Sayıştay'ın faizi 10'da kaldı devleti soyanlar hep yaşadı

DEVLETİN harcamalarını denetleyen Sayıştay kanununun 64'üncü maddesine eklenen bir madde, kurumun usulsüz ödenen devlet parasının geri alımında uygulanan faizi yüzde 10 olarak belirledi.

Ancak, bu faiz oranı tam 35 yıldır aynı şekilde uygulanıyor. 10 yıl önce devletin trilyonunu al, 10 yıl sonra yüzde 10 faizle öde. Yani, devleti dolandıran yaşıyor.

BEN bu işe, ‘‘Devleti dolandırmanın dayanılmaz cazibesi’’ diyorum.

‘‘Devleti dolandırmanın da cazibesi mi olurmuş?’’ demeyin, oluyor... Şu anda yürürlükte olan bir yasa maddesine göre; ‘‘devleti dolandırmak, usulsüz paralar almak, zimmete para geçirmek’’ bunu yapanlar açısından son derece cazip!..

Sayıştay, devletin harcamalarını denetleyen bir kurum. Bundan 35 yıl kadar önce yani 27 Şubat 1967 tarihinde, Sayıştay Kanunu'nun 64. maddesinin sonuna bir hüküm eklenmiş. Buna göre, Sayıştay'ın yaptığı denetim ve yargılama sonucu, usulsüz (yani mevzuata aykırı olarak) ödenen devlet parasının geri alınması sırasında, geri alınan paraya bir faiz uygulanıyor. Usulsüz olarak yapılan ödemeye devletin uyguladığı faizin oranı da, geri alınacak paranın yüzde 10'unu, yanlış okumadınız ‘‘yüzde onunu’’ aşamıyor.

Ancak bu oran her yıl için değil. Beş yıl için de, sekiz yıl için de, toplam yüzde 10'u aşamıyor. Örneğin, devletin 10 trilyon liralık bir usulsüz ödemesi, beş yıl sonra geri alınırken, yüzde 10'luk sınır nedeniyle en fazla 1 trilyon lira faiz alınabiliyor. Oysa bu 10 trilyon liranın, geriye dönük 5 yıllık faiz getirisi toplamı 100 trilyon liranın üzerinde. Adam 1 trilyonunu devlete verecek, 99 trilyonu cebe...

DEVLETİ SOYANA ÖDÜL

Yukarıdaki yasa maddesi yürürlüğe girdiği 1967 yılında, kanuni faiz oranı yüzde 5, enflasyonda yüzde 10 imiş. Daha sonra 19 Aralık 1984'de yüzde 30'a, 1 Ocak 1998'de yüzde 50'ye, 1 Ocak 2000'de yüzde 60'a çıkartılmış. 17 Mayıs 2002'den itibaren de ‘‘kanuni faiz yüzde 55’’ olarak uygulanıyor. Enflasyon almış başını gitmiş ancak Sayıştay Kanunu'nda yeralan yüzde 10 faiz olduğu gibi kalmış. Halen de durduğu yerde duruyor. Yani 35 yıldır bu sorun devam ediyor...

Bu arada, iyi niyetli kişiler de cezalandırılıyor. Örneğin, Sayıştay denetçileri ya da saymanlar tarafından, yersiz ve fazla bir ödeme yapıldığı saptanan kişi, bu parayı kendiliğinden kuzu kuzu iade ederse, her yıl için yüzde 55'de faiz ödüyor. Ancak, ödemeyip yargı yoluna başvurursa, mahkeme sonuçlandığında, davayı kaybetse dahi ödeyeceği faizin toplamı yüzde 10'u aşamıyor.

Özetle, iyi niyetli ödeme cezalandırılıyor, borcunu yargı konusu ederek ödemeyenler ise, ödüllendiriliyor. Bu konuda tereddüte düşen Maliye Bakanlığı, oranın yüzde kaç olduğunu Sayıştay'a sormuş, Sayıştay 4. Dairesi de 4 Ocak 1996 tarih ve 1996/1 sayılı kararı ile yargı yoluyla tahsil edilen usulsüz ödemelerden, 'yüzde 10'dan fazla faiz alınamayacağını' belirtmiştir. 26 Aralık 1997 Tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 554 sayılı ‘‘Muhasebat Genel Tebliği’’ ile de, aynı yönde açıklama yapılmıştır.

