Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

Hedefte olan koruma değil yargı

YÜRÜTMEYİ temsil eden iktidarla yargı erki arasındaki sürtüşme öfke dolu, tehlikeli bir kan davası görüntüsü vermeye başladı.

Haberin Devamı

Cumartesi, Emin Çölaşan’ın bir bölümünü yazdığı bir olayın ayrıntılarını aktararak sıkıntının vardığı noktayı göstermek istiyorum.
Her 10 Kasım’da Anıtkabir’deki törenlerin ardından Atatürk, bir de devletin tepe isimlerinin katıldığı panelle anılır.
Bu yıl Ankara Ticaret Odası kongre salonunda yapılan panele, Cumhurbaşkanı Erdoğan da katıldı ve bakın nasıl bir olay gelişti?


İŞİN NEZAKETİ DAHİ KALMADI


Malum, yargı erkinin tepe temsilcisi Anayasa Mahkemesi (AYM) başkanı olduğu için devlet protokolünde sırası ‘003’dür; ‘001’ yasama erkinin temsilcisi TBMM başkanına, ‘002’ de yürütme erkinin başkanı başbakana işarettir.
Bu nedenle bu üç isim, her etkinlikte ilk sırada oturur, korumaları da çoklukla tam arkalarında, ikinci sırada yer alırlar.
AYM Başkanı Haşim Kılıç’ın koruması o gün de bunu yaptı.
Cumhurbaşkanı korumalarının kendisini tanımaması düşünülemezdi; ama yine de sordular, o da yadırgamakla birlikte, görevini söyledi.
Aralarında soğuk bir rüzgâr eserken Erdoğan içeri girdi, herkes ayağa kalktı.
Erdoğan, ilk sıranın tamamıyla tokalaşıp yerini alana dek de ayakta duruldu.
Tören bittikten sonra saat 13.30’da Kılıç’ın korumasına bir telefon geldi.
Emniyet Genel Müdürlüğü’nden aranıyordu; Kilis’e acil tayini çıkmıştı, ya derhal gelip işlemleri tamamlayacaktı ya da o telefon ‘tebliğ’ yerine geçecekti.
Gerekçe ise Cumhurbaşkanı önünde ayağa kalkmamaktı.
‘Kalktım’ dese de emir büyük yerdendi, işlem yapılacaktı.
Çok şaşırdı, durumu Haşim Kılıç’a bildirdi, o da şok yaşadı; çünkü, yıllardır güvenini kazanmış koruması ansızın görevden alınmış, nezaketen de olsa haber dahi verilmemişti.

Haberin Devamı


YÜRÜTMENİN PSİKOLOJİK BASKISI


Canı çok sıkılan Kılıç, Anadolu Ajansı’ndan tören görüntülerini istedi.
Görüntüler izlendi; koruma hep ayaktaydı, öyle bir saygısızlığı yapacak bir polis ise hiç değildi ve görevden alma soruşturmasız gerçekleşmişti.
Soruşturma ertesi günü başlatıldı ve korumaya, “Neden ayağa kalkmadın” diye soruldu; kalktığını söylese de sonuç değişmedi, tayin çıkmıştı.
Kış yaklaşıyor, iki oğlu ilköğretimde okuyor, babası bu yıl vefat ettiği için annesi ile dul ablasına da kendisi bakıyordu, vs. geçiniz, ne gam...
Çünkü, hedefte olan koruma değil, bal gibi AYM’dir.
Malum, mahkeme son dönemde iktidarın hoşuna gitmeyen kararlar veriyor.
Başkan Kılıç da kararları yetmez gibi hukuk üzerine iktidarın canını sıkan konuşmalar yapıyor, bu nedenle sık sık Erdoğan’ın hedefi oluyor.
Oysa, hukuk devletinin şartı, yürütmenin yargı kararlarına uymasıdır.
Tüm gücünü yargıya baskı aracı haline getiren yürütme, dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde görülmez; ama anlaşılıyor ki Türkiye’de durum öyle değil.
Peki ya, yarın da yargı, yürütmeyle ilgili biri veya bir konu önüne geldiğinde duygusal tepki verirse ülke ne kazanır?
Sorunun bir yanıtı, Türk hukukunun dünyada daha çok sorgulanır olmasıdır ve bunun sonuçları mutlaka görülecektir.
Ali Babacan’ın, ‘Hukuktan uzaklaşmak tehlikedir’ çığlıkları da boşuna değil.
O nedenle yineleyelim; hukuk yoksa ekmek de yok, iş de.
Biz de ‘hukuk’ diye yazmaya devam edeceğiz.

Yazarın Tüm Yazıları