Paylaş
Nedenine gelince, Gelir Vergisi Kanunu’nun Geçici 64’üncü maddesi ile futbolculara tanınan vergi istisnası, bu yılın bitiminde ortadan kalkıyor.
YÜZDE 35 VERGİ
1 Ocak 2008 tarihinden itibaren, futbolcular da esnaf, tüccar, sanayici, avukat ve mimarlar gibi, gelir vergisi ödeyecekler.
Gelir vergisinin oranı, yüzde 15’ten başlıyor ancak belli sınırı aşınca, yüzde 35 oranı uygulanıyor. Örneğin, 2007 yılı tarifesine göre, yıllık geliri 43 bin YTL’yi aşanların, 43 bin YTL’nin üzerindeki gelirlerine, yüzde 35 vergi oranı uygulanıyor. 43 bin YTL’lik sınırın, 2008 yılı için 47 bin YTL civarında olması bekleniyor.
Futbolcuların, transfer ücreti, galibiyet primi, aylık ücret vs. olarak, yıllık geliri 47 bin YTL’nin çok üzerinde olduğu için, yüzbinlerce YTL ya da milyonlarca YTL’lik transfer ücretleri, yüzde 35 oranında vergiye tabi olacak.
NET ÜCRET PAZARLIĞI
Futbolcuların çoğu, kulüpleri ile "net transfer ücreti" üzerinden pazarlık yapıyorlar. Böyle olunca, futbolcuların ödediği vergiyi de kulübü üstleniyor.
1 Ocak 2008’den itibaren uygulanacak olan, yüzde 35’lik verginin, futbol kulüplerinin giderlerinde, ciddi bir artış yaratması kaçınılmaz gözüküyor.
NE YAPILABİLİR?
Anonim ve limited şirketlerin kurumlar vergisi oranı, 1 Ocak 2006’dan itibaren yüzde 30’dan yüzde 20’ye indirildi. Milyonlarca hatta on milyonlarca YTL kazanan şirketler, yüzde 20 kurumlar vergisi öderken, futbolcuların transfer ücretleri üzerinden, yüzde 35 vergi alınması adil değil.
Bu da göz önüne alınarak, futbolculara 2008’den itibaren uygulanacak yüzde 35’lik vergi oranının, gözden geçirilmesinde yarar var.
"DEĞİL"LER!..
ÇIPLAKLAR kampında üç kadın yürüyordu. Yolun kenarında, tabii ki çırılçıplak yatan bir adam gördüler. Sırtüstü yatmış adam, yüzüne bir gazete örtmüştü. Kadınlardan biri durup baktı ve tekrar yürüyünce, ötekilerden biri sordu;
- Niye baktın?
- Kocam mı diye...
- Iıh!.. O senin kocan değil..
Üçüncü atıldı:
- O bizim kamptan değil ayol...
Tek kolu ve tek bacağı olmayan özürlü sayılmıyor
CUMHURBAŞKANI Ahmet Necdet Sezer tarafından "Özürlü Hayat Başarısı" ödülü alan Şafak Pavey, tek kolu ve tek bacağı olmamasına rağmen "özürlü" olarak kabul edilmemiş.
Bu nedenle uçağa götürülürken ve indirilirken tekerlekli sandalye alamayan Pavey, havaalanında büyük sıkıntılar çekmiş.
THY’nin iç yönetmeliğine göre; dış hatlarda yüzde 40 bilet indiriminden ve tekerlekli sandalye hizmetinden yararlanabilmek için, tek kol ve tek bacağın olmaması yetmiyor. Ancak iki kolu ve iki bacağı olmayan özürlü kabul ediliyor.
Pavey, bu uygulama değiştirilmezse, Cumhurbaşkanı’na aldığı ödülü iade edecekmiş.
İlginç saptamalar
Eğer karın güzelse
Ne işin var düğün evinde
Düğün senin evinde
Gir oyna yat oyna...
Eğer karın çirkinse
Ne işin var ölü evinde
Ölü senin evinde
Gir ağla çık ağla...
Eğer kaynanan varsa
Hele bir de yanındaysa
Ne işin var radyo evinde
Radyo senin evinde
Gir dinle çık dinle...
(Teşekkürler Nur EKESAN)
İyi tanımıyorum!
EVDE kadın kocasını haşlıyor:
- Hiç olmazsa şu yan komşularımızı örnek al. Kaç yıllık evliler ama birbirlerine hálá balayında gibi davranıyorlar. Adam karısını arabada, kapının önünde, her yerde öpüyor. Yazıklar olsun! Sen neden aynı şeyi yapamıyorsun?
- Yaparım yapmasına ama, ben kadını iyi tanımıyorum ki!..
Şu dünya
AKLI yeni ermeye başlayan yavru fare, annesiyle konuşuyormuş;
- Şu dünya ne tuhaf anneciğim
- Nasıl?
- Biz kedilerden korkuyoruz, kediler köpeklerden korkuyor, köpekler insanlardan, insanların erkekleri kadınlardan, kadınlar ise bizden korkuyorlar...
I LOVE YOU
TEMEL’in yabancı bir sevgilisi varmış. Bir gün sevgilisine;
"I love you" demiş.
Sevgilisi de ona; "I love you too" demiş.
Temel içinden; "Bu kadın beni daha çok seviyor" deyip altta kalmamak için ona;
"I love you three!" diye karşılık vermiş.
Dut yemiş bülbüle dönmek
DUT mevsimi yani haziran ayı başlayınca, bülbüllerin susmasından esinlenerek söylenmiş bir deyim.
Dut yiyen bülbüllerin bağırsakları bozulur ve bir süre ötemezler.
Bu nedenle, neşe ve konuşkanlığını yitirmek anlamında "Dut yemiş bülbüle dönmek" deyimi kullanılır.
(Dünyanın Bütün Çiçekleri- Seçme Sözler, Malatya, 2007)
Enrico Carusso
İTALYAN müzisyen Enrico Carusso’ya müziğe başladığı ilk yıllarda, ders almak için başvurduğu müzik hocası şöyle demişti;
"Senin sesin pencere kenarından giren rüzgarın ıslık çalmasına benziyor". Müzik hocasının ders vermeyi bile reddettiği Carusso, daha sonra İtalya’nın ve dünyanın en büyük tenorlarından biri olmayı başardı.
Günün sözü
Doğru yolda giden kaplumbağa eğri yolda giden yarış atını geçer.
J.J. Rousseau
Paylaş