Sineklerle uğraşmak değil bataklığı kurutmak önemli
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
DÜNKÜ gazetelerde, Maliye Bakanlığı’nın, finans kesimine yönelik denetimler sırasında, kağıt üzerinde şirket sahibi ya da ortağı gözüken çaycı, odacı ve şoför gibi ‘sözde patronları’ ortaya çıkarmanın peşinde olduğuna ilişkin haberler vardı.
Konu, Hürriyet okurlarının yabancısı değil. 24 Ağustos günü ‘Banka hesaplarına vergi sorgulaması’ başlıklı yazımızda, olayın bankada hesabı olan sade vatandaşla ilgisinin olmadığını; çaycı, odacı, şoför gibi kişilerin trilyonluk hesaplarının incelenerek, vergi kaçağının ortaya çıkarılmak istenildiğini, Gelir İdaresi Başkanvekili ile yaptığım konuşmayı da özetleyerek aktarmıştım. Dünkü haberler de bunu doğruluyordu.
Yıllardır, bıkmadan usanmadan yazarak dikkati çektiğimiz ve çarpıcı örneklerle açıkladığımız bu olayın, gecikmeli de olsa üzerine gidilmesi, son derece olumlu bir gelişme. Adamlar; odacı, çaycı, kapıcı, şoför, hamal, bulaşıkçı, amale, alkolik hatta akıl hastası kişiler adına şirket kuruyor ve bu kişileri de şirketin yönetiminde gösterip, her türlü kaçakçılığı ve sahtekarlığı yapıyorlardı.
KATRİLYONLUK İŞLEMLER
Bankalarda yapılan incelemelerde, 500 bin YTL (500 milyar TL)’nin üzerindeki çek, havale ve EFT işlemlerini yapan 400 bin kişinin araştırılması sonucu, çok çarpıcı sonuçlar ortaya çıktı. Örneğin, tek bir kişiye ait 1.3 milyar YTL (1.3 katrilyon TL)’lik işlemler bile tespit olundu.
Türkiye ilginç bir ülke. En çok vergi ödeyen 100 kişiye bakıyoruz; bu yıl vergi rekortmenleri sıralamasında, bir numara olan Talip Kahraman 20 milyon YTL (20 trilyon TL) vergi ödemiş. 100 sırada Salih Bezci var o da yaklaşık 1 milyon YTL (1 trilyon TL) gelir vergisi ödemiş. Öte yandan, ilk 100’deki mükellefleri servet ya da nakit olarak 100‘e katlayacak bazı kişiler var, listede adları bile yok!.. Hatta bir kısmının vergi mükellefiyeti bile yok!..
İşte asıl sorun burada. Vergi ödeyebilecek kişilerden vergi alınamayınca, dolaylı vergilere yükleniliyor. Ondan sonra da zam yağmuru başlıyor. Olan garibana oluyor...
BATAKLIĞI KURUTMAK
Bu olayda, önemli olan sineklerle uğraşmak değil, bataklığı kurutmak.
Şu anda yürürlükte olan yasalara göre; odacı, çaycı, kapıcı, amale, hamal, bulaşıkçı, alkolik hatta akıl hastası biri adına dahi şirket kurmak mümkün. Bu kişileri, şirketin yönetim kuruluna getirmek ya da denetçisi yapmak da mümkün. Kendilerine ‘Arkadaş, sen kimsin necisin?’ diye sorulmadığı gibi ‘Mali durum bildirimi’ ya da başka bir bildirim de istenilmiyor. Trilyonluk sermaye gösterilen şirkete, yönetim kurulu ya da denetim kurulu üyesi olanlardan, ilkokul diploması hatta okur-yazarlık koşulu bile aranmıyor!..
Diyeceksiniz ki ‘Olmaz böyle şey’ haklısınız ama oluyor...
10 yıl öncesine kadar, şirket kuran bir kişiden, şirket sermayesinin dörtte birini bir hafta ya da 10 gün süre ile bankaya ‘nakit olarak bloke etmesi’ isteniyordu. Bu da kaldırıldı.
Öyle ki sanki biri çıkmış ve bu ülkede, sahtekarlık yapmaya ve vergi kaçırmaya engel ne gibi düzenlemeler varsa, onları ortadan kaldırtmış!..
Bu aşamada, yapılacak olan belli; bir yasa ya da birden fazla yasa çıkartılacak ve odacı, kapıcı, hamal, amale, şoför, alkolik ya da akıl hastası gibi kişilerin, trilyonluk şirket kurmaları önlenmeli. Şirketlerin yönetim ve denetim kurullarına girebilmek için belli öğrenim ya da deneyimler aranmalı, trilyonluk şirket kuranların maddi durumları araştırılabilmeli. Daha açık bir anlatımla, sahte yollara başvurmaya olanak sağlayan yolların önü, bir yasa ile kesilmeli.
Özetle, sineklerle tek tek uğraşma ve sinekleri öldürmek yerine, bataklık kurutulmalı...