Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

Erdoğan’ınki Alevi özeleştirisi değil

BAŞBAKAN ve Cumhurbaşkanı adayı Tayyip Erdoğan, önceki akşam bazı Alevi kuruluşları temsilcileri ile yaptığı iftarda çok okşayıcı sözler etti.

Haberin Devamı

“Biz Alevi vatandaşlarımıza bir kimlik dayatma peşinde olmadık, bunun peşinde değiliz. Alevi vatandaşlarımızı tanımlamak, belli kalıpların içine sokmak gibi bir gayemiz yok ve olamaz” dedi.
Erdoğan’ın bu sözlerini, “Ali’siz Aleviler” ifadesini de anımsayarak geçen sene 17 Temmuz’da yine bir iftarda ettiği şu cümlelerle birlikte okuyalım:
“Alevilik Hz. Ali’yi sevmekse ben dört dörtlük Alevi’yim. O nasıl yaşıyorsa ben de onun gibi yaşıyorum. Ama Alevi’yim diye ortaya çıkıp Hz. Ali’nin yaşam şeklinden uzak olanlara söyleyecek hiçbir şeyim yok.”
“Demek ki bu sözler Aleviliğe bir inanç biçimi tarif etmek değilmiş” deyip rahatlayabilir, Erdoğan’ın bir özeleştiri yaptığını düşünebilir miyiz?

KOMŞUNUN MEZHEBİNE BAKMAMAK

İtiraf etmeli ki, bu o kadar kolay değil; neden mi?
Erdoğan önceki gün, rahmetli annesinden örnek vererek şunları da dedi:
“Bir tas çorbayı paylaşırken hiç kimse komşusunun Alevi mi, Sünni mi olduğuna bakmadı; somun ekmeğini bölüşürken yaşam tarzına, mezhebine, inancına bakmadı.”
Bu durumda, Kemal Kılıçdaroğlu için en az on mitingde, “Hani kendisi de Alevi’dir”, “Önemli olan boy değil; soydur, soooy”, “Alevilik kültüründen gelir ya...”, “Biliyorsunuz Bay Kemal bir Alevidir” dediğini unutmak gerekir.
Hadi bunları unuttuk; yetmedi mahkûmiyetini onaylayan Yargıtay üyeleri için, “Maalesef belli bir mezhebi grup” sıfatını kullandığında ‘Alevi’ imasında bulunmadığına da inandık.
Yine de olmuyor; çünkü Reyhanlı’da canilerce katledilen 53 insanımız için mezhep taraması yapmış bir başbakanı Türkiye ilk kez gördü.
Erdoğan’ın, o katliamda öldürülenlerin hepsinin ‘Sünni” olduğunu açıklamasını, en azından önceki günkü iftarda kullandığı, “istismar siyaseti” ve “bir nefret vasıtası” ifadelerine aykırı görmeyecek miyiz?

Haberin Devamı

GÜZEL ŞEYLER OLACAK DEMEKTİR!

Erdoğan, o iftarda, “Önyargıları bir kenara koyacağız” da dedi.
Umalım ki alkışlanacak bu söz, hepimizi, “Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol” anlayışına getirecek.
Eğer bu olursa demektir ki Erdoğan cumhurbaşkanı olsa da olmasa da Türkiye’yi şöyle güzel gelişmeler bekliyor:
- Erdoğan, cemevi bahçesinde polis kurşunuyla öldürülen Uğur Kurt’a rahmet dilemek için “Baktık GBT’si temiz” demeyecek; ‘GBT’si temiz’ Kurt’u öldürenleri cezalandıracak tüm kanalları açacak.
- Polisin vurduğu 14 yaşındaki evladının yaşaması için 296 gün hastane kapısında Allah’a yakaran Gülsüm ananın tüm sitemlerini anlayışla karşılayacak; yetmeyecek, makamında ağırlayıp özür dileyecek.
Artık Alevi gençleri kamuda iş bulacak, üst düzey yönetici dahi olabilecek.
Cemevleri gerçeğini görmese de Diyanet İşleri Başkanlığı, hiç değilse anketlerde ‘Alevi’ varlığını kabul edecek.
Demokratik gösteriler ‘Alevi ayaklanması’ olmayacak, Berkinler ölmeyecek.
Kamu görevlileri Alevileri inciten tek söz edemeyecek; edenler, Erdoğan’ın acımasız eleştirileri altında dünyanın kaç bucak olduğunu anında anlayacak.
“Camide içki içtiler” yalanı tarihe karışacak, Caferilerin camileri yakılırsa ülkenin bir numaralı gündemi olacak.
Daha pek çok güzel şey olacak, ama bu kadarına da şükrederiz!

Yazarın Tüm Yazıları