin sadece başkana değil, meclise de verildiğini hatırlatıyor.
Bu bağlamda yetkilerin karşılıklı olmasını sağladıklarını belirtiyor.
Şentop’un mektubu
SAYIN Şentop’un mektubu şöyle:
“Başkan meclisi feshedebilir, ancak bu durumda kendi görevi de sona erer. Yani başkan kendi görevini de sona erdirmeyi göze alıyorsa meclisi fesheder...
İkinci bir tarafı da var konunun. Meclisin de başkanı azletme yetkisi var önerimizde. Buna hiç değinmemişsiniz. Meclis de başkanı azledebilir, ancak kendi seçimlerini de yenilemek zorunda kalır.
Biz önerimizde, yasamaya da yürütmeye de, her ikisininki birlikte olmak şartıyla, görev sürelerini yenileme yetkisi veriyoruz.
Bu şekilde bir usul ABD’de yok.
Bu usulü önerenlerden biri meşhur Fransız Kamu Hukuku Profesörü Georges Vedel’dir (“Temel Hukuki Seçenekler”, BDT Ülkelerinde Demokrasiye Geçiş ve Anayasa Yapımı, Ankara, 1993, sh. 101).
Başkanlık sisteminde tıkanma halinde kriz çözücü bir formül olarak bunu önermektedir.
ABD’de de bu kriz çözüm formülü zaman zaman tartışılmıştır.
Tartışmalara katkı sağlayacağını düşündüğüm, Prof. Dr. Kemal Gözler’in bir çalışmasına da dikkat çekmek isterim:
Kemal Gözler, “Türkiye’de Hükümetlere Nasıl İstikrar ve Etkinlik Kazandırılabilir? (Başkanlık Sistemi ve Rasyonelleştirilmiş Parlamentarizm Üzerine bir Deneme)”, Türkiye Günlüğü, Sayı 62, Eylül-Ekim 2000, s.25-47.”
Başkana aşırı yetki
SAYIN Şentop’un yazdıkları doğrudur; AKP’nin taslağında “fesih” yani “seçimleri yenileme” yetkisi hem başkana hem meclise verilmiştir. Diyelim, Obama ve Kongre arasında keskin bir ihtilaf çıkar da sistem kilitlenirse, taraflardan birinin kararıyla iki taraf da seçime gider... Amerikan sisteminde böyle bir yetki yok.
Buraya kadar Sayın Şentop’un yazdıkları doğrudur, katılıyorum.
Fakat benim AK Parti taslağında başkana aşırı yetkiler verildiğini yazmamın temel sebebi, “fesih” meselesi değildi, “veto” meselesiydi.
Tek taraflı veto yetkisi
ATATÜRK’ün 1924 Anayasası’nda istediği yetkiyi örnek göstererek üzerinde durduğum konu, AKP taslağında başkana kanunları veto yetkisinin verilmesiydi: Meclisten geçen bir kanunu başkan veto ederse, bu kanun ancak 330 oyla tekrar çıkarılabilecektir. Bu fevkalade zordur; başkana verilen bu yetkinin “tek taraflı” işleyeceği açıktır.
Böyle bir veto yetkisi, meclis üzerinde bir “vesayet” mekanizmasına dönüşebilir.
Evet, Amerikan sisteminde de başkanın “veto” yetkisi vardır fakat “karşılığında” yasama organının bunu “dengeleyecek” bir yetkisi vardır: Başkanın yapacağı üst düzey atamalar yasama organının onayına sunulur. Yasama organı bu şekilde başkanın atamaları üzerinde “denetim” yetkisine sahiptir.
AKP taslağında ise başkana meclisin çıkardığı yasaları “veto” etme yetkisi verilmiştir, fakat “karşılığında” meclise başkanın yaptığı atamaları “denetleme” yetkisi verilmemiştir!
Cumartesi günkü yazımda, AKP taslağında “denge ve denetim” ilkesi yeterince gözetilmeden başkana aşırı yetkiler verildiğini yazmamanın temel sebebi budur.
Rasyonel parlamenter sistem
BEN sistem değişikliğine karşıyım, AKP taslağında sistem değişikliğiyle kalmayıp üstelik başkana fazla yetkiler verilmesine daha bir karşıyım elbette.
Siyaset biliminde “immobilizm” denilen kilitlenme sorunları her sistemde ortaya çıkabilir. Parlamenter sistemin zaafı, koalisyonlar ve siyasi istikrarsızlık ihtimalidir. Bu da doğru.
Bana göre çözümü sistem değiştirmek değildir. Prof. Kemal Gözler’in yukarıda anılan makalesindeki “rasyonelleştirilmiş parlamentarizm”dir; yani parlamenter sistemi krizlere karşı dayanıklı kılacak mekanizmalarla donatmak.
Paylaş