2015

Bir Müslüman olarak yılbaşı hakkındaki görüşüm, Diyanet’in 2003 yılında yaptığı açıklama gibidir. O açıklamasında Diyanet, yılbaşının bir Hıristiyan âdeti olan ve farklı tarihlerde kutlanan Christmas’tan farklı olduğunu anlatıyordu. Yılbaşı kutlamalarının “anneler-babalar günü, işçi bayramı, doğum günü kutlamaları gibi evrensel kültürün bir parçası” haline geldiğini belirtiyordu. Şöyle diyordu:
“Bugün dünya genelinde yılbaşı kutlamaları, dinsel bir bağlamdan öte kültürel bir anlam ifade etmekte; insanlar yeni yıla yönelik iyilik, bereket, refah, huzur ve barış beklentilerini yeni yıl kutlamalarında dile getirmektedirler.”
Diyanet 2003 açıklamasında, yılbaşı kutlamaları hakkında şu uyarıyı da yapıyordu:
“Kamuoyunu rahatsız edici ya da dinimizin emir ve yasaklarına, genel ahlaka ve toplumsal kurallara aykırı davranışlarda bulunmak kesinlikle doğru değildir.”
Elbette yerinde bir uyarı.
Hele toplu kutlamalarda kadınlara yapılan iğrenç tacizler! Söyleyecek laf bulamıyorum!

FARKLI GÖRÜŞLER

Diyanet bir süredir yılbaşı yorumunu değiştirdi. Yılbaşı kutlamalarını en hafif tabirle “yabancılaşma” gibi kavramları kullanarak dışlıyor. Evlerde ailece yapılan kutlamalar hakkında bile olumlu bir ifade kullanmıyor.
Diyanet’in 2003 yılındaki yorumu ile son yıllardaki yorumu hayli farklı.
İnsan hangi yorumdan mutluluk duyuyorsa onu seçer; birinin diğerini suçlaması en azından kabalıktır.
Diyanet’in iki farklı yorumu olduğuna göre, dini açıdan iki yorum da mümkün.

IŞIK İHTİYACI

Dini bayramlar ve kandiller olsun, çeşitli günler ve yılbaşı olsun, bu kutlamalar, hediyeleşmeler insanlarda mutluluk, eşe-dosta karşı sorumluluk gibi duyguları geliştirir.
Işıklar insana yaşama sevinci verir.
Bütün dinlerde ışık, “nur”dur. İyilik, kurtuluş, rahmet ifadesidir. Ramazanda, dini bayramlarda ve kutsal günlerde minarelerin kandillerle, mahyalarla donatılması dini bir uygulama değil, tarih içinde oluşmuş çok güzel bir kültürdür.
İnsan ruhunda kutlamaya, mutluluğa, ışığa ihtiyaç var demek ki.
İslam tarihinde ramazan bir ibadettir, bunun yanında “ramazan eğlenceleri” diye zengin bir kültür de gelişmiştir.
Her konuda, hatta hukukta bile “ölçülülük” nasıl doğru bir ilkeyse, eğlenmede de öyle elbette.

2015’E BAKMAK

2015 yeni bir yıl, hayatımızda yeni bir takvim dönemi... Elbette iyi geçmesini dileriz.
Kamuoyu araştırmaları karamsar bakanların arttığını gösteriyor.
Ekonomistlerin çoğu 2015’in 2014’ten zor geçeceğini söylüyorlar. Çok şükür petrol fiyatları tepetaklak düştü de dış açığımız hafifledi.
2015’teki en önemli konu, “çözüm süreci”ne PKK’nın, KCK’nın uyup uymayacağıdır. Suriye’nin halini göstererek Türkiye’yi tehdit eden ağızlar ne kadar iyi niyetlidir?!
Endişeli olduğum diğer bir alan, yargı bağımsızlığındaki ciddi aşınmadır.
2015’in çok önemli bir hadisesi de seçimler tabii. AK Parti güçlenerek, hatta gücünü muhafaza ederek çıkarsa Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasındaki güç dengesinde Başbakan güçlenir. Muhalefette depremler olabilir.
İktidar dikkate değer oranda oy kaybederse bu Erdoğan’ın elini güçlendirmez, partide tartışmalara da yol açar. Muhalefet moral kazanır.
Çok hareketli, çok virajlı bir yıla giriyoruz.
Hayırlısı olsun.