BU YANGIN SÖNDÜRÜLMELİ

Çeşitli yollarla devletten, usulsüz olarak milyarlarca, trilyonlarca lira para alanlar, devleti dolandıranlar, zimmetine para geçirenler ortaya çıkarıldığında, bu kişiler mahkemeye başvurup, devletin parasını 4-5 yıl sonra hatta 8-10 yıl sonra, toplam yüzde 10 faiziyle ödüyorlar. Çünkü, 35 yıl önce çıkan yasa maddesi, böyle bir sınır koymuş. Aynı kişi mahkemeye gitmeyip de, ödemeyi kabul ederse, usulsüz ödemeyi her yıl için yüzde 55 faizle ödüyor.

Sayıştay Yasası'nda yeralan yüzde 10'luk bu sınır, kamu vicdanında derin yaralar açıyor. Şu anda, vergi ve sigorta primini ya da kamuya olan bir başka borcunu ödemeyene, aylık yüzde 7, yıllık yüzde 84 gecikme zammı uygulanıyor. Devleti dolandıranlara ise, 5 yıl için faizin yüzde 10 yani yıllık yüzde 2 uygulanması doğru değil. Bu oran 10 yıl sonra ödeyenler de, yıllık yüzde 1 oluyor!.. Aslında burada Devlet, faiz almıyor aksine üste para veriyor. Dolandırıcıya ya da hırsıza yıllık yüzde 2 ya da 1 faiz ödeme maliyeti olan bir paranın, yıllık yüzde kaç getiri sağlayabileceğini artık çocuklar bile biliyor...

35 yıldır yürürlükte olan Sayıştay Kanunu'nun 64. maddesindeki hatalı oran biran önce düzeltilmeli ve devleti dolandırmanın, cazibesi ortadan kaldırılmalı...


Sayıştay: Dolandırıcılık yasa ile teşvik ediliyor


SAYIŞTAY'ın 35 yıldır yüzde 10'da takılı kalan faizini Sayıştay Üyesi Ali Serdar'a sorduk. Ali Serdar'ın bu konudaki yorumu da şöyle:

Elindeki para haksız yere geri alınan devlet, bu parayı 5-6 yıl hatta 10 yıl sonra toplam yüzde 10 faiziyle isterken, en hafif deyimiyle duyarsız kalmaktadır.

Mevcut yasalara göre, mevzuata aykırı olarak, yersiz ve fazla ödemenin saptanması halinde;

a) Bu parayı iyiniyetli olarak ‘‘kendiliğinden ödeyen’’ kişiden, yıllık yüzde 55 faiz alınmaktadır.

b) Ancak ‘‘kendiliğinden ödemeyen’’ sorumlu kişi (sayman, tahakkuk memuru ve diğerleri) Sayıştay'ca yargılanıp, borcunu ödemesine hükmedilmesi ve bu hükmün de kesinleşmesi halinde, kesinleşme tarihinden itibaren faiz uygulanmakta ve bu faiz de, tazminine hükmolunan tutarın, her yıl için değil toplam olarak yüzde 10'unu geçememektedir.

 Böylece, ‘‘iyiniyetli ödeme cezalandırılmakta’’ yargı yoluna gidilip, ödemeyenler ise ödüllendirilmektedir.

