NE mi yapmış?Daha ne yapacak, kişi başına milli geliri 51 bin 700 dolar olan Norveçli, benzinin litre fiyatının 11 Norveç Kronu’na (2.40 YTL’ye) yükseltilmesine itiraz edip, protesto gösterilerine başlamış.
Türkiye’de kişi başına milli gelir 4 bin 172 dolar, benzinin litre fiyatı da 2.49 hatta kurşunsuz 98 oktanda 2.72 YTL’yi bulmasına rağmen, kimsenin gıkı çıkmıyor.Galiba Norveçlilerin akıllarından zoru var, Türklere bakıp örnek alsınlar.
DÜNYA ÜÇÜNCÜSÜ
Bilmeyenler için belirtelim; Norveç, Suudi Arabistan ve Rusya’dan sonra, dünyanın üçüncü büyük petrol ihracatçısı.International Herald Tribune gazetesinde, 30 Nisan 2005 günü Simon Romero imzasıyla yayınlanan ‘Petrol zengini Norveç, benzin fiyatında ucuzluğa yanaşmıyor’ başlıklı haber son derece ilginç.
Habere göre, Norveç Otomobil Kurumu ‘Yüksek akaryakıt fiyatlarına artık yeter’ diye, büyük bir protesto başlatmış. Sağ eğilimli ‘İlerleme Partisi’ ise konuyu Norveç Parlamentosu’nun gündemine getirerek, akaryakıttaki yüksek verginin indirilmesini talep etmiş.
ADAMLARA BAKIN
Gazete haberinde, Norveç’in, kişi başına düşen milli geliri ile dünyanın en zengin ülkelerinin başında geldiği hatırlatılıyor. Ancak, bu zenginliğe rağmen adamlar, litresi 2.40 YTL’ye yükseltilen benzin fiyatına isyan edip, protesto gösterileri yapıyorlar.
Norveçli, kişi başına 51 bin 700 dolar milli geliri olmasına rağmen, 2.40 YTL’lik akaryakıt fiyatına ve buna neden olan yüksek vergilere isyan ediyorsa, kişi başına yıllık 4 bindolar geliri olan biz Türkler, yüzde 335 vergisi ile Norveç’tekinden daha pahalı olan akaryakıt için acaba ne yapmalıyız?
Benzin fiyatı ve vergiler
TÜRKİYE’de TÜPRAŞ teslimi 98 oktan kurşunsuz benzinin, m3 olarak mayıs ortası itibariyle fiyatı, vergi öncesi ve vergi sonrası aşağıda gösterilmiştir.
Buna göre hesaplama yaptığımızda;
Satış fiyatı, ürün fiyatının yüzde 435 fazlası oluyor.
Alınan vergiler ise, ürün fiyatının yüzde 335’i oluyor.
Hayret ki ne hayret!..
NOT: Satış fiyatı, ürün fiyatının; süper benzinde yüzde 434’ü, kurşunsuz benzinde ise yüzde 421’i oluyor. Yani fazla değişen bir şey olmuyor.
Güneşlenmenin böylesi
SON derece güzel genç bir bayan, yurtdışındaki tatilinin hemen her gününü kaldığı otelin terasında güneş banyosu yaparak geçirir. İlk günü mayosu ile güneşlenmiş, ama sonraki günler bakmış ki otelin en üst katında onu kimse göremiyor, mayosuz sere serpe güneşlenmeye başlamış. Yine böyle yüzüstü güneşlenirken, merdivenlerden birisinin çıktığını duyarak havlusu ile poposunu örtmüş. Merdivenleri bir solukta çıkan otelin müdür yardımcısı nefes nefese; ‘Pardon’ der, ‘Otelimiz güneşlenmeniz konusunda bir şey diyemez, ama dünkü gibi mayonuzla güneşlenirseniz çok iyi olacak.’
‘Ne fark eder’ diye sorar genç kadın sakin sakin ‘Beni burada kimse göremez, ayrıca bu havlu ile de örtünüyorum bakın’
‘Tam olarak değil’ der müdür yardımcısı utanarak;
‘Tavanı cam restoranın üzerinde güneşleniyorsunuz.’
(Teşekkürler Burçin Bozdoğanoğlu)
Bu da başka bir kaz
Erkek bir bilimadamının yaptığı araştırma, kadınların hayatının 4 ana döneme ayrıldığını ortaya koymuş:
1) Her şeye ağzı açık ayran budalası olarak baktıkları söylenen, her güzel lafa kolay kandıkları 15-25 yaş arasındaki KAZ Dönemi
2) Güzelliklerinin farkına vardıkları, o yüzden hep kapris üstüne kapris yaptıkları 25-35 yaş arasındaki NAZ Dönemi
3) Hayatı (erkekleri) tanıyıp gözlerinin açıldığı 35-55 yaş arasındaki KURNAZ Dönemi
4) Mihrabın yıkıldığı, her şeyin bittiği 55 yaş sonrası ENKAZ dönemi
Benzer araştırmayı bir bilim kadını da yapmış (yapmasa olmazdı). O da erkeklerin hayatının 4 ana döneme ayrıldığını görmüş:
1) 17-25 yaş arası: KAZ Dönemi
2) 25-35 yaş arası: KAZ Dönemi
3) 35-55 yaş arası: KAZ Dönemi
4- 55 ve sonrası: ‘EN KAZ’ Dönemi
(Teşekkürler Hüreyya Özdemir)
Günün sözü
Doğruluk, sonsuzluğun güneşidir, nasıl olsa doğar.