Paylaş
Deposundaki yüz binlerce liralık çocuk kitabını, devlete maliyetine verip, vergi ve sigorta primi borcunu kapatmak istiyor.
İLGİNÇ BİR ÖNERİ
Yayınevi sahibinin yazdıklarını birlikte okuyalım:
“Biz müfredat programlarına göre, ilköğretim yardımcı ders ve çocuk kitapları yayınlayan bir firmayız. Şu anda depomuzda yüz binlerce liralık ders ve çocuk kitabı var.
Özellikle devletin bedava kitap dağıtımı nedeniyle, kitapları satamadık elimizde kaldı.
Böyle olunca bir taraftan ücretleri
diğer taraftan da vergileri ve sigorta primlerini ödeyemedik. Üstüne faizler de binince, borç iyice ödenemez hale geldi. Yakında borçların yapılandırılması ile ilgili bir yasa çıkacak ama mevcut koşullarda, taksitlendirme ve faiz indirimi de olsa paramız olmadığı için ödeyemeyeceğiz.
Sayın Başbakan, Maliye Bakanı ve Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanı’na bir önerim var;
Kültür Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, valilikler, belediyeler ve diğer kurumlar, parayla kitap alıp okullara ve çocuklara bedava dağıtıyorlar. Biz ve bizim durumumuzda olan yayınevleri, elimizdeki çocuk kitaplarını ve yardımcı ders kitaplarını maliyetine yakın bir fiyata bu kurumlara versek. Parasını da almasak vergi ve prim borçlarımızdan düşülse nasıl olur?”
BARTER GİBİ BİR ŞEY
Öneri, barter değil ama barter gibi bir şey..
Bedava dağıtılan yardımcı ders ve çocuk kitaplarının alımı için hem devletin kasasından para çıkmayacak hem de vergi tahsilatı yapılmış olacak. Vatandaş da borçtan kurtulacak.
Belki ilk bakışta yadırgadınız ama benzeri bir uygulama var.
Vergi borcu olanlar, paraları yoksa bina, arsa ve arazilerini verip, vergi borcunu ödeyebiliyorlar. 2005 yılından beri yürürlükte olan bu uygulama 31 Aralık 2014 tarihine kadar geçerli (Bkz. 20 Ocak 2010 tarihli yazımız ve 433 No.lu Tahsilat Genel Tebliği).
Mal karşılığı borç ödemenin kapsamı genişletilirse, vergi ve prim tahsilatı da artabilir.
Harç uygulanmasında ince bir nokta
HARÇLAR Kanunu’nda; bankalar, yurtdışı kredi kuruluşları ve uluslararası kurumlarca kullandırılacak kredilerin temini ve bunların teminatları ile geri ödenmesi işlemlerinin harca tabi tutulamayacağına dair hüküm, mahkemeler tarafından farklı yorumlanınca, çok sayıda firma yargı harcı ödeyerek veya ödeyemeyerek mağdur oldu (Bkz. 5035 sayılı Kanun’la 2 Ocak 2004‘de yürürlüğe giren Harçlar Kanunu’nun 123. maddesinin son fıkrası).
Uyarılar üzerine, kredilere ilişkin istisna hükmünün yargı harçlarını da kapsadığı hususu açıklığa kavuşturularak uygulamadaki tereddütleri gidermek amacıyla bir yasa değişikliği yapıldı ve “harca tabi tutulmaz” ibaresi, 6 Haziran 2008 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 5776 sayılı Kanun’un 11/ç maddesi ile “Bu kanunda yazılı harçlardan müstesnadır” şeklinde düzeltildi.
Ancak bu hatayı düzelten yasa maddesi, hatanın başlangıç tarihi olan 2 Ocak 2004’den itibaren yürürlüğe girmediği için 2.1.2004-6.6.2008 arasında işlem yapanların mağduriyeti devam etti.
Torba Yasa Tasarısı görüşülürken, bu hatanın da giderilmesinde yarar var.
Paylaş