Paylaş
Bir ara kuliste, genel kurula yürüyen tecrübeli bir AKP milletvekiliyle karşılaştım, “Merak ediyorum, (...) ne diyecek, dinlemeye gidiyorum” dedi.
Aynen onun gibi ben de merakla bekledim, dört eski bakan ne diyecek diye.
Bu noktada, ‘sessizlik’ hakkını kullanan Erdoğan Bayraktar’ı ayrı tutmalı.
Onun tavrını, “Beni diğerleriyle aynı kefeye koymayın. Bunu kaldıramam, gözyaşlarımın bir nedeni de budur” diye yorumlamak da mümkün, ama geçelim.
İMANLI KONUŞMALAR
Diğer üç bakana baktığımızda ise haklarındaki iddiaları çürütecek inandırıcılıkta sözler edip etmediklerine değinmeye gerek görmüyorum.
Doğal olarak, ‘büyük iftira’, ‘büyük yalan’, ‘illegal delil’, ‘hukuksuz dinleme’, ‘montaj’, ‘siyasi linç’, ‘itibar cellatlığı’, ‘yargısız infaz’, ‘ayaklar atına alınan masumiyet karinesi’, ‘hain kumpas’, ‘algı operasyonu’, ‘sözde yolsuzluk ve darbe girişimi’, ‘paralel terör şebekesi’, ‘ihlal edilen adil yargılanma hakkı’, ‘siyasi suikast’ ifadelerini defalarca dinledik.
Yani yıllardır, binlerce insanın attığı çığlıklar, ne hazin ve ders verici ki sonunda yolsuzluk iddiası ile karşı karşıya kalan bakanlar tarafından da haykırıldı.
En ‘iman yüklü’ konuşmayı Egemen Bağış yaptı.
Pek çok kez içinde, ‘İslam’, ‘imanım’, ‘inancım’ ‘Kitabımız’, ‘Allah’, ‘Peygamberimiz’, ‘din’, sözcükleri geçen cümleler kurdu; CHP’lileri, ‘Meclis kürsüsünde şükürler olsun Rabbimin adını ağızlarına aldı’ diye eleştirdi. Bağış, en küçük miktarda rüşvet almakla suçlansa da ilginçtir en büyük tepkiyi çekti; çok sataşıldı, CHP milletvekilleri sırtlarını dönerek dinledi. Bundan ne sonuç çıkardı bilinmez, ama Allah’a sığınmış bir görüntü verdi.
Yine de ‘bakara makara’, ‘Her cuma Google’dan bir ayet indirip sallıyorum’ tapesi akıllara geldikçe tepkinin arttığı anlaşılıyordu.
O DRAMATİK AN
Çağlayan da dini söylemden uzak durmadı, ilki 38 yaşında olmak üzere defalarca hac ve umre görevlerini yaptığını açıkladı.
Bunu, Zarrab’ın uçağı ile umreye gitme suçlaması üzerine söylediği ortadaydı, ama bu suçlamayı, ‘bize inanan, güvenen aziz Türk milletinin manevi, dini ve muhafazakâr duygularını istismar amaçlı’ görmesi dikkat çekiciydi.
Eski bakanların, Çağlayan’ın bir ara ‘çocukcağız’ dediği Zarrab ile derin samimiyetlerini açıkça ortaya koymaları da görüşmelerin ilginç yanıydı. Ancak benim için görüşmelerin çok dramatik bir yanı vardı.
Sataşma üzerine söz alan Çağlayan, konuşmasını, CHP’lileri, “İstiklal mahkemelerinde önce asıp sonra ifade alan zihniyetin temsilcileri” diye eleştirerek bitirdi; o sözleri bazı AKP milletvekillerinden alkış alınca mutlu oldu.
Bu duyguyla kürsüden ayrıldı; Bakanlar Kurulu sıralarıyla yüz yüze geldi.
Grubun aksine, ne tek bir alkış vardı ne de yüzüne bakıp gülümseyen biri.
Yüzü asıldı, başını çevirdi, eliyle dudaklarını temizleyip yerine geçti.
Bütün zor ve sıkıntılı anlarına rağmen, tüm görüşmelerin en doğru sözleri, itiraf etmeli ki yine eski bakanlardan çıktı.
Çağlayan, “Birine ‘namussuz’ demek için önce senin namuslu, senin ahlaklı olman gerek” derken, asıl noktayı Egemen Bağış koydu: “Zira Allah her şeyi bilendir.”
Paylaş