Paylaş
Bu itirazların yeni cumhurbaşkanı adayı çıkarma olasılığı da söz konusu.
CHP’deki bu tablonun nereye varacağını birlikte izleyeceğiz ve göreceğiz.
Ortaya çıkan tabloyu Kılıçdaroğlu ile konuştum; ancak bugün yazacaklarımın dayanağının çoğunu kendisinin Ankara’da Alevi önderleriyle yaptığı görüşmedeki sözlerine dayandığını belirtmeliyim.
Çünkü, o buluşmasındaki sözleri çok açık ve samimiydi.
YUMUŞAK AMA KARARLI
Baştan söylemeli ki, herkesten çok Kılıçdaroğlu, ‘sonuna dek risk üstlendiğinin’ bilincinde, ama aldığı riskin başarı getireceğine çok inanıyor.
Kendisini anlamayan bazı arkadaşlarına ise açıkçası ‘kırgın’.
Aday olmak için ciddi kulis yapan Baykal çevresinin sergilediği tavrı ise sürpriz bulmasa da garipsiyor ve kenara yeni bir not düştüğünü sanıyorum.
Buna karşın, her yoklamada önde çıktığı için CHP’de en çok eleştiri yapma hakkı bulunan tek isim olan Yılmaz Büyükerşen’in duruşunu takdir ediyor.
Araya girip, Büyükerşen’le görüştüğümü, partinin kararını küçük nükteler dışında eleştirmekten kaçındığını, aksine Ekmeleddin İhsanoğlu’nu Eskişehir’e mutlulukla beklediklerini söylediğini aktarayım.
İtirazcıların aday çıkarmasına olasılık vermeyen Kılıçdaroğlu’nun, Alevi önderleriyle buluşmadaki şu sözleri ise anlamlı:
“Evet, yumuşak biriyim; ama kararlı biriyim de. Genel Başkan’ın kararının arkasında durmayanın partililiği tartışılır. Partili isen söz ve davranışlarının sınırı olduğunu kabul edeceksin. Kimseye aday bildirimi için imza atmasını söylemedim, ama bu aday Genel Başkan’ın kararlılığının ifadesidir.”
Kılıçdaroğlu, Alevi önderlerine de açık konuştu, şöyle seslendi:
“Ne Alevileri arka bahçe olarak gördük ne de Alevilik siyaseti yaptık. Herkesin kararına saygılıyım, ama samimiyetle söylüyorum, ne sadece Aleviler ne de sadece Sünniler için aday çıkardım; tüm inanç ve toplum kesimlerine, yani Türkiye’ye en uygun adayı çıkardım.”
BÜYÜK BARIŞ
Peki, Kılıçdaroğlu, adayı parti yönetiminden dahi neden gizledi?
Bu soruyu çok önemsediğim için izlenimimi dikkatle aktarmaya çalışayım.
Anladığım, Kılıçdaroğlu bilerek CHP’ye ciddi bir şok yaşatmak istedi.
30 Mart’ta ilk işaretlerini gördüğümüz bu şok, CHP ile milliyetçi ve muhafazakâr kitleler arasındaki soğuk bağı tamamen koparıp atma amaçlı.
(Sanki Alman sosyal demokratların 2. Dünya Savaşı sonrası muhafazakâr kitlelerle barışma girişimlerine benzerlik var gibi geldi bana.)
Şokun etkisi, ismi herkesten gizlenmesi ile daha yüksek oldu.
Ancak Kılıçdaroğlu, buna rağmen yanlış yaptığı kanısında hiç değil.
İhsanoğlu’nun siyasal İslam’dan tamamen uzak, laik sistemi savunan/inanan biri olarak örneğin Başbakan Erdoğan ile hiç kıyaslanamayacağını anlatan Kılıçdaroğlu, böylesi kıyaslamaya girişenleri de çok hatalı görüyor.
Bu bakışı nedeniyle kendisine yakın gördüğü için kırıldığı itirazcı bazı arkadaşlarıyla ‘ikna görüşmesi’ yapmayı dahi planlamıyor.
Çünkü, en başta bu arkadaşları olmak üzere, bugün İhsanoğlu’na itiraz edenlerin, onu tanıdıkça gönül rahatlığı içinde sandık başına gidip oy kullanacaklarına inancı çok güçlü.
Sandıktan sonra ne olacağını ise yaşayarak göreceğiz.
Paylaş