Süheyla Buyrukçu

Dekorasyonda mindful minimalizm trendi

16 Mart 2024
Sakinlik, huzur ve bilinçli farkındalık unsurlarını temel alan bir zihin durumu olan mindfulness’ın etkileri evlerimize de yansımaya başladı. Özellikle son yıllarda birçok ünlü iç mimarın tasarımlarında mindful minimalizm akımından ilham alması, yaşanılan anın hissedildiği ve karmaşadan uzak evlerin ortaya çıkmasının da yolunu açtı.

Günümüz şartlarında hayatımızda gelişen zorlayıcı düşünce, duygu ve deneyimleri engellememiz pek mümkün olmuyor. Ancak bu zorlukları kontrol altında tutabilmemiz ve hatta anda kalabilmemize yardımcı olan teknikler var. Bunların başında da adını sıkça duyduğumuz mindfulness (bilinçli farkındalık) geliyor. Yaşadığınız anın etrafında gerçekleşenleri olduğu gibi fark etmek anlamına gelen mindfulness, zihninizi gereksiz dağınıklıklardan arındıran yeni bir dekorasyon akımı olarak hayatımıza girdi. Evlerde sadeleşmenin yolunu açan ve zihinsel ferahlığa kavuşmanızı sağlayan mindful minimalizm akımı ile artık şimdiki anda yaşamanın hafifliğini çok daha kolay bir şekilde hissedebilirsiniz. Nasıl mı? İşte yanıtı...

EVİNİZDE KARMAŞA YARATAN OBJELERİ KEŞFEDİN

Mindful minimalizm akımı, yaşam alanlarındaki karmaşanın ortadan kaldırılmasıyla birlikte oluşan atmosferin, zihinsel ferahlığa kavuşmanın sırrı olduğunu belirtiyor. Evlerde sadeleşmenin yolunu açan ve bu durumun insan psikolojisine ne kadar iyi geldiğini savunan mindful minimalizm, geçmişten getirdiğiniz ve ‘bir gün kullanırım’ mantığıyla sakladığınız, tüm objeleri, yaşam alanlarınızdan çıkarmanızı öneriyor. Böylece geçmişin izlerini taşıyan ve aslında ihtiyacınız olmayan bu objelerden kurtulup, evinize sade bir düzen getirebilir, yepyeni enerjilere yer açabilirsiniz. İsterseniz şimdi, erteleme ve kararsızlık duygularınızdan kurtulun ve evinizin her yerindeki eşyalara bir göz gezdirin. Daha sonra da fazlalık olarak değerlendirdiklerinizden kurtulun. Çünkü yaşam alanınızda yapacağınız bu değişim, sizlere hem odaklanma gücü hem de zihinsel ferahlığı kazandıracak.

İŞLEVSEL MOBİLYALARI TERCİH EDİN

Sade ve düzenli bir görünüm için yapabileceğiniz en iyi seçimlerden biri de işlevsel mobilyalar kullanmanızdır. Gösterişli, büyük ve alan kaplayan mobilyaların yerine her bir bölümü kullanılabilen zarif ama kullanışlı olanları tercih edebilirsiniz. Ancak mobilyaların dokusu da bu akım için oldukça önemli. Mobilyalarınızda çoğunlukla doğanın bir parçası olan ahşabın yanı sıra metallere de yer verebilirsiniz. Evlerinizde ayrıca sade ve natürel tonlara ağırlık vererek, karmaşanın yarattığı stresten kurtulmanız da mümkün. Beyaz, bej, kahve ve toprak tonları bu konuda sizlere yardımcı olacaktır.

YORGUN ZİHNİNİZ İÇİN HUZURLU BİR KÖŞE OLUŞTURUN

Yazının Devamını Oku

Buz lazer mi yoksa Alexandrite lazer mi?

9 Mart 2024
Kişisel bakımımızda büyük kolaylıklar sağlayan ve istenmeyen tüyleri kalıcı olarak yok eden lazer epilasyon yöntemi, yeni nesil cihazlarla birlikte çok daha etkili bir uygulama haline geldi. Ancak lazer epilasyonun farklı seçenekleri de bulunuyor. Bunlar arasında ise en çok buz lazer ve Alexandrite lazer epilasyonun adını duyuyoruz. Peki, bu iki lazer epilasyon yönteminin ne gibi avantajları olduğunu biliyor musunuz? Cevabınız ‘Hayır’ ise okumaya devam…

Kıl köklerine temas ederek tüylerin yeniden çıkmasını kalıcı olarak yok eden lazer epilasyon, günümüzde hem kadınlar hem de erkekler tarafından sıkça tercih edilen yöntemlerin başında geliyor. Doktor kontrolünde gerçekleştirilen lazer epilasyon için aslında istenmeyen tüylerden kurtulmanın en güvenli ve kolay yolu diyebiliriz. Günümüzde değişik seçeneklerinin de bulunması, bu yöntemden yararlanmak isteyenlerin akıllarının karışmasına neden oluyor. Bu seçeneklerin arasında ise en çok buz (diode lazer) ve Alexandrite lazer epilasyonun isimlerini sıkça duyuyoruz. Her ne kadar bu iki yöntem, kalıcı olarak tüylerden kurtulmamıza yardımcı olsa da aralarından bazı önemli farklar da bulunuyor.

HANGİ LAZER EPİLASYON DAHA İYİ?

Buz lazer mi yoksa Alexandrite lazer epilasyon mu? sorusuyla sıkça karşılaşıyoruz. Ancak şunu belirtmeliyim ki, hangi epilasyon yönteminin size uygulanması gerektiğinin kararını gittiğiniz klinikteki doktorun vermesi en doğrusu. Çünkü ten renginiz ve cilt yapınız, uygulanması gereken lazer epilasyon seçeneğinin belirlenmesinde önemli iki kriteri oluşturuyor.

DÖRT MEVSİM PÜRÜZSÜZLÜK

Dört mevsim pürüzsüzlük denildiği zaman akla ilk gelen yöntem, buz lazer epilasyondur. Bu özelliğiyle açık ara önde diyebiliriz. Ayrıca ince ve açık renk tüylerde bile etkili olabiliyor. Soğutucu mekanizması sayesinde ise hassas bölgelerde dahi acısız, ağrısız ve hızlı bir epilasyon imkânı sunuyor. Ütüleme lazer teknolojisinin de kullanılması, yöntemi konforlu hale getiren diğer bir özelliği. Bu lazer uygulaması ayrıca her atışta büyük bir alana etki ettiği için epilasyon işlemi kısa sürede tamamlanabiliyor. Alexandrite yönteminden farklı olarak cilt üzerine jel uygulaması ile gerçekleştiriliyor. Ütüleme hareketleri eşliğinde gerçekleştirilen her seans ile birlikte istenmeyen tüylerinizden kalıcı olarak kurtulabiliyorsunuz. Ayrıca tüm cilt tiplerine uygun olmasının yanı sıra bronzlaşmış tene dahi uygulanabiliyor.

Yazının Devamını Oku

Kirpik uygulamaları zararlı mı?

2 Mart 2024
Kirpiklerimizin uzun, gür ve kıvrık görünmesini sağlayan ipek kirpik ve kirpik laminasyonu uygulamaları, son yıllarda oldukça popüler olmalarının yanı sıra yüz güldüren sonuçlarıyla da dikkat çekiyor. Peki, gözlerimizin en şık aksesuarlarını yeniden yaratma ve şekillendirme imkânı sağlayan bu iki uygulamanın zararları var mı? Hadi gelin, bugün bakışlarımızı güzelleştiren bu iki farklı işlem hakkında merak edilenleri birlikte öğrenelim.

Günümüzde bakışlarımıza anlam katan kirpiklerimizi istediğimiz gibi gür, uzun, kalın veya kıvrık olmasını sağlayan bazı uygulamalar bulunuyor. Gelişen tekniklerle birlikte daha da yüz güldüren sonuçlar elde edilmesini sağlayan bu uygulamaların başında ise ipek kirpik ve kirpik laminasyonu geliyor. Durum böyle olunca da bu uygulamaların göz ya da cilt sağlığımıza zarar verip, vermediği konusu da merak ediliyor. Bu nedenle ben de bugünkü yazımda iki uygulamanın kirpiklerimizde ne gibi değişimler yarattığı ve kimlerin bu işlemleri yaptırabileceğine dair konulara değinmek istedim. Eğer siz de kirpik yapınızdan memnun değilseniz ve hangi uygulamayı yaptıracağınıza henüz karar veremediyseniz, o zaman okumaya devam etmenizi öneririm.

İPEK KİRPİK NEDİR?

İpek kirpik, saf ipekten elde edilen kılların doğal kirpiklerinizin üzerine tek tek yapıştırılması işlemidir. Daha dolgun ve uzun kirpiklere sahip olmak isteyenler tarafından oldukça sık tercih edilir. İşlemin ana amacı, kirpikleri gürleştirmek ve güçlendirmektir. Kullanılan ipek kirpikler, kişilerin ihtiyaçlarına göre hazırlandığı için farklı şekil ve boyutlarda olabilir. Kalıcılığı ise yaklaşık 3-4 hafta arasında değişir. Ancak ipek kirpiklerinizin bakımını doğru yaparsanız, daha uzun süre dayanmalarını da sağlayabilirsiniz.

İPEK KİRPİK UYGULAMASI ZARARLI MI?

Her ne kadar yüz estetiğine katkısı olan bir uygulama olsa da ipek kirpiklerin yapıştırılmasında kullanılan madde, kirpiklerin dökülmesi, kırılması ve büyümesinin durması gibi sorunları beraberinde getiriyor. Bu nedenle uzun süre kullanılmamasında fayda var. Ayrıca ipek kılların kirpik çizgisinin hemen üstüne yapıştırılması, göz enfeksiyonu, gözde batma, kaşıntı, kızarıklık gibi semptomların ortaya çıkmasını da tetikleyebilir. Bu tarz bir sorun ile karşılaşmamak ve ipek kirpiklerin yan etkilerini en aza indirmek için bakım ritüellerinizi ihmal etmemeniz oldukça önemli. Ayrıca alerjik yapısı olanların, göz sağlığı sorunları yaşayanların, gebelik ve emzirme döneminde olan kadınların, bu uygulamayı yaptırması önerilmiyor.

İPEK KİRPİK KULLANIRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ?

Yazının Devamını Oku

Midi etekle günün her saati şık olun

24 Şubat 2024
Son yılların vazgeçilmez parçalarından biri haline gelen midi etekler, günlük hayattan özel davetlere kadar her yerde karşımıza çıkıyor.

Farklı stillere uygun birçok kombinasyona uyum sağlayabilen midi etekler, ilkbahar aylarının da gözdesi olmaya aday. Diz hizasında biten ve bacağın tamamını örtmeyen bir kesime sahip olan midi etekler, ilkbahar ve yaz aylarının gözde parçası olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Kısa eteklerin şıklığını, uzun eteklerin ise zarafetini taşıyan bu parça, ünlü markaların defilelerinde de sıkça yer aldı. Modanın zamansız modellerinden biri olur mu olmaz mı bilinmez ama son yılların gözdesi olduğu kesin. Peki, midi boy etek nasıl kullanılır? Farklı kumaş türleri ve desenleriyle günün her saatinde size şıklık vadeden midi eteklerle özgün kombinlere nasıl imza atabilirsiniz? İşte yanıtı…

MİDİ ETEK KOMBİNLERİ
Midi etekler, genellikle vücudu saran bir kesime sahiptir. Farklı desen, renk ile kumaş çeşitliliğine sahip olan midi etekler, bu özellikleriyle her tarza ve zevke hitap eder. Aslında kombinlemesi oldukça kolaydır. Düşünmeniz gereken tek şey; şık mı, rahat mı yoksa özgün bir görünüm mü elde etmek istediğinizdir. Buna karar verdikten sonra midi boy eteğinizle sıra dışı bir kombin yaratabilirsiniz. Eğer modern bir tarz elde etmek istiyorsanız, parlak kumaşıyla dikkat çeken saten bir midi eteği, askılı kısa bir bluz ve üstüne uzun bir blazer ceket ile giyebilirsiniz. Şık ve modern bir görünüm sağlayan bu kombininizi de stiletto ve zarif bir el çantasıyla tamamlayabilirsiniz.

TOPUKLU AYAKKABILARLA MUHTEŞEM UYUM
Küçük bir hatırlatma; midi etekler, topuklu ayakkabılarla muhteşem bir uyum sağlar. Bu nedenle özellikle gece davetlerinde midi boy etek tercih ediyorsanız, kombininizi topuklu ayakkabıyla tamamlayın. Kıyafetinize hareket katabilmek için de clutch çanta, büyük küpeler veya ince kemerler gibi aksesuarlar kullanmayı ihmal etmeyin. Çünkü bu kombinasyonla gecenin dikkat çeken tarzlarından birinin sahibi olabilirsiniz.

GÜNLÜK TARZDA MİDİ ETEK KOMBİNLERİ

Yazının Devamını Oku

Salisilik asit ve glikolik asit arasındaki farklar

17 Şubat 2024
Kontrollü bir şekilde peeling yapmaya yardımcı olan salisilik asit ve glikolik asit, günümüzde birçok cilt bakım ürününün içeriğinde yer alıyor. Adı bu kadar popüler olan bu iki asit, her ne kadar cildimizdeki ölü derilerin arınmasına yardımcı olsa da aralarında bazı farklılıklar da bulunuyor. Hadi gelin, bugün bu asitlerden hangisinin size uygun olduğuna ve ne işe yaradıklarına bir göz gezdirelim.

Kozmetik sektöründe kullanılan birçok asit çeşidi bulunuyor ama son yıllarda salisilik asit ve glikolik asit içeren ürünler, oldukça popüler bir hale geldi. Yüz temizleyicilerinden toniklere, serumlardan maskelere kadar birçok üründe karşımıza çıkıyorlar. Her ikisi de temel anlamda cildimizdeki ölü hücreleri arındırmaya yardımcı oluyor ama aralarında bazı farklılıklar da var. Bu nedenle asitlerin ne işe yaradığını ve nasıl kullanılması gerektiğini bilmek önemli. Aksi takdirde cildinizin daha pürüzsüz görünmesini sağlamak isterken, cilt sağlığınızın bozulmasına ve lekelerinizin artmasına neden olabilirsiniz.

AHA VE BHA NE ANLAMA GELİR?

Cildimizi pürüzsüzleştirmeye yardımcı olan cilt bakım asitleri; Alfa Hidroksi Asitler (AHA) ve Beta Hidroksi Asitler (BHA) olmak üzere iki kategoriye ayrılır. AHA, suda çözülen bir tür peeling asididir ve derinin dış tabakasının yenilenmesine yardımcı olarak cildin pürüzsüz görünmesini sağlar. AHA içeren ürünlerin bilinçli bir şekilde kullanılması ise deride lekelerin kaybolmasına ve güneş hasarının azaltılmasına yardımcı olur. Nemlendirici özelliğine de sahip olmaları nedeniyle kuru ciltler için önerilir. BHA ise yağda çözülen asitlerdir ve gözeneklerde biriken fazla yağın kontrollü bir şekilde azaltılmasını sağlamak amacıyla kullanılır. Bu nedenle akneli ciltlerin tedavilerinde yaygın olarak tercih edilir. Ayrıca doktor kontrolünde kullanıldığında cildin kırışmasını engelleyerek, pürüzsüz bir görünüm elde edilmesine de yardımcı olur.

CİLDİNİZE ENERJİSİNİ GERİ VERİR

Şeker kamışından yapılan ve AHA grubu içinde yer alan glikolik asit, hücre yenilenmesini hızlandırma ve kolajen üretimini artırmada etkilidir. Güneşin zararlı ışınları nedeniyle oluşan lekeleri geçirme, sivilce izlerinden kurtulma ve cilt yaşlanmasını önlemeye yardımcıdır. Cilt yüzeyindeki ölü hücre tabakasını kaldırma özelliği sayesinde cildinizin daha sağlıklı ve parlak görünmesine destek olur. Tüm bu marifetlerinin yanı sıra cildinizi nemlendirip, kurumasını da önler.

KİMLER GLİKOLİK ASİT KULLANABİLİR?

Yazının Devamını Oku

Saç stilinizle göz kamaştırın

10 Şubat 2024
Moda dünyasının cesur, asi ve özgür ruhu, bu yıl saç modellerinde de etkisini gösteriyor. Her ne kadar yüz şeklimize ve ten rengimize uygun saç modellerini tercih etmek en doğrusu olsa da 2024’ün saç trendlerine de göz gezdirmenizi öneririm. Özellikle kısa kesim saçları ve iddialı renkleri seviyorsanız, bu trendleri incelemek hoşunuza gidebilir.

MASKÜLEN GÜZELLİK

Kısa saç modellerini seviyorsanız ve tarzınızda değişikliğe ihtiyacınız varsa o zaman ‘Pixie kesim’, tam da size göre... Başın arka ve yan taraflarındaki saçların kısa, üst kısımdaki saçların ise daha uzun bırakıldığı bu saç kesimi, yeni stil arayışınıza son verebilir. 2023 yılında dünyaca ünlü birçok ismin ‘Pixie kesim’ saçlarıyla boy göstermesi, yeni sezonda da bu modelin popülerliğini korumasına neden oldu. Bu saç kesimini denemek, biraz cesur bir hamle gibi görünebilir. Ancak tarzınıza kattığı havayı ve kullanım kolaylığını gördüğünüz zaman, pişman olmayacağınızdan eminim.

70’LERİN KATLI KESİMLERİ

Moda dünyasında sık sık geçmişten günümüze ışınlanan trendlere aşinayız. Ancak saç trendlerinde nostalji rüzgârlarına pek sık kapılmayız. