Paylaş
HDP’nin seçime bağımsız adaylar yerine parti olarak girmesi üzerinde epeyce duruluyor, olası sonuçları kafa karışıklığı yaratıyor.
MHP, muhalefet içinde ‘hani en rahat’ parti dense yeridir, çünkü seçmeni MHP’yi, misyonu açısından çok da sorgulamaktan yana değil.
Her zamanki gibi en çok eleştiri yine CHP’ye geliyor; seçime nasıl gireceği, alacağı oy oranı üzerindeki tartışma/kaygı/kuşkuların sonu gelmiyor.
Bunu sadece CHP’yi eleştirme kolaycılığı diye de görmemeli; asıl neden ‘anamuhalefet’, yani iktidara en yakın parti olmasından kaynaklanıyor.
İDDİANIN GEREKÇELERİ
Haziran seçimini yaşamsal gören muhalif seçmen gözünde CHP, bu seçime hem daha zor hem de daha elverişli ortamda giriyor.
Zorluk, sadece iktidar umudu yaratamamak değil; HDP’nin kararının CHP’den oy götüreceği algısına; Cumhurbaşkanı ile Başbakan’ın aynı anda meydanlara çıkacak olmasına dikkat çekiliyor.
Her gün gazete ve TV’lerin en az ikişer sayfa ve saatinin Erdoğan ve Davutoğlu’na ayrıldığını anımsatıp CHP’nin daha çok ve daha hızlı koşmasını bekliyorlar.
Kalan süreye rağmen CHP’nin hâlâ istenen düzeyde görünür olamaması kaygı nedeni ve bu noktada en çok da yurt gezilerini yetersiz buluyorlar.
Başka maddeler yok değil; ama iktidarın, hayatın her alanında ve pek çok icraatıyla muhalefete sınırsız olanaklar sunduğuna da inanıyorlar.
Bütün bunları CHP yönetimiyle konuştuğum için artık izlenimlerime geçeyim.
Seçim sürecini yönetecek 5 kişilik komite oluşturulmuş.
Birçok anket yapılmış, sonuncusunun verileri de önceki gün alınmış, değerlendirmeleri tamamlanmış.
O veriler ışığında, bu kez daha sınırlı sayıda, ancak en geniş vatandaş kesimlerini kucaklayacak tüm projeler bitirilmiş.
Yüzde 1-2 gibi oranlarla milletvekilliği kaybedilen illerde özel çalışma yapılmış, önlemler belirlenmiş, bölge toplantılarının hepsi tamamlanmış.
Başta emekli ve taşeron işçiler, tüm sosyal kesim temsilcileriyle toplantılar düzenlenip görüş ve önerileri alınmış.
“Şu anda seçime en hazırlıklı parti biziz” iddialı sözü de bu maddeler sıralandıktan sonra geldi.
HELVA İÇİN HER ŞEY HAZIR DA...
Bu iddialı söze rağmen, propaganda stratejisini de sorguladım; yanıt için söze Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Bakanlar Kurulu’na başkanlık etme kararı ile başlanınca biraz şaşırdım.
Oysa, Erdoğan’ın bu kararı Davutoğlu’nun başarısızlığının, beceriksizliğinin en açık itirafıymış.
O nedenle Erdoğan değil, Davutoğlu muhatap alınacak, Erdoğan’ın kararları ise buna malzeme yapılacakmış.
Dışişleri Bakanlığı süresince de ‘beceriksizlik ve çapsızlığı’ tescillenmiş olan Davutoğlu, Türkiye’yi, AKP’nin söylemiyle dünyada ‘değerli yalnızlığa’ sürükleyen; topraklarında uyuyan terör hücrelerine yataklık eden bir ülkeye dönüştürmede başrollerde oynamış.
‘Ülke yönetimini paralel taşeronlara devretmiş’, ‘yolsuzluk bataklığına saplanmış’, ‘en övündükleri alanlarda dahi başarısızlıklarını itiraf etmiş’ bir AKP, 13 yılın sonunda iç barışı tehlikede, devletinin çivisi çıkmış bir Türkiye devrediyormuş.
‘Sorun çözen değil, sorun ürettiği’ için de AKP artık gidecekmiş.
Bakalım bu sözlerin sonu nasıl gelecek; ama bilmeli ki muhalif seçmen gözünde, helva için her şey hazır, yeter ki yapmak isteyecek biri çıksın.
Paylaş