Otel odalarında geceyarısı kontrolü

Vergi Usul Yasası’nda bir madde var. ‘Günlük müşteri listesi’ ile ilgili olan bu maddeye göre; otel, motel ve pansiyon gibi konaklama yerleri; odaları, bölmeleri ve yatak planlarına uygun olarak, günlük müşteri listesi düzenler ve işletmede bulundururlar.

Bu listede; mükellefin adı, soyadı, adresi, oda numaraları yazılmak suretiyle, müşterinin adı-soyadı, oda ücreti ve düzenleme tarihi ile ilgili bilgiler bulunur.

Bu liste düzenlenince, vergi dairesinden gelen yetkililerce; otelde ya da motelde, kayıt dışı müşteri kalıyor mu kalmıyor mu o tespit edilecek. Liste ile odalardaki müşteriler, tek tek karşılaştırılacak. Vergi dairesi denetimiyle ilgili olay bu...

SIFIRA YAKIN ŞANS

Yukarıdaki yasa maddesine göre, günlük müşteri listesine bağlı denetimin, uygulanma şansı, sıfır olmasa bile, sıfıra yakın. Neden mi? Açıklayalım...

- Maliyeciler odaları gündüz kontrol etseler, çok kişi odasında olmayacak. Millet kahvaltıda, yemekte, havuzda ya da denizde olacak.

- Akşam kontrol şansı yine az... Çünkü, o saatte de; çok kişi ya yemekte olacak ya da lobby’de, oyun salonunda veya başka yerde...

- Olsa olsa geceyarısı kontrol olabilir. O da sevimsiz bazı sorunlar yaratabilir. Örneğin maliyeciler, geceyarısı saat 01.00’de, kapıyı tıklatıyorlar, içerden bir ses:

- Kim o?

- Maliye’den geliyoruz efendim. Kontrol için!..

Ya adamın o anda bir meşgalesi varsa, düşünebiliyor musunuz sahneyi? Ortalık karışacak, hatlar birbirine girecek...

Özetle bu tıklatma işi ve oda denetimi zor iş... En iyisi, bu maddeyi kaldırın gitsin...

Hazır konu açılmışken, tıklatma ile ilgili bir fıkra anlatalım.

Yeni evli çift balayına küçük ve şirin bir otele gitmişler. O gün gecenin geç saatine kadar da konuştukça, konuşmuşlar... Bitişik odadaki yaşlı adamcağız da, biraz da yüksek sesle yaptıkları bu konuşmalardan bir türlü uyuyamamış. Yeni gelin sık sık şunu söylüyormuş:

‘Ah, ah... Evlendiğimize bir türlü inanamıyorum sevgilim. Ah, ah... Evlendiğimize bir türlü inanamıyorum sevgilim...’

İhtiyar adam sonunda dayanamamış ve ara duvarı tıklatarak seslenmiş:

‘Evladım, şu genç eşine evlendiğinizi kanıtla, inansın da... Biz de uyuyalım artık!..’

Ölmüş adamın karısı

Adamın
biri yeni ulaştığı otele kaydını yaptırır. Odasına girdiğinde masada bir bilgisayar görür ve karısına e-mail atmaya karar verir. Fakat yazdığı mesajı farkında olmadan yanlış bir adrese gönderir... Tam bu sırada farklı bir yerde kadın, kocasının cenaze töreninden evine yeni dönmüştür ve bilgisayarındaki maili görür, arkadaşlarından geldiğini düşündüğü maili okuyunca olduğu yere yığılıp kalır. Odaya giren oğlu yerde yatan annesini ve ekrandaki mesajı görür.

Kime: Sevgili Karıma

Konu: Yeni ulaştım.

Tarih: 15 Ağustos 2004

Benden haber aldığına şaşıracağından eminim.

Burada bilgisayar var ve sevdiklerimize e-mail gönderebiliyoruz. Buraya yeni ulaştım ve kaydımı yaptırdım. Her şey yarın senin buraya geleceğin düşünülerek hazırlanmış. Seninle buluşmayı dört gözle bekliyorum. Umarım benim gibi sorunsuz bir yolculuk geçirirsin.

Not: Burası çok sıcak.

(Teşekkürler Gürsel Yurtbahar)

Unakıtan’dan seçmeler

Ben
gözü açılmamış sığırcık kuşu değilim.

ABD ile aramızdaki ilişki karşılıklı menfaate dayanıyor. Ara sıra tekliyoruz ama mühim değil. Hükümet olarak niyetimiz tam.

Kim alıyor buzdolabı ve çamaşır makinalarını? Herhalde Merih’liler gelip almadılar...

Siz bizim kara kaşımıza, kara gözümüze aşık değilsiniz. Doğru ama biz de mavi göze aşık değiliz.

Kimse karnından konuşmaya başlamasın.

Bütün bakan arkadaşlar, aynı tavanın balıklarıyız.

Kaynağa bakacaksın. Var mı torbada? Var. Tamam, yoksa olmaz.

Devlet sütçülük yapar mı, yağcılık yapar mı? Allah’ınızı severseniz...

Biz kimseye karışmayız ama cebimizden de kimse efelik yapmasın.

Şeker, çimento, kağıt, buğday devlete ait. Ne komünist ülkeymişiz biz böyle.

Madeni para kabul etmeyenin cezası

Böyle bir cezanın, daha doğrusu suçun olduğundan haberiniz yoktu değil mi? Doğ metninde şu ifade yer alıyor: ‘Her kim, Türkiye’de kanunen tedavül etmekte olan meskukatı mukannen kıymetleriyle kabulden imtina eyler ise 30 liraya kadar hafif cezayı nakdiye mahkum olur.’

Madde metni, bizim kuşağın dahi anlamakta zorlanacağı sözcüklerle dolu. Yeni kuşağın anlaması çok daha zor. Özetle, madeni parayı kabul etmeyenlere ceza kesileceği belirtiliyor. Dikkat ederseniz, bu suça hükmedilecek 30 lira hafif para cezası tedavülde yok. Hemen bu sorunu da açıklığa kavuşturalım. Maddede geçen 30 liralık hafif para cezası, ilk önce 3506 sayılı Kanun ile 180 misline çıkarılmış. Daha sonra 4421 sayılı Kanun ile 1.8.1999 tarihinden itibaren 23580 misline çıkarılmış. Böylece hükmedilecek hafif para cezası da tedavülde olan bir para haline getirilmiş.

Madeni parayı kabul etmeme suçu ve bu suçun cezası niçin Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenmiş, o da ayrı bir merak konusu...

Günün sözü

Önemli olan uzaklık değil, ilk adımı atabilmektir.

Madame Deffand
Yazarın Tüm Yazıları