BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, "Sizde nükleer silah olacak, karşı tarafa ’sen yapma’ diyeceksin. O da kendine göre savunmaya geçiyor" dediğinde Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nin (MGSB) değişip değişmediğini merak ettim.
Çünkü Erdoğan’ın, savunma gayretine girdiği Türkiye’nin yanı başındaki İran, Şahap füzeleri nedeniyle MGSB’de 2005 Ekim’inde yapılan son değişiklikle dış tehdit sıralamasında en üst sıraya taşınmıştı.
İran, MGSB’de 83 yılın müzmin birincisi Yunanistan’ı dahi geriye itmişti.
Belgede Yunanistan için kullanılan, "Çatışma olasılığı var" ifadesi 2005’te, "Bazı sorunlarımızın sürdüğü ülke" diye değiştirilmişti.
MGK üyesi olarak Erdoğan’ın imzaladığı belge, İran’la sıcak sanılan ilişkilerin derinlerde ciddi krizler yaşadığını ortaya koydu.
O gün itibariyle Şahap füzeleri İstanbul’u vuracak menzile sahipti.
Bu füzelere nükleer başlık takabilme olasılığı da söz konusu olunca İran, "ciddi kaygı oluşturduğu" ibaresiyle MGSB’ye ilk kez girdi.
İRAN ENİNDE SONUNDA
Şahap konusuna, geçen yıl ABD’den gelen bir heyetin, Ankara’da haritaları yayıp, menzilin artık Avrupa olduğunu anlattıklarını da ekleyeyim.
İşte bu gerekçelerle Erdoğan’ın İran’ı savunmasının ardında MGSB’de değişiklik olup olmadığını merak edip, biraz zaman alan bir araştırmaya girdim.
Diplomatik ifadelerle, bana aktarılan özet şudur:
"İran, BM ile nükleer krizde aksamalı ilerleme kat ediyor, oyalama yapıyor. Çünkü eninde sonunda bu silahı edinmek istiyor. İşte bu noktada elindeki füze sistemleri ile Türkiye için sıkıntı oluşturmayı sürdürüyor. Türkiye, bunları görmezlikten hiç gelmeyecektir. O nedenle de 2005’teki son değişiklikten bu yana MGSB’de yeni bir düzenleme yapılmadı."
Bu durumda, MGSB’nin yürütülmesinden birinci derece sorumlu Başbakan, devletin tehdit algılaması dışında bir tutum sergilemiş oldu, diyebiliriz.
Bunun sonuçları ne olur, bu sözler MGK’da konuşuldu mu, konuşulmadı mı bilmiyorum; ama Erdoğan’ın ilk yanıtı ABD’den aldığını söyleyenler çok.
Onlara göre, seçildikten 12 gün sonra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü arayan Obama, bugüne kadar hálá Erdoğan’ı aramadıysa, bunun altında yatan asıl etkenlerden biri, şaşırtan bu ’İran savunması’dır.
TÜBİTAK’TAN MGK’YA SUNUM
Ulusal güvenlik konusuna girmişken, birkaç başlık aktarayım.
Yılın son MGK’sında TÜBİTAK, ülkenin teknoloji gelişimi ve kapasitesi üzerine bir sunum yapacak; yani teknoloji artık bir milli güvenlik sorunu.
Obama sonrasına ilişkin üç ciddi kaygı sürüyor; Ermeni soykırım iddialarına bakışı, Kıbrıs’ta ’işgal’den söz etmesi, güvenlik sağlanmadan çekilme kararı vermesi halinde Irak’ta ortaya çıkacak ciddi iç çatışma olasılığı...
İran’a saldırmaktan söz etmemesi ise olumlu yan.
Ermenistan’la görüşmeler olumlu; ama bunun süreç alacağını en iyi, Yunanistan’ın tehdit algılamasından neden düştüğünü gösteren şu örnek açıklar:
"Yunanistan’la ciddi çatışma olasılıkları, yapılan onlarca görüşme ardından kalktı. Geçen yıl bir Yunan F-16’sı, Türk F-16’sına alttan vurdu. Yunan pilot hálá bulunmadı. Türk pilot üstte olduğundan atlayıp kurtuldu. Yunanistan hemen kaza açıklaması yaptı. Ya eskiden olduğu gibi ’saldırı’ deseydi, Türkiye hálá bu sorunla uğraşıyor olurdu."