HAMAMDA YIKANANLAR
Yeni
vergi kaynakları deyince, Türk basınının büyük ustası
Hasan Pulur'un, bulduğu kaynaklar aklımıza geldi:
Hamam'a gidip yıkananlar da özel hamam vergisine tabi olacaklar. Kendi kendine yıkananlar, tellak çağırıp kese sabun yaptıranlar, değişik oranda vergi ödeyeceklerdir, göbek taşına yan gelip yatan, şarkı söyleyip, türkü çağıran, karga gibi sesleriyle hamamı çınlatanlar da ekstra vergi ödeyeceklerdir.
Hayal kurmak vergiye tabidir. Hele aç karnına, sırtüstü yatıp, zenginlik hayali kuranlar, en yüksek dilimlerden vergilerini ödeyeceklerdir. Gecekondu hayal edenlerle, yalı, köşk, villa hayal edenler aynı vergiyi ödeyemezler.
‘Cinsel hayaller' de vergiye tabidir. Yalnız bu verginin oranı; hayal edilenin güzelliğine, çirkinliğine, boyuna posuna, saçına başına, kirpiğine kaşına, gözüne kıçına bağlıdır. Bir
gudubet'le,
Hülya Avşar benzeri bir güzeli hayal etmenin vergisinin eşit olması, ne sosyal adalete, ne de ilahi adalet ilkelerine uygun olur.
Kenef vergisi almak için kenef bekçilerine kronometre dağıtmak gerek... Adam, içeri girer girmez bekçi kronometreye basacak, çıkınca da durduracak, dakika başına vergi alacak, beş dakikayı geçenlerden
‘‘işgaliye’’ bile alınması gerekir, öyle kabızlık filan sökmez, içeride kaldığın kadar vergi ödeyeceksin...
Küçük aptes ile büyük aptesin vergisi farklı olmalı, sosyal adalete uygun, küçükten az, büyükten çok vergi alınmalıdır. Yalnız burada çözülemeyen bir sorun vardır, kenefe girip kapıyı kapayan, iki işi birden yaparsa, onlara hangi vergi uygulanacak?’’
DİĞER VERGİLER
Gerçi
Hasan Pulur Usta gibi, yaratıcılık yeteneğimiz yok ama, çorbada tuzumuz olsun diye, Osmanlı’da uygulanan bazı ilginç vergileri araştırdık. Belki bazıları işe yarar.
Bekarlık Vergisi: 1 Nisan 1934'de TBMM'ye sunulan ve bekarlardan alınan bir vergi.
Gelinlik Vergisi: Evlenen kızlardan alınan vergi idi. Tanzimat döneminde kaldırıldı.
Kürk Vergisi: Kürk giyenlerden alınan bir vergi idi.
Ket hüdaiye: Zengin kişilerin işlerini gören kahyalardan alınan vergi.
Gerdek resmi: Gerdeğe girenlerden alınan bir çeşit vergi.
Aşçı Vergisi: Aşçıların her yıl padişaha ödediği vergi.
Arpalık: Üst düzey devlet yöneticilerine verilmek üzere, yöre halkından toplanan vergi idi.
Bac-ı Pazar: Pazara gelenlerden alınan vergi.
Balık rüsumu: Balıktan ve balık satışından alınan vergi.
Bernak: Evli erkeklerden her yıl alınan vergi.
Esir Vergisi: Esir sahiplerinden alınan vergi.
Otlak Vergisi: Meralarda otlayan hayvanlardan alınan vergi.
Resm-i hınzır: Domuz yetiştiricilerinden alınan vergi.
Şarap Vergisi: Meyhanelerden alınan vergi.
Uşak ve hademe resmi: Uşak ve hizmetçi çalıştıranlardan alınan vergi.
Liste uzayıp gidiyor. Anlaşılan eskilerin elinden ancak uçanla kaçan kurtulabiliyormuş!..
TEBESSÜM
Halk oynamaya başlayınca
BUGÜNLERDE, her gün yeni bir vergi geliyor. Neredeyse,
‘‘nefes alma vergisi’’,
‘‘yolda yürüme vergisi’’ veya
‘‘vitrinleri seyretme vergisi’’ bile gelecek. Yeni ek vergiler bize aşağıdaki meşhur fıkrayı anımsattı:
Padişahlardan biri, yeni vergiler koyduğunda ya da mevcut vergileri artırdığında, sadrazama;
- Git bakalım, halkın arasında bir dolaş. Vergilere alışmışlar mı?
dermiş. Sadrazam da, halkın arasında dolaştıktan sona padişaha;
- Padişahım, halkın suratı biraz asık, canı da sıkılmış durumda ama işlerine devam ediyorlar...
Dediğinde padişah da şu şekilde yorum yaparmış.
- Tamam, demek ki sorun yok. Alışırlar alışırlar...
Bir süre sonra yine vergiler artırıldığında, padişahın talimatı üzerine sadrazam halkın arasında dolaşır ve izlenimlerini aktarırmış;
- Padişahım, bu kez suratları çok asık. Merhaba desen, yüzüne dik dik bakıyorlar. Sonraki her an kavga edecek gibiler. Suratlarından düşen bin parça. Galiba bu kez vergileri çok artırdık.
- Yok yok. Merak etme sen. Önemli bir şey gözükmüyor. Alışırlar, alışırlar...
Bu böyle devam etmiş gitmiş.
Günlerden bir gün, yine yeni vergiler getirildiğinde, sadrazam halkın arasına karışmış, dolaşıp geldiğinde şaşkın bir vaziyetteymiş.
- Padişahım hiç sormayın. Bu kez kafam karmakarışık. Çünkü hiçbir şey anlamadım. Herkes çok neşeli, gülüyor hatta sokaklarda dans ediyorlar, oynuyorlar...
‘‘Aman’’ demiş padişah.
- Eğer halk dansetmeye ve oynamaya başladıysa, demek ki durum çok kötü . Hiçbir şeyi umursamıyorlar demektir. Galiba vergileri çok artırdık. Hemen vergileri indirelim. Yoksa perişan oluruz... HAYRET
Hakan’la yurttaşın sözleşmesi
DEVLET adına
Hakan'la yurttaş arasındaki sözleşmede üç şart karşılıklı masaya getirilir.
Hakan der ki:
1- Yasalarıma uy.
2- Vergini öde.
3- Dostumu dost, düşmanımı düşman bil.
Sözleşmenin karşı tarafı, olmazsa olmaz tarafı yurttaş, karşı cevabını verir ki; sözleşme tekemmül edebilsin:
1- Yasalarına uyarım; ama adil olsun.
2- Vergimi öderim; ama, gümüşün ayarını bozma.
3- Dostunu dost, düşmanını düşman bilirim ama, can ve mal güvenliğimi sağla.
Kutad-gu Bilig GÜNÜN SÖZÜ
Fazla vergi, vergiyi öldürür.
(Trop d'impÔt, tue l'impÔt)
Paul Leroy BEAULIEU