TÜRKİYE’de de yatırım planlayan Ortadoğu’nun en büyük yerel meşrubat şirketi Oujan Grubu’na ait fabrikanın açılışı nedeniyle Dubai’ye gittik.
İlk gezimiz 10 yıl önce olduğu için değişimi çok net görebildiğimiz Dubai, İslam dünyası içinde çarpıcı bir örnek olarak gelişiyor.
Müslüman dünya için, terör yerine dünyaya açılarak zenginleşmenin iyi bir örneği görülen Dubai’deki gelişme anlatılırken, ‘Dünyada inşaat sektöründe kullanılan her dört vinçten biri burada 24 saat çalışıyor’ ifadesi kullanılıyor.
Bu işin ekonomik boyutu; ama Dubai’de, Türkiye’nin de güncel sorunları haline gelen içki ve türban konularında ilginç gelişmeler gözleniyor.
Artık sadece lüks otellerde değil çoğu lokantada da içki servisi var.
Bununla da yetinilmemiş, kişilerin içki satın alabilmesinin çeşitli yolları açılmış.
Oujan Grubu’nun akşam yemeğinde olduğu gibi davetlerde içki servisi yapılması ise kimsenin umrunda bile değil.
BİKİNİLİLERE EMİR GÜVENCESİ
Örtünme konusunda ise Dubai’nin plajlarına bakmak yeterli.
Bu plajlarda cesur bikinileriyle tek başlarına sere serpe yatan kadınlara ne karışan ne de onları rahatsız edenler var.
Dubai’de her yeniliğin öncüsü görülen Emir Şeyh Muhammed el-Maktum’un tebdili kıyafetle bu plajları gezdiği, kadınların rahatsız edilip edilmediğini denetlediği, polislere, ‘Bu konuda titiz olun’ talimatı verdiğini de belirtmeli.
Çarşı pazarda g-stringli kadınların oturuş şeklinden rahatsız olan da yok.
Arap kadınlarına gelince; peçelisini de, başı açığını da görmek mümkün.
Bu arada, kamuda çalışan kadınlar daha çok türbanlı; Emirliğe ait işyerleri dahil, iş ve alışveriş merkezlerinde çalışan bayanların ise başı açık.
Diğer Arap ülkeleriyle kıyaslandığında daha özgür bir ülke haline gelen Dubai’nin, petrole değil ticarete dayalı zenginleşmesinin altında bu farkın yattığı konusunda görüş birliği var.
TÜRKİYE PAYINI ALAMIYOR
Tematik işyerleri ve binalarıyla dünyanın en ünlü yeri halini alan Dubai, 50 milyar dolara yaklaşan bütçe fazlası cazibesini sürdürüyor.
Ancak bu pastadan Türkiye’nin pay alabildiğini söylemek mümkün değil.
Oujan Grubu’nun yönetim kurulunun beş üyesinden biri olan Tolga Sezer, 1.5 yıl önce gittiği Dubai’de gördüğü bu tablodan duyduğu üzüntüyü ifade ediyor:
‘En rekabetçi sektörümüz olan müteahhitlik bile burada yok. Oysa burada en önemli konu müteaahhitlik hizmetleri.Sektörü İngilizlerin elinde olduğu için burada sadece yönetici olarak 100 binin üzerinde İngiliz var.Buraya İngilizlere yaklaşacak sayıda yönetici gönderebilecek bir ülkeyiz.Bu hayal değil. Çünkü, bölgeyi, insanları, kültürü bilmek gibi ciddi bir avantajımız ve çok iyi eğitim almış binlerce gencimiz var.’
Sezer, Oujan Grubu’na geçtikten sonra Türk şirketleriyle milyonlarca dolarlık iş bağlantısı yapıp, ona yakın Türk’e görev verdiklerini anlatıyor.
Bu sözlerin kanıtını, fabrikanın açılış töreni ve akşam yemeğindeki Türk ağırlığı ile görünce, ‘Orta büyüklükteki şirketteki bir yönetici bile bunu yaptığına göre, sayı on binleri bulursa neler olur’ diye düşünmeden edemedik.