Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

Yönü demokrasiye dönük Türkiye

TÜRKİYE, bu sabah itibariyle yepyeni bir döneme girdi.

Haberin Devamı

Önemli olan, sürecin demokrasinin kalite ve gücüne katkı sağlayacak yönde ilerlemesidir.
Bu çerçevede 200 yıla yaklaşan demokratik değerleri sağlamlaştırma çabalarında artık bir sona ulaşılmasını sağlamaktır.
Demokrasinin önündeki tüm engelleri yok eden sürecin yaşanması halinde Türkiye’nin ileri ülkeler kervanına katılım umudu yükselecektir.
Seçmenin iradesini dün bu yönde kullandığını düşünmeliyiz.
Sonuçta, demokrasi mücadelesi ne bir günde kazanılır ne de bir günde biter.

HALİFELİK TARTIŞMASINA DİKKAT

İlk kez bir cumhurbaşkanı halk tarafından seçildiği için ülke alışmadığımız sıra dışı bir seçim kampanyası ve süreci yaşadı.
Tüm tatsızlıkların geride kalmasını dilemek dışında yapacak bir şey de yok artık, Türkiye’nin daha umutlu bir geleceğe yürümesi için çalışmak dışında.
Öncelik de AB hedef ve değerlerinden vazgeçmeyen bir ülke hayali olmalı.
Tersi yöndeki bir ilerleyişin, ciddi sıkıntılara kaynaklık edeceğini, Türkiye’yi bambaşka bir noktaya götüreceğini düşünmeli.
Bazı iktidar temsilcileri ile iktidara yakın kesimlerdeki, son iki yıla yayılan halifelik tartışmasına bu noktada dikkat çekmekte yarar var.
Hem parti, hem de kamu anlamında, iktidar kademelerindeki bazı koltukların ‘halifelik anlayışına’ göre doldurulduğu yönünde bir algı vardı.
Ufak ufak ve ‘ümmet’ bağlamında dillendirilen bu tartışma, bugünlerde belki de IŞİD’in attığı adımın etkisiyle alevlendiriliyor.
Halifelik konusunun ABD Başkanı Obama’nın gündemine de girmesi sanırım bu çevrelerin hareketliliğini artırdı.
O nedenle tartışmanın önümüzdeki süreçte daha bir canlılık kazanmasını beklemeli; ancak bu tartışmanın Türkiye’yi götüreceği yeri de iyi görmeli.

BİR DİKKAT DE DEMİRTAŞ VE HDP’YE

B
ugünden itibaren medya açısından da yeni bir süreç başlıyor; ama bu süreç neyi getirirse getirsin, medyanın -bireysel veya toplu- siyasetin hedefinde olması artık son bulmalı; çünkü medya özgürlüğü, hem dünyaya verilecek mesaj hem de Türkiye’nin olası yönü açısından yaşamsal önemde.
Seçimin eşitsiz şartlarda gerçekleştiği dünyanın gerçeği artık.
Uluslararası saygın kuruluşlar da bu durumu ilk kez kayda geçirdi, çıkaracakları raporlar da bunun kanıtı olacak gibi.
Bu eşitsizlik Türkiye’ye yakışmıyor, yok edilmesi şart.
Seçimin iki olumlu yanına da işaret etmeli.
Sonuç başarısız olsa da CHP ve MHP başta olmak üzere, ondan da fazla partinin ortak aday çıkarmasını demokrasimizin eksiği olan ‘uzlaşma kültürü’ açısından önemsemeli.
HDP adayı Selahattin Demirtaş’ın şahsında görünür olan söylem ve tutum da demokrasiyi besleyen toplumsal barış kültürüne büyük katkı sağladı.
Hâlâ en öncelikli gündem olan Kürt sorunu, Suriye ve Irak’ta yaşananlar ardından daha da karmaşık bir hal almaya hazırken, Demirtaş’ın Türkiye’yi kucaklayan söylem geliştirmesi gelecek için umut verdi.
Demirtaş ve HDP, bu yöndeki adımlarını sürdürürse en çok kendilerine güç katarlar; o nedenle PKK’nın vereceği tepkinin dikkatle izlenmesi gerekiyor.
Kendisiyle ilgili son yazımda Demirtaş, değişen bu algının asıl 2015 seçimine yansımasını beklediğini söylemişti, bu ancak aynı yolda ilerlemeye bağlı.
İşte o zaman 2015 seçimi ilginç siyasi sonuçlar getirebilir.

Yazarın Tüm Yazıları