Yunus Hoca’nın oğlu az daha yurtdışına çıkamıyordu
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
YUNUS Hoca ile uzun süredir görüşemiyorduk. Dün telefonla aradı ve hemen konuya girdi:
"Hep Ayşe Teyze, Neriman Teyze ya da Ayla Teyze’lerin sorunları olacak değil ya, bazen de Yunus Hocaların sorunları oluyor. Dün öyle bir sorun yaşadım ki az kalsın oğlum yurt dışına çıkamıyordu..."
Yunus Hoca’yı çoğunuz bilmeyebilir. Kocaeli Üniversitesi İİBF İşletme Bölümü’nde öğretim üyesi olan Prof. Dr. Yunus Kishalı, İtalya’da yüksek lisans yapan oğlunu, Sabiha Gökçen Havaalanı’ndan yolcu ederken, pasaport polisi "yurt dışı çıkış harcı" ile ilgili makbuzu sorar. Ondan sonra da ortalık karışır.
SÜREKLİ OTURMA İZNİ
Konu ile ilgili 5597 sayılı yasada "çıkış tarihi itibariyle, yurt dışında oturma izni bulunanlardan, yurt dışı çıkış harcı alınmayacağı" yazılı. Yunus Hoca’da bununla ilgili maddeyi hatırlatarak, harç ödemediklerini belirtir.
Pasaport polisi itiraz eder;
- Biz sürekli oturma izni olup olmadığına bakıyoruz.
- Aman memur bey, kanunda "sürekli" sözcüğü yok. Kendi vatandaşına bile "sürekli pasaport" verilmeyen bir ülkenin vatandaşı, başka bir ülkeden sürekli oturma izninin verilmesini nasıl ister?
Tartışma kilitlenir. Hoca’nın oğlu bakar ki ortalık karışıyor, gider 15 YTL harcı ödeyip, makbuzunu alır. Ancak, polis bu kez olayı prestij meselesi yapmıştır.
- Madem bana inanmıyorsunuz. Ben de Pasaport Kanunu uyarınca, oğlunuzu "evrakta sahtecilik" suçu işlediği gerekçesiyle, ülke dışına çıkarmam.
der. Bunun üzerine ortalık iyice karışır. Bir tarafta, 15 YTL’nin hesabından öte yasal haklarını savunmaya çalışan bir öğretim üyesi ve oğlu, diğer tarafta da "yasada yazmıyor ama ruhu dediğim gibi" diye ısrar eden bir memur...
Oysa yasanın lafzı (yazılı şekli) neyse, ruhu da aynı. 30 Mart 2007 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 1 Seri No.lu Yurtdışına Çıkış Harcı Tebliği’nde de oturma izninin sürekli olacağına ilişkin bir açıklama yok.
Ayrıca maddenin gerekçesinde de yapılan düzenlemeyle, iş, ticaret ve eğitim gibi amaçlarla son bir yılda altı aydan fazla yurtdışında ikamet edenlerin yurtdışına çıkış harcı kapsamı dışına çıkartıldıkları belirtilmiş...
Neyse, araya birileri girer, polisi "Bakın 15 YTL ödenmiş. Bırakın çocuk uçağı kaçıracak" diyerek, ikna eder. Sonuçta delikanlı uçar...
Yunus Hoca’ya gelince, kafası hálá oturma izninin "sürekli oturma izni" olarak yorumlanmasına "evrakta sahtecilik" suçlamasına "yurt dışına çıkarmama tehdidine" takılmış durumda. "Bu ülkede, hakkımı ben de savunamazsam, vah garibanın başına" diye söylenip duruyor...
Vatandaşın sağlığından mı
tasarruf yapılıyor
BUGÜNLERDE, sağlık harcamaları ile ilgili bazı kısıtlamalar gündemde...
IMF’nin de baskısıyla, sosyal güvenlik kurumu tarafından, sağlık harcamalarını kısmaya yönelik yeni bir uygulama başlatılmak üzere. Hazırlanan bir tebliğle, Danıştay’ca "yürütmeyi durdurma" kararı verilen "paket uygulama" yeniden getiriliyor.
Bu uygulama ile hastanın aldığı hizmetin mahiyeti ne olursa olsun, tüm hizmetlere eşit ve sabit ücret ödenmesi öngörülüyor. Ayırımın kalkması ile birlikte, özel hastanelerde verilen hizmetlerde de, hastane üç yıldızlı da olsa beş yıldızlı da olsa, aynı ücret ödenecek. Ayrıca, örneğin Ankara Hacettepe Hastanesi ile küçük bir kasabadaki hastanenin hizmet bedeli arasında da belirgin bir fark olmayacak. Bu durum kuşkusuz nitelikli hastanelerin aleyhine olacak.
Bu arada, son birkaç yıldır değişmeyensağlık hizmet bedellerinin tutarı, artırılmadığı gibi aksine azaltılması da sözkonusu. Örneğin 350 YTL olan normal doğum ücreti, 251,70 YTL’ye; 550 YTL olan anjiyo (sol kalp kateterizasyonu), 440 YTL’ye indiriliyor.
Fiyatlara yönelik müdahalelerin; Uzakdoğu’dan getirilen ve güvenilirliği şüpheli olan bazı kitlerin ithalini hızlandırması ya da bazı sarf malzemelerinin, birden fazla kullanılması gibi hasta sağlığını tehdit edecek uygulamalara sebebiyet vermesinden korkuluyor.