Paylaş
Mahkeme kararıyla yapılmış Başbakan ve bazı bakanlarla ilgili ortalıkta dolaşan sayısız dinleme kaydıyla ilgili tavrım da aynı oldu.
İktidarın her sözcüsü, yolsuzluk iddialarını ‘hükümete darbe’ diye nitelese de tavrım böyle, çünkü iddiaların göz ardı edilir yanı hiç yok.
Hem de bilerek yol verilen ‘paralel yapı’, ‘Ülkeyi yanlış yönettik’ itirafıdır.
Perşembe günü, ‘konuşmalı’ diye yazdığım eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in dolaylı konuşması da bunun açık kanıtıdır.
ERGİN’DEN İTİRAF
Ahmet Taşgetiren’in cuma günkü yazısında okuduk ki Ergin, HSYK listesi oluştuğunda Başbakan’a gitmiş, “21 üyenin 13’ü Cemaat’ten olacak” uyarısı yapmış, Başbakan ona rağmen listede ısrar etmiş. Bildiğim, emniyet müdürleri konusunda da Başbakan’a benzer uyarı yapılmış.
Yani tüm uyarılara rağmen bugün sızlanan Başbakan, bile bile ‘lades’ demiş.
Ama, ‘paralel yapı’ ile mutlu mesut evlilik, kavgalı ayrılıkla sonuçlandı.
Böylesi her ayrılık malum, dudak uçuklatan yolsuzluk, yalan ifşası demektir.
Öyle de oldu ve bakın geçen 2-3 ayda ne gibi ‘iddialar’ ortalığı sardı?
İddia 1- Başbakan’ın, toplumda derin ayrılıklar ve nefret nedeni olabilecek ‘Camide içki içildi’, ‘Başörtülü bir kızımız yerlerde sürüklendi’ şeklindeki iki iddiasının doğru olmadığı ortaya çıktı.
İddia 2- Bir genç işadamı, dört bakana rüşvet vermekle suçlandı; bakanlar istifa etti, oğulları ta ki görevden alınan savcı/hâkimlerin yerine yenileri gelene dek cezaevinde kaldı; bakanlarla ilgili fezlekeler ise milli iradeden gizlendi.
İddia 3- Bir kamu bankasının genel müdürünün evinde ayakkabı kutuları içinde kayıt dışı milyonlarca dolar sakladığı ortaya çıktı.
İddia 4- Başbakan sabah erken oğluna ‘Sıfırlayın’ talimatı verdi, ertesi günü oğlundan hâlâ “30 milyon Euro gibi bir miktar kaldı” yanıtı aldı.
PARA VE ARSA HAVUZLARI
İddia 5- Başbakan talimatı ve bakan koordinasyonuyla, SABAH-ATV el değiştirsin diye kamudan ihale alan işadamları 630 milyon dolarlık havuz kurdu.
İddia 6- Başbakan altyazılara dahi müdahale etmek, yayınları kaldırtmak, gazetecileri işsiz bıraktırmak için medyaya ‘Alo Fatihler’ atadı.
İddia 7- İktidara yakın bir medya yöneticisi bir kamu bankasının genel müdürlerine, “2 milyon dolar yolla” talimatı verdi.
İddia 8- Başbakan, bir işadamının gönderdiği 10 milyonu az bulup oğluna, “Kabul etme, nasılsa kucağımıza düşecek” dedi.
İddia 9- Yolsuzluk araştırması yapan her savcı ve polis görevden alındı.
İddia 10- Binlerce kişinin telefonu hukuk dışı yolla dinlenmesine rağmen Başbakan, kendi sorumluluğunu unutarak meydanlara çıktı, “Türkiye’de artık mahremiyet diye bir şey kalmamış” diye haykırdı.
İddia 11- Başbakan, ‘Alo Fatih’ derken, başdanışmanları ile belediye başkanları da onun ‘oluru’ ile muhalefete billboard ve TV’de konuşma yasağı getirdi.
İddia 12- Başbakan’ın oğlunun kurduğu vakfa, yurtdışından 100 milyon dolarlar geldi, kamuda iş yapan işadamları ‘rüşvet amaçlı’ para yağdırdı.
İddia 13- Kamu yöneticileri de vakfa Hazine arazisi bağışı için kuyruğa girdi.
Bunlara rağmen, dev STK’ları sessiz kalsa, bazı vicdanlar sussa da, biline ki bu millet kendisini aptal yerine koyana dersini mutlak verecek.
Paylaş