Paylaş
AKP adına anket çalışması yapan ANAR’ın yöneticileri, başından beri tartışmaya şu anlayışla katılmıyorlar:
“Oy dağılımı hâlâ 29 Mart seçim sonuçlarına paralel. Tamam; Habur’daki manzara oy götürmüş olabilir; ama oradan giden Ermeni açılımı, Suriye açılımı gibi konularda geri geliyor. Habur’daki görüntüde, halkın nefreti hükümete değil PKK’ya. Ayrıca, İsviçre gibi gündemi on yılda bir değil her gün değişen ülke olduğumuz için bir ay sonra o olay unutulur.”
Son AKP grup toplantısı ile 13 Kasım’daki genel görüşme, Habur fotoğrafının yarattığı kaybı en iyi Başbakan Tayyip Erdoğan’ın gördüğünü ortaya koydu.
Erdoğan’ın son grup toplantısında, “Sabır” dilemesi es geçildi; ama ben bu sözlerin en çok da Habur’daki görüntü nedeniyle söylendiğine inanıyorum.O sözde, “Bu aleyhimizdeki süreç tersine çevrilecek” inancı var.
ÖRNEĞİ VAR UNUTTURULMAYACAK
Habur’daki o görüntünün hafızalardan silinmesi için ne yapılacak görmemiz gerek; ama muhalefetin bunu sürekli kaşıyacağı çok net.
Erdoğan’ın “Sabır” dilediği konuşma ardından karşılaştığım CHP Lideri Deniz Baykal, “Orada PKK geçit yaptı. Bunu unutturmayacağız” demişti; genel görüşmede de, çıktığı yurt gezilerinde de bunu ortaya koydu.
Baykal’ın, “SHP’nin 20 yıl önce DEP’le yaptığı ittifak unutulmadı. Bedeli ağır oldu. Başbakan da her fırsatta bunu kullandı” demesine de dikkat.
Bahçeli’nin Kurultay ve genel görüşme konuşmaları da aynı doğrultuda.
AKP kulislerinden anladığım da, o görüntülerin unutulması pek kolay değil.
Çünkü size şöylesi bir tespiti aktarmak isterim:
“Bırakın şehit ailelerini sıradan bir Türk dahi, zafer kazandığına inandığı, teröristin de o nedenle teslim olduğunu düşündüğü bir günde, yenilmişlik psikolojisini yaşadı. Türk halkı yenilgi havasını kaldırmaz da, unutmaz da.”
Boynunda PKK bayrağı, elinde mikrofon, otobüs üstünde Silopi’den Diyarbakır’a kadar zafer konuşması yaparak giden üniformalı PKK’lı görüntüsünün Erdoğan’da da derin nefret uyandırdığı kesin.
Ama iki konuşmasına da bakarsak Erdoğan provokasyondan söz ediyor.
Bülent Arınç, Albay Dursun Çiçek için ”Orası Vakıfbank olsa hemen görevden alırdım” demişti ya, Habur’un Vakıfbank’tan farkı yoktu. İşte, Başbakan, “provokasyonu” göremeyenlere (Karşılama İçişleri Bakanı’nın kontrolünde, üst düzey kamu görevlilerince yapıldı) fatura kesseydi hem AKP’nin ödeyeceği bedeli azaltır, hem de nefretinde daha inandırıcı olurdu.
TELAFİNİN YOLLARI
Açılımı tartışırken, hükümetin domuz gribi aşısı, Sudan Devlet Başkanı’nın Türkiye’ye gerçekleştiremediği ziyaret, GDO ve 10 Kasım’da genel görüşme konularındaki performansının da zemin kaybı yarattığı izlenimi çok güçlü.
Hadi diyelim bunlar unutulur; ama Habur unutulmayacak.
Belki hasar düşürülebilir; onun şartı da şöyle dillendiriliyor:
“1999’da PKK grupları ülkeyi terk ederken, 500’e yakın kayıp verdi. 8 PKK’lıya yapılan muamele bu güvensizliği gidermeye yönelikti. Ayrıca gelen şu önemli bilgi doğruysa, PKK’lı silahlı gruplar son bir iki ayda Kuzey Irak’a güvenli, kayıpsız geçiş yaptı. Yani hükümet iki kez güven kanıtlamış durumda. Bunun karşılığı silah bırakma açıklaması olmalı. İşte o zaman AKP, o da ancak bir miktar oy telafisi yapar, yoksa işi hâlâ çok zor.”
Paylaş