Paylaş
Sandık, özellikle de hükümetlere karne notu verilen bir demokrasi kutusudur.
Halkın, o notu etkileyecek her gerçeği bilmesi de demokratik zorunluluktur.
Oysa, seçime etki edeceği gerekçesiyle, yaşamsal önemdeki bazı olaylar halkın bilgisinden kaçırıldı, bazılarının da gün yüzüne çıkması ertelendi.
Olması gereken tam tersiydi; yani gerçekler bütün çıplaklığı ile yaşanmalıydı.
Peki, bu olaylar nelerdi, anımsatalım.
SORUMSUZ İKTİDAR
Yanılmıyorsak, dünyada ilk kez bir hükümetin dört bakanı birden, yolsuzluk ve rüşvet iddiasına muhatap olduysa da o iddialar milli iradeden gizlendi.
Başbakan ve ailesi hakkında da birçok iddia dillendirildi; ama ne bunları soruşturacak bir savcı çıktı, ne de bunları Başbakan’a soracak bir gazeteci.
Bu iki madde gerekçe gösterilerek Twitter yasaklandı, halkın haberleşme özgürlüğü engellendi.
Cumhurbaşkanı hem yasağı deldi hem de yasağın mevcut hukuka aykırı olduğunu söyledi, mahkemeler de aynı yönde karar verdi.
Bunlara rağmen TİB, koyduğu yasağı kaldırmadı; Cumhurbaşkanı veya başka bir yetkili de, “Eyy TİB, bu ne hukuksuzluk” demedi.
Bu yolsuzluk iddiaları gerekçesiyle, soruşturmayı yapan savcılarla polisler görevden alındı, sürüldü; HSYK Yasası değiştirildi; TBMM’ye gelen bakan fezlekeleri önce iade edildi, sonra da soruşturmadan kaçırıldı; polis, yargı kararlarını uygulamak bir yana, yargıya ‘Gelir sizi alırız’ restini çekti.
Başta, ‘Kabataş’ta başörtülü bir kadına saldırıldı’, ‘Camide içki içildi’ gibi örnekleri olmak üzere, pek çok konuda halka doğruları söylemedikleri ortaya çıksa da iktidar temsilcileri, bu yanlışta ısrarı sürdürdüler.
Her tür vesayeti ve çeteleri yok ettiğini 12 yıl boyunca tekrarlayan iktidar, yolsuzluk iddiaları sonrası devlet kurumlarını ‘paralel devlet’ adını taktığı bir ‘vesayet odağına’ bıraktığını itiraf etti.
Dinleme, tutuklama, adaletsizlik içeren her skandal ve uygulamayı o ‘paralel yapıya’ yükledi, ‘saflığa kurban gittik’ diyerek kendini sorumsuz saydı.
YÜKSEK YARGI VE STK’LAR
Devletin en mahrem toplantılarının kayda alınıp, servis edildiği anlaşıldı.
Bu rezaleti önleyememiş olanlar hesap vereceklerine, yine yasalara aykırı olarak YouTube’a erişimi engelletip, medyaya ‘her türlü eleştiri’ ve ‘vb. yollarla’ ifadelerini içeren tarihin en geniş yasağını koydurdular.
Mahkemelerin en yücesi olan Anayasa Mahkemesi, HSYK Yasası’nın Anayasa’ya aykırılığı net olduğu halde, yapılan başvuruyu seçim öncesi sonuçlandırma cesareti göstermeyerek halka ‘bilme hakkı’ tanımadı.
İktidar temsilcilerinin, medyaya baskıdan, ihalelere müdahaleye; STK’ları susturmaktan, yürütmeyi durdurma kararlarını uygulamamaya kadar pek çok alanda Anayasa’yı ihlal ettiklerini kanıtlayan sözlerine rağmen ne yüksek yargıdan ne de TOBB dahil, ülkenin dev STK’larından çıt çıktı.
TRT başta olmak üzere medyanın büyük bölümü iktidarın propagandasına ‘tam gün’ zaman ayırırken muhalefete hiç yer vermedi.
Bütün bunlara rağmen seçmen, öyle veya böyle iradesini ortaya koydu.
İki yönlü irade de önemli mesajlar verecek, onu da çarşamba günü irdeleriz.
Paylaş