Paylaş
Böylece Kılıçdaroğlu, iki yılda yapılan dört kurultaydan mutabakata yakın sonuç alarak çıkmış olacak, ama yine de işi hiç kolay değil.
Geride bıraktığı iki yıl, bir referandum, bir genel seçim, üç de kurultay nedeniyle çok zor geçti, gelecek iki yılı ise çok daha zor geçecek gibi. Çünkü, iki yıla bir yerel, bir genel, bir de cumhurbaşkanlığı seçimi sığacak.
Kılıçdaroğlu’nun geçen iki yılına, defalarca işlediğimiz nedenlerle, “Neredeyse tek başına göğüsledi, CHP’den güçlü bir destek alamadı” diye baksak yeridir.
Bunda CHP yönetimi kadar, Kılıçdaroğlu’nun yönetici seçimi de etken oldu.
PM VE MYK ÜYELERİ BİLMELİ Kİ
İşte salı günkü kurultay bu açıdan son derece önemli.
Oradan çıkacak yeni yönetim, önündeki 3 seçimde de CHP’yi başarıya taşımak zorunda, aksi takdirde ne Kılıçdaroğlu o koltuğa yapışıp kalır ne de bugün tam desteğini aldığı delege buna yol verir.
Kılıçdaroğlu, Parti Meclisi (PM) ile onun içinden çıkaracağı Merkez Yönetim Kurulu’nu (MYK) bunun ışığında oluşturmak zorunda, buralara aday olacak isimler de çok ağır bir görevi üstleneceklerini, iktidarın giderek artan baskısı ve propaganda üstünlüğü ile savaşacaklarını bilmeliler. Özellikle MYK, son iki yıldaki ataleti bir kenara itip ‘birbirini yiyen değil, birbirine destek olarak ortak hedefe kenetlenen, politika ve söylem üreten, güven veren’ bir yapı ve kalitede oluşturulmalı.
Oysa açık gerçek, bugün dahi MYK, hâlâ iç mücadele ile gün dolduruyor. Son ‘program tartışması’ da bunun eseri.
Tüm örgütün katkısıyla iki yıl sonra yenilenmesi hedeflenen program değişimi, birileri saf dışı kalır beklentisiyle, bu kurultaya dayatılacak gibi gösterildi. Bu yapıyı geride bırakmak da yetmez, MYK, CHP’de kurumsal kapasiteyi ve katılımı artıran, halka dönük politika yapan bir yapıya kavuşmalı. Bunun zemini de daha uygun, örneğin, kadın ve gençlik kolları kurultayları yapıldı, örgütlerde yeni bir hareketlilik yaratıldı, üyesi sayısı 1 milyonu aştı.
‘SAVAŞA HAYIR’ KURULTAYI
Kılıçdaroğlu’nun yeni dönemin farkında olduğuna eminim, PM ve MYK da aynı anlayışta olursa CHP’deki değişim, hızı artarak devam eder. Devam etmezse, ne olacağını görmek için geride kalan iki yıla bakmak yeterli.
Bugün Kılıçdaroğlu rakipsizse, CHP’deki değişim talebini, dışa dönük mücadele arzusunu iyi okuyup buna yanıt vermeye çabaladığı içindir.
CHP’ye, 19 yıl ilmik ilmik ördüğüne inandığı için tapulu malı diye bakan eski kadronun Kılıçdaroğlu karşısındaki acziyetinin nedeni bu okumadır.
CHP’nin yeni kadrosu, savaşın eşiğine getirilmiş bir Türkiye’ye adım atacak. Üstelik, ülkeyi bu noktaya getiren iktidar, bütün kusuru CHP’ye yükleyen bir propagandayı, eldeki devasa gücü kullanarak en etkili şekilde yapıyor.
Belki de CHP kurultayının ana mesajı, bu savaş olasılığı ve ona kaynaklık eden dış politika üzerinde olmalı, bu alanda güçlü bir ses yükseltilmeli.
Dünyanın en karmaşık coğrafyasında ‘sıfır sorun’ derken her komşusu ile savaş gerginliği yaşayan iktidara karşı duran bir muhalefet partisi, güçlü duruş, sağlam ideoloji ve düşünce zenginliği içinde olmalı.
ABD politikaları nedeniyle Müslüman dünyanın önemli ülkeleri kan gölüne çevrilmişse CHP, Suriye politikasını iyi anlatmak, “Afganistan, Irak, Libya, Mısır, Suriye derken sıra hangi ülkede?” diye sormak zorunda. O kurultay, Esad’a güçlü uyarılar yapmalı, hükümete de şöyle seslenebilmeli:
“Türkiye’yi Irak batağına sokmadık, Suriye ile savaşa da engel olacağız.”
Paylaş