TEŞVİK EDİLİYOR

Şu andaki mevzuata göre; 1 trilyon TL. vergi borcunu ödemeyen bir mükelleften yıllık yüzde 84 faiz alınıyor. Örneğin, ihtilaflı bilr vergi dosyası nedeniyle, 5 yıllık gecikme faizinin oranı yüzde 420'dir. Ayrıca 1 kat, hatta kaçakçılık suçunda 3 kat tutarında ceza uygulanmaktadır. Öte yandan, Sayıştay'ın tespit ettiği usulsüz bir trilyon liralık ödemenin, yargılanıp tazminine karar verilmesi halinde, 5 yıllık gecikme faizinin toplamı sadece yüzde 10 olmaktadır!.. Yani 1 trilyon TL. vergi borcuna 5 yıl için 4,2 trilyon TL. faiz hesaplanırken, aynı tutardaki usulsüz ödemeye, 5 yıl için yalnızca 100 milyar TL. faiz hesaplanmaktadır. Vergi borcunda, yıllık faiz oranı yüzde 84'e gelirken, usulsüz ödemede yıllık yüzde 1 ya da 2'ye gelmektedir.

Hemen belirtelim ki, ödemeyi yapan sorumlu kişilerce, haksız yere parayı alanlara (ahizlere) rücu edildiğinde kanuni faiz uygulaması mümkündür. Ancak pratikte, sorumlular ahizlerin istikaklarından keserek veya tahsilat yoluyla devlete bizzat kendileri geri ödemekte ve böylece en çok yüzde 10 faizle işlem sonuçlandırılmaktadır. Bu yolla Devlet kanuni faizi bile alamamaktadır.

Bu haksız uygulamanın temelini Sayıştay Kanunu 64. maddesi oluşturmakta ise de, Sayıştay Denetim ve Yargılamasında, parayı alan ahizlerin sorumlu tutulmamaları da rol oynamaktadır.


Yüzde 10 faiz Sayıştay'ın etkinliğini azaltıyor


SAYIŞTAY Üyesi Ali Serdar, kendi faizlerinin yüzde 10'da takılıp kalmasının yarattığı sakıncaları şöyle anlatıyor:

Uygulama, ekonomik gerçek ve gelişmelerin gerisinde kalmıştır. 1967 yılında, Sayıştay Yasası'nın 64. maddesine yıllık yüzde 10 azami faiz getirildiğinde, kanuni faiz oranı yüzde 5 idi. Oysa bu oran daha sonra yüzde 60'a kadar çıktı. Şu anda da yıllık yüzde 55.

Kamunun parası, neredeyse faizsiz kullandırılmaktadır. Banka kredi faizleri, vergi ve SSK borcuna uygulanan 5 yıllık faiz yüzde 400-500 civarında iken, kamunun parası 5 yıllık toplam yüzde 10 yani yıllık yüzde 2 faizle kullandırılmaktadır.

Devletin yüzde 70-80 faizle, hatta bazı yıllarda yüzde 100 'ü aşan oranda borçlandığı bir ortamda, Devletin nakit parasını hem de haksız yere alanlardan yıllar sonra yüzde 10 fazlasıyla istenilmesinin hiçbir anlamı ve savunulur yönü yoktur.

Yüzde 10'luk faiz, haksız ve yersiz yere yapılan ödemenin tahsilatını geciktirmektedir. Bu durumda, ödeme değil, ödememe ödüllendirilmektedir. Hiçbir müeyyidesi olmayan bu ödülü almaktan kim vazgeçebilir ki...

Bugünkü mevzuat ve uygulama, haksız ve yersiz ödemeleri teşvik etmektedir.

Sayıştay denetimi ve yargılamasının etkinliği azalmaktadır.


Çözüm yolu ne?

SAYIŞTAY Üyesi Ali Serdar, devleti dolandıranları 35 yıldır keyifli yaşatan uygulamanın değişmesi için çözüm yolunu da şöyle açıklıyor:

‘‘Fazla ve yersiz ödeme kaç yıl önce ödenirse ödensin, faiz oranı toplamı, yüzde 10'u geçemeyecektir. Oysa paranın kullanıldığı sürece, karşılığının yani faizinin alınması gerekir. Bu olgu en basit ekonomi kuralıdır. Bu nedenle, yasadaki tavan yerine, aylık veya yıllık oranlar belirlenmeli ya da yetki verilmelidir. Ahiz sorumluluğu getirilmelidir. ‘Kamu Mali Yönetimi ve Mali Kontrol Kanunu Tasarısı'na eklenecek bir madde ile durum acilen düzeltilebilir.’’
Yazarın Tüm Yazıları