Paylaş
GÜÇLÜ KADINLARIN SAHNEYE ÇIKTIĞI 1920’LER
Birinci Dünya Savaşı ve 1918 İspanyol Gribi salgınının ardından dünyada yepyeni kültürler de doğmaya başladı. 1920’lerde dans etmek ve eğlenmek isteyen, cazın ilgi çekici seslerini seven gençler ile birlikte moda da yeniden şekillendi. Özellikle 1920’de Amerika’da, 1928’de İngiltere’de oy hakkı kazanan kadınlar, güçlü hallerini her alanda göstermeye başladı. Çalışma hayatına katılan, eğitim haklarından faydalanmaya başlayan genç kadınlar, kısıtlayıcı elbiselerden, korselerden ve yere kadar uzanan önlüklerden kurtularak, hareket özgürlüğü sağlayan modern kıyafetlere geçiş yaptı. Kadınlar ayrıca kürk giymeye de bu yıllarda başladı. Özellikle iki sezondur 20’li yılların etkilerini moda dünyasında görebiliyoruz. Mesela podyumlarda sık karşımıza çıkan düşük belli dökümlü giysiler, saçaklı etekler, boncuk ve payet işlemeli kıyafetler, 20’lerin trendleriydi. Döneme damgasını vuran çarliston elbiseler de modaya bu yıllarda girdi. 20’li yılların en belirgin tarzı ise şık ve zarif kıyafetlerdi. Feminenliği yansıtan püsküllü ve payetli elbiseler, uzun eldivenler ve kürkler, bu yılların vazgeçilmezleriydi. Vücudu saran kıyafetler de 20’li yılların sonlarına doğru oldukça popüler olmuştu.
COCO CHANEL’İN ÇIĞIR AÇAN SİYAH ELBİSESİ
Moda dünyasının yenilikçi ve devrimci ismi Coco Chanel, bu yıllarda korse giymeyi reddederek, pantolon giyen ilk kadınlardan biri oldu. Özgürlükçü tasarımlarıyla 1920’lerde kadın modasında devrim yarattı. Tasarladığı vücuda oturan etek ve ceket modellerinin yanı sıra küçük siyah elbise koleksiyonuyla da döneme adını yazdırdı. Bu arada geçtiğimiz sezonun trend saç kesimleri arasında yer alan küt bob saç kesiminin de popülerliğini 1920’lerde kazandığını hatırlatalım. Çünkü bu model, 1920’lerin bağımsız ve modern kadınını simgeliyordu.
İHTİŞAMLI YILLAR: 1930 MODASI
Kadın modasının erkeksi görünümünden uzaklaştığı ve feminen silüetlere evrildiği yılların ise 30’lar olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü bu dönemde fırfırlı yakalar ile bel kıvrımını daha çok ortaya çıkaran tasarımlar ön plandaydı. Özellikle bel kıvrımından bileklere kadar inen etekler, oldukça sık kullanıldı. Verev kesim kıyafetler ise 30’larda oldukça popüler bir yöntemdi. Abartılı omuzlu elbiseler ile vatkalar, süslemelerin öncüsü oldu. Kadınlar, bu yıllarda kürkten yine hiç vazgeçmedi. Ayakkabılar da balık derisi, deniz leoparı, dantel ve kristaller gibi unsurlara sahipti. Ayrıca 70’li yıllarda popüler hale gelen ve herkesin evinde bir tane de olsa bulunan platform topuklu ayakkabıların ilk örnekleri de yine 30’larda tasarlandı.
STİL SAHİBİ KADINLARIN DEVRİ: 1950’LİLER
Kadın bedeninin gerçek anlamda özgürleştiği ve kıvrımların ortaya çıktığı dönem olan 50’li yıllar moda tarihi açısından da oldukça önemlidir. Kadınsı dokunuşların özgürce modaya hakim olduğu bu yıllarda özellikle bel kıvrımını gözler önüne seren düz kesimli, dar kalıplı elbiseler, inci ve eldiven gibi feminen aksesuarlarla tamamlanıyordu. Christian Dior’un 1947’de ‘Yeni görünüm’ olarak tanıttığı belden sıkıştırılmış kabarık etekler, 1950’lerin sonuna kadar popülerliğini korudu. Bu yıllarda stil sahibi kadınlar hem vücudu saran elbiselerle hem de kabarık şık eteklerle modaya yön veriyorlardı. Ayrıca 50’ler modasında kadınlar için pantolon giymek de normalleşmeye başlamıştı. Dar belli elbiseler ve kalem etekler ile beraber, kadınsı, abartılı bir kum saati figürü popülerleşti. Bu arada bir hatırlatma, 2023/24 kış kreasyonlarında dikkat çeken kum saati tasarımlar, 50’li yıllardan aldığı ilhamla yeniden hayatımıza girdi.
UZUN ELDİVENLER VE İNCİ KOLYELER
Tabii bu dönemin en trend aksesuarının özellikle straplez elbiselerle kullanılan uzun opera eldivenleri olduğunu da unutmamak gerek. Günümüzde de hâlâ sıkça kullanılan inci ve yapay inci kolyelerin temeli de 1950’lerde atıldı. Özellikle kedi gözü güneş gözlüğü modelleri ile renkli çerçeveler de 50’lerin bizlere bir armağanı. Büyük çantalar ise 50’lerde oldukça popülerdi. Özellikle Grace Kelly’nin Hermes çantasıyla karnını gizlemesi, büyük çantalara olan ilgiyi daha da artırmıştı.
BİR YANDA ZARAFET, BİR YANDA ÖZGÜRLÜK: 1960’LAR
1960’lı yıllar hem sosyal olaylarıyla hem de gençlerin özgürlük arayışıyla birlikte başkaldırının hakim olduğu yıllardı. Modada ise zarafet ve özgürlük kavramları hakimdi. O yılların en trend parçalarından olan renkli eşarplar, mini elbiseler ve güneş gözlükleriyle kombinleniyordu. Oyuncak bebek görünümlü ‘Dolly Girl’ modası ise A kesim mini elbise ve eteklerle bir bütün olmuştu. A kesim elbiseler, kolej gençliği tarafından tercih edilirken, slim fit elbiseler, çalışan kadınların gözdesiydi. Pantolonlar üzerine bisiklet veya balıkçı yaka bluzler, çizgili tişörtler, o dönem farklı bir tarz olarak ortaya çıkmıştı. Günümüzde hemen hemen her mağazada gördüğümüz bu çizgili tişörtler, 60’lı yılların başından bizlere armağan diyebiliriz. Ayrıca son yıllarda sık sık trend haline gelen beyaz bot ve çizmeler de aslında 1960’lardan günümüze ışınlanan popüler parçalar. Gardıroplarınızda birer tane bu botlardan bulundurmanızı öneririm. Çünkü bu trend parça, gerçekten zamana meydan okuyarak, dönem dönem karşımıza çıkmaya devam edecek gibi görünüyor.
HİPPİ GENÇLİĞİ
Modanın hiç alışık olmadığı bir akım olan hippi tarzı, 60’ların sonlarına doğru, herkesi etkisi altına aldı diyebiliriz. ‘Hippi Look’ moda akımı ile birlikte bol paça pantolonlar, kotlar, pançolar, çiçek desenli elbise ve bluzler, platform ayakkabılar, gösterişli çizmeler, süper mini etekler, şortlar, baskılı kumaşlar, zincir kemerler, saç bantları, üst üste takılan kolyeler, dönemin trendleri haline geldi. Kalın yakalı ve İspanyol kollu gömlekler ise kadınların adeta erkeklerle eşit olduklarını göstermelerinin bir simgesi olmuştu. Çiçek çocukların tarzıyla birlikte moda, hiç bu kadar özgür ve farklı olmamıştı diyebiliriz.
Paylaş