Paylaş
Doğrusu süreci yakından izleyen biri olarak, bir isim üzerinde uzlaşmaya varılması, adayın bu kadar erken açıklanması beklentilerimden öteye geçti. İhsanoğlu adı, kulislerde hiç konuşulmadı değildi ama çok az telaffuz edildi.
Çıkan ‘çatı adayı’ konusunda olumlu ve olumsuz görüşler ifade ediliyor.
Bunlar doğal görülmeli ama bazı noktaları düşünmeden eleştirmek de yanlış.
Her şeyden önce muhalefetin iki büyük partisinin, ortak isim konusunda anlaşmaya varmasını, bu kadar çok bölünmüş, bu kadar çok ötekileştirilmiş Türkiye’de önemli bir uzlaşma olarak görmeli.
YA UZLAŞMASALARDI
Farklı partilerin üzerinde uzlaştığı bir ismin, her partide aynı derecede beğeni toplaması veya hemen ‘yakın’ görülmesi düşünülemez.
Daha da önemlisi, eğer CHP ve MHP çatı aday uzlaşmasına varamasaydı, eminim Kemal Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli bugünkü eleştirilerin katbekat fazlasıyla karşılaşacak, ‘beceriksiz’, ‘ülkeyi düşünmez’ diye suçlanacaklardı.
Anladığım kadarıyla isim üzerinde daha önce dar kadroların çalışması oldu, CHP kendi adayı Yılmaz Büyükerşen’i de masadan hiç kaldırmadı.
Ama sonuçta, İhsanoğlu’nun iki partiyi da aşan bir desteği ifade ettiği sonucuna varılınca Kılıçdaroğlu, parti içinden gelebilecek eleştirileri daha o an hissettiği halde, adayı açıklama kararı aldı.
İhsanoğlu’nun adının ilk Kılıçdaroğulu tarafından açıklanması da hem ‘geniş destek bulacak’ inancının hem de partiler arası nezaketin sonucudur. Bu durum Kılıçdaroğlu’nu ‘Bir risk varsa üstleniyorum’ noktasına getirirken, Bahçeli’nin süreci çok iyi yönettiğinin göstergesi oldu.
Kılıçdaroğlu’nun önceki gün yapılan parti meclisi toplantısında, “En uygun adayı açıkladık. Halkımıza güveniyorum, tabanımıza da. Göreceksiniz tabanımız çok sağduyulu davranacaktır” demesini de buraya yazmalı.
MANSUR YAVAŞ BENZERLİĞİ
CHP içinden yapılan eleştirilerin Mansur Yavaş’ın belediye başkan adaylığı sürecinde yaşananlara da benzetilebilir, böyle görüldüğünde de başlangıç noktası ile sonuç arasındaki fark tahmin edilebilir.
CHP’de eleştiri kervanına katılanların ‘Bizden değil’, ‘Aklen ve kalben yakın hissetmiyorum’ demesi makul karşılanabilir, ama bölünmenin ve ötekileştirmenin bu kadar yoğunlaştığı bir Türkiye’de, eminim AKP örneğin liberal bir ismi aday yapsaydı ‘büyük uzlaşma’ diye alkış alacaktı.
Peki böylesi bir Türkiye’de CHP’nin ‘mütedeyyin’ bir aday üzerinde tarihi bir uzlaşmaya imza atması neden kaygı gerekçesi görülsün?
Sonuçta, seçim Cumhurbaşkanlığı için yapılıyor, siyasi bir makam için değil.
CHP açısından unutulmaması gereken bir soru da şu:
“Koşullar çok uygundu da buna rağmen CHP kendi adayını çıkarmadı mı?”
Sanırım zaman ilerledikçe, bugün itiraz eden CHP’liler kendisini tanıdıkça, söylemini duydukça İhsanoğlu’na daha sıcak bakacaklar.
Ana, baba, köken, soy, sop üzerinden insanları değerlendirme yanlışına düşen bazıları da aynı hisse kapılacak gibime geliyor. Çünkü İhsanoğlu, laiklik ve Cumhuriyet’in diğer temel değerleri, demokrasi, özgürlük konusundaki görüşlerini detaylandırdıkça bu daha net görülecektir. Bu arada, AKP’nin aday açıklamasını 1 Temmuz’a ötelemesinin nedeni ne ki acaba?
Paylaş