Halkın moralini bozmamak için gerçekler gizlenir mi

DÜNYA olağanüstü bir krizden geçiyor. Türkiye’nin de bundan etkilenmemesi mümkün değil. Nitekim etkilenme başladı bile...

19 Haziran 2008 tarihli yazımızda, Türkiye ekonomisinin, 2008 yılındaki durumunun, 2007’den kötü, 2009’dan iyi olduğunu yazmıştık. Mevcut tablo da bu teşhisi doğruluyor. Piyasalardaki durgunluk giderek derinleşiyor, üretimde gerileme başladı, bir türlü önlenemeyen işsizlik, işten çıkartmaların hızlanmasıyla daha da artacak. Ana sektörler olan inşaat, tekstil ve otomotivdeki gelişmeler can sıkıcı. Turizmde gerileme kaçınılmaz, kapanan işyerleri artıyor. Avrupa başta olmak üzere ihracatla ilgili beklentiler zayıflıyor, kredi akışları zayıfladı. Faiz oranları yükseliyor, enflasyon tırmanışta, reel sektör krizin etkisiyle nefes almakta zorlanır hale geldi.

Özetle, Türkiye olağanüstü bir durumla karşı karşıya. Böyle bir ortamda, alınacak önlemlerin de hem gerçekçi hem de olağanüstü olması gerekiyor.

HAYALLER VE GERÇEKLER

Dünkü Referans’ta, pazartesi günü yapılan Ekonomik Koordinasyon Kurulu Toplantısı’nda, krizden yakınan işadamlarına Başbakan’ın "İşadamlarının 2 yıl yetecek zulaları var" şeklinde yanıtı yer alıyor, kaynak olarak da bazı çevrelerdeki yakın dostlarını gösteriyordu. Bunun ne ölçüde doğru olduğunun en iyi yanıtını, kuşkusuz yine işadamları verirler. Ancak, böylesine iddialı bir tespitin dayanağı olarak bazı kişilerden alınan duyumun gösterilmesi, iddiayı zayıflatıyor.

Aynı toplantıda, Başbakan’ın basına yansımayan ve dışarıda da konuşulmaması ısrarla tembih edilen bir başka ilginç açıklaması daha vardı. Halkın moralini bozmamak için bazı hedeflerin yüksek tutulacağını belirten Başbakan, özetle şunları söylemişti;

"Küresel mali kriz, belli ölçülerde Türkiye’yi etkileyecektir. Ancak, biz çalışmalarımızı ve hedeflerimizi bir kriz olacakmış gibi yapamayız. Örneğin büyümede bir düşüş olabilir ama biz büyüme hedefini yüzde 2 olarak belirleyemeyiz. Bu, krizi peşinen kabul etmek demektir, halkın moralini bozar. Biz hedefimizi yüzde 5 olarak koyarız. Ama büyüme yüzde 2’de kalır veya yüzde 4 olur ya da üstünde gerçekleşir. Bunun olduğu dönemler de oldu. Bunu bilemeyiz. Fakat hedefi yüzde 2 olarak belirlediğimiz zaman bu felaket olur. Ben özel sektörün de yandık, bittik gibi söylemlerini anlamakta güçlük çekiyorum."

GERÇEKLER KONUŞULMALI

Türkiye, olağanüstü bir dönem yaşıyor.

Böyle bir ortamda, gerçekçi olmak ve bazı önlemler almak gerekiyor. Örneğin lokomotif sektörlere yönelik ciddi çalışmalar ve destekler olmalı. İnşaat sektörünü canlandırmak, tekstilde ve otomotivde üretimi ve istihdamı cazip kılmak için özel teşvikler ve destekler sağlanmalı, turizmde gelecek yıla dönük çalışmalar şimdiden başlatılıp, buna yönelik ciddi bir fon ayrılmalı.

Salı günü örnekler vererek yazdık; 2009 bütçesinde krizin (K) harfi bile gözükmüyor. Bütçe hedefleri; büyüme oranı, özelleştirme gelirleri, vergi gelirleri, faiz giderleri, transfer harcamaları ve daha birçok yönüyle gerçekçi değil.

Nasıl olsa bir süre sonra, gerçekler tüm çıplaklığıyla ortaya çıkacak. Bu nedenle hayaller değil gerçekler konuşulmalı, buna göre de çalışmalar yapılıp, önlemler alınmalı...
Yazarın Tüm Yazıları