Şirkete verilen borca 3 ayrı vergi var

YENİ kurumlar vergisi kanunu ile şirkete borç verme olayı zorlaştı. Özellikle belli tutarın üzerinde borç verenler, verdiklerine vereceklerine pişman olacaklar. Çünkü şirkete verilen borç, belli sınırı aştığında, "örtülü sermaye" sayılacak ve daha önce bir vergi alınırken, şimdi üç ayrı vergi alınacak.

İşin ilginç yönü, yeni Kurumlar Vergisi Kanunu 21 Haziran 2006 tarihinde yürürlüğe girmesine rağmen örtülü sermaye ile ilgili vergiler, "geriye dönük" borçlanmalar içinde istenecek!..

OLAY NE?

Önce, bilmeyenler için "örtülü sermaye"ne demek, onu açıklayalım. Olay şu;

Bir şirketin paraya ihtiyacı olduğunda; ya sermaye artırımına gider ya da bankadan veya ortağından borç para alır.

Sermaye artırılırsa ya da bankadan kredi kullanılırsa sorun yok. Ancak, anonim ya da limited şirket ortağı, şirketin sermayesini artırma yerine şirkete borç para veriyor şirkette ona faiz ödüyorsa, buna "örtülü sermaye" deniliyor. Kanun koyucu "Arkadaş, madem paran vardı, bu parayı niye ortağı olduğun şirkete sermaye olarak koymadın da borç verip faiz alıyorsun?" diyor ve faizi gider olarak kabul etmiyor.

Eski Kurumlar Vergisi Kanunu’nda da uygulama bu yöndeydi (KVK Md. 15 ve 16), yeni Kurumlar Vergisi Kanunu’nda da... (Md 11/1-6 ve Md. 12)

Yeni Kurumlar Vergisi Kanunu’nda örtülü sermaye, daha önceki bazı olumsuzlukları da giderecek şekilde düzenlendi. Yeni sistemde, örtülü sermaye olarak vergilendirme için, iki koşul aranıyor:

1. Borçlanmanın, şirketin ortaklarından ya da ortaklarıyla ilişkili kişilerden yapılması gerekiyor (Ortağın ya da ortakların şirketteki hissesinin de en az yüzde 10 olma koşulu aranıyor).

2. Kullanılan borcun, şirketin dönem başındaki öz sermayesinin üç katını geçmesi gerekiyor. (Bu konunun teknik ayrıntıları için Bkz. Şükrü KIZILOT, "Yeni Kurumlar Vergisi Kanunu’nda Örtülü Sermaye", Yaklaşım Dergisi, Ağustos 2006, www.yaklasim.com).

VERGİ VE CEZASI

Örtülü sermaye olayının tespiti durumunda;

1. Alınan borcun faiz, kur farkı ve benzeri giderleri, "kanunen kabul edilmeyen gider" kabul edilip, cezalı vergisi alınacak (KVK Md. 11/1-b).

2. Kur farkı hariç, faiz ve benzeri ödemeler veya hesaplanan tutarlar, örtülü sermaye koşullarının gerçekleştiği hesap döneminin son günü itibariyle, "dağıtılmış kar payı" kabul edilecek. Böyle olunca da "yüzde 15 stopaj" yapılacak (KVK Md.12/7).

3. Bu kar payı, elde edenler için de "menkul sermaye iradı" sayılacak. Borç veren gerçek kişi ortak, bu geliri beyan edip, gelir vergisi ödeyecek. Beyan etmemiş ise, cezalı olarak gelir vergisi tarh edilecek.

Görüldüğü gibi, yeni Kurumlar Vergisi Kanuna göre, şirkete verilen borcun "üç ayrı vergisi" var.

GEÇMİŞ YILLAR NE OLACAK?

Örtülü sermaye olayında, üç ciddi sorun var.

1. Bir olayda, "üç ayrı vergi", hatalı bir uygulama. Mutlaka düzeltilmeli.

2. Yasa 21 Haziran 2006 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı. Yeni örtülü sermaye uygulaması ise, geriye dönük olarak 1.1.2006’dan itibaren yürürlüğe girdi. Burada, 21 Haziran öncesi "örtülü sermaye sayılmayan" bir olayın, sonradan geriye dönük yürürlüğe girmesi, hukuka aykırı...

3. Yeni yasa ile getirilen ve örtülü sermaye sayılmayan, bazı uygulamalar var. Örneğin, öz sermayenin üç katını aşmayan borçlanmalar gibi... Daha önce, böyle bir uygulama yoktu. O halde, yeni yasa öncesi bunun aksine tarh edilen vergi ve kesilen cezalarda, "yasaların mükellef lehine olan hükümlerinin uygulanması" esas olmalı. Bunun için hiç değilse henüz ödenmemiş olanların, ek bir yasa maddesi ile silinmesi ya da düşük oranlı bir vergi ve ceza ile ortadan kaldırılmasında yarar var. Aksi halde, aynı fiil; farklı yorum ve uygulama nedeniyle geçmişte hatalı vergilendirilmiş olur.

Örtülü sermaye konusunun, gözden geçirilip "ince ayar" bir geçici düzenleme yapılmasında yarar var...
Yazarın Tüm Yazıları