80’lik dedeyi rahat bırakın!

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in 80’lik dede ile evlenen uyanık kızlara ilişkin üzerinde çalıştıklarını açıkladığı sınırlama zaten var. Emekli Sandığı Kanunu’na göre karı-koca arasında bırakın 40’ı, 30 yaş farkta bile ölüm halinde aylık bağlanmasına kısıtlamalar getiriliyor. Bu nedenle Sosyal güvenlikle ilgili diğer çözüm bekleyen konulara odaklanılması şart.

PAZARTESİ günkü Hürriyet’te, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nın ilginç açıklamaları vardı. Bunlardan biri de 80’lik dede ile evlenen uyanık kızlara, dedenin ölümü üzerine yüksek aylık bağlanmasıyla ilgiliydi..Bakan Çelik bunu eleştiriyor ve kendinden 40 yaş büyük erkekle evlenen kadına, aylık bağlanma durumunu gözden geçireceklerini açıklıyordu. Türkiye’de birçok yaşlı insanın, genç kadınla evlendiğini de özellikle vurguluyordu.

30 YAŞ SINIRLAMASI

Bakan Çelik’in atladığı bir nokta var. O da şu; Emekli Sandığı Kanunu’nun 71. maddesine göre, karı-koca arasında bırakın 40’ı, “30 yaş ve üzerinde farkta”, ölüm halinde aylık bağlanmasıyla ilgili sınırlama var (evlilik akdi üstünden 10 yıl geçmesi veya çocuk olması halleri hariç). Örneğin 32 yaş fark varsa ve ölen erkeğin emekli aylığı da 1.000 lira ise;

BİR DAHA EVLENMEYECEK

· Çalışmayan kadına normalde 750 TL bağlanması gerekirken, yaş farkı nedeniyle yüzde 50’si olan 375 TL bağlanıyor.
· Çalışan kadına normalde 500 lira bağlanması gerekirken, yaş farkı nedeniyle yüzde 50’si olan 250 TL bağlanıyor.
Ayrıca bu aylığı alabilmesi için genç kadının, “bir daha hiç evlenmemesi” gerekiyor!
Nitekim yıllar önce, ünlü sanatçı Hikmet Şimşek’in aralarında 30’un üzerinde yaş farkı olan eşine “düşük aylık” bağlanmasıyla ilgili itirazda, Anayasa Mahkemesi yapılan uygulamayı yerinde bulmuştu. Özet olarak, bu olay çok önemli değil. Sorun Sosyal güvenlikle ilgili diğer konularda..

SORUN HANGİ KONULARDA?

· İntibak ve düşük aylık nedeniyle, perişan olan milyonlarca emeklide,
· Bayram öncesi “1.5 maaş ya da 1 maaş promosyon verileceği” açıklanan emekliye, bırakın bunları, yarım maaş hatta çeyrek maaş dahi promosyonun hiç bir zaman verilemeyeceği gerçeğinde!
· Ev hizmetlerinde haftada bir gün kadın çalıştırılanlara ya da sürekli kadın çalıştıran milyonlarca vatandaşa gelebilecek 100-150 bin lira ceza ve prime, çözüm bulunmayıp suskun kalınmasında.
· 82 yaşındaki kimsesiz Niyazi Amca’ya, evinde (yaşı kaç olursa olsun) yabancı kadın çalıştırmayı yasaklamakta,
· Ev hizmetlerinde çalıştırılanlara “isteğe bağlı sigortalılık” getirilerek, sorunu pratik şekilde çözümlemek varken, “her eve bir pos cihazı” gibi, pratik olmayan uygulamaları tartışmakta..

Hani özel hastaneye herkes gidecekti?

ÖZEL hastanelerin, sağlık hizmetleri nedeniyle yüzde 200’e varan “fark ücret” alabileceklerine dair, 12 Ekim 2013 tarihli Resmi Gazete’de 2013/5385 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı yayınlandı.
Örneğin; 2.000 lira olan bir tetkik ve tedavi nedeniyle, 2.000 TL SGK ödeyecek, vatandaştan da ayrıca 4.000 TL fark alınabilecek.
Bunu okuyunca ister istemez;
“Hani her vatandaş, özel hastanelere rahatça gidebilecek ve 1 TL fark ödemeyecekti?”
sorusu akla geliyor!
Bu olayda üç gerçek var:
1- Devlet özel hastanelere tedavi amacıyla (doğum, bademcik, apandisit, ortopedi, kalp cerrahisi, kardiyoloji, kanser tedavisi bel fıtığı vb.) için yaptığı ödemeleri “2007 yılından bu yana artırmadı”. Hatta bazılarında azalttı.
2- Sigortalıların, SGK’ya 2007 yılından bu yana ödedikleri prim ise 2007’den bu yana yüzde 100’e yakın arttı.
3- Sigortalıların, SGK’ya ödediği prim tutarı artmasına rağmen, SGK’nın özel hastanelere ödediği tedavi parası, 2007’den bu yana artmadı. SGK özel hastanelere, “vatandaştan kalp cerrahisi, kardiyoloji, kanser, yanık tedavisi ve bir iki tedavi hariç fark al” dedi.
Özet olarak, SGK özel hastanelere yapacağı tedavi ödemelerini 2007’den bu yana hiç artırmadı buna karşılık özel hastanelere, “sigortalıdan
ve emekliden alınan ilave ücretleri; yıllar itibariyle yüzde 30, sonra 70, ardından
yüzde 90’a kadar, son olarak da yüzde 200’e kadar artırabilirsin” dedi.
Böyle olunca, herkesin özel hastaneye rahatça gitmesi, “hayal” oldu.