AVRUPA hareketi 2002 kurucularından Berna Türkeli, Strasbourg'da Avrupa Parlamentosu grup yöneticileriyle, Brüksel'de Anna Diamantopoulou, Günter Verheugen başta olmak üzere AB komiserleri ve yardımcılarıyla görüştü.
Bir dizi mesajla dönen Türkeli'ne, ‘‘Sizde polislerin, yargı mensuplarının dernekleri yok mu? Onları da AB ile ilgili Sivil Toplum Örgütleri (STÖ) platformuna katmanız mutlaka daha olumlu sonuç yaratır’’ diye ilginç bir öneride de bulunuldu.
Türkiye'nin uyum yasalarının uygulanma performansının önemine bir kez daha işaret eden komiserlikler, uygulama denetiminin STÖ'lerce yapılmasının daha etkili sonuç doğuracağı kanısını dile getiriyorlar.
Ancak, bunun bir çekişme değil, değişimi destekleyici tarzda yapılmasının daha büyük yarar sağlayacağı belirtilerek, polis ve yargı STÖ'lerinin devrede olması da bu nedenle önemseniyor.
Böyle bir STÖ platformunun her ay uygulama raporları yayınlaması, STÖ'lerin sık sık Brüksel'e gidip kendi alanlarındaki AB birimleriyle görüşmesi, onların çalışma tarzlarını öğrenip buna göre hareket etmesi de komiserlerin diğer önerileri arasında yer alıyor.
‘KIBRIS SİZİN YANLIŞINIZ’
Komiserlikler Kıbrıs konusunda ise Türkiye'ye eleştiri yüklü.
Kıbrıs'ta Türkiye'nin kendi kendisini sıkıştırdığı kanısı egemen.
‘‘Türkiye, Ada'da kırık çizgi izledi. Ada'ya önce güvenlik getirmek amacıyla çıkıldığı söylendi, sonra buranın stratejik konumu öne çıkarıldı. Federasyon dendi, konfederasyona dönüldü’’ diyen komiserlikler, bu çizginin karşı taraf için Türkiye'yi sıkıştırma malzemesi yapıldığını savunuyorlar.
Yine de Kıbrıs'ta masaya oturulmasında, ‘‘Yoksa bu sorunla daha on yıllar yaşamaya devam ederdiniz. İşte size fırsat, karar sizin’’ gerekçesiyle Türkiye için avantaj görüyorlar.
Bu arada KKTC seçim sonuçlarına, iktidarın oy kaybına vurgu yaparak, muhalefetin zaferi olarak bakıyorlar.
KIBRIS PERDE YAPILIYOR
Avrupa Parlamentosu'nda ise tüm gruplara ait parlamenterlerin çoğu Türkiye ile müzakerelerin başlatılması konusunda hemfikir görünüyor.
Buna rağmen Türkiye'nin AP'de daha etkin çalışma yapmasını isteyen parlamenterler, gelecek haziran ayındaki AP seçimlerine dikkat çekerek, mayıs-eylül arasının ölü sezon olduğunu anımsatıyorlar.
Parlamenterlere, ‘‘Çabalarınızı diğer aylarda etkinleştirin. Buraya gelince de siyaset yapın, uygulama anlatmayın’’ uyarısında da bulunuyorlar.
Ayrıca AP için, ‘‘Anayasa'nın kabul edilmemesi’’, ‘‘Irak'la ilgili Avrupa'daki bölünme’’, ‘‘10 yeni ülkenin katılımının hazmedilmesi’’, ‘‘AB'yi finanse edecek paranın azalması’’ sorunlarının önceliğinin Türkiye'den daha ilerde görüldüğü de açık açık vurgulanıyor.
Türkiye ile masaya oturulmasını istemeyenler de var.
Gerekçelerini, ‘‘para bitti’’, ‘‘türbanla en somut şeklini alan kültür farklılığı’’ ve ‘‘AB'deki işsizlik’’ diye sıralıyorlar.
Sıralamada Kıbrıs yok.
Çünkü, bu üç gerekçeyi kamuoyu önünde de açıklamak cesaret ister.
Bu cesareti olmayanlar, asıl gerekçelerine Kıbrıs perdesi çekiyorlar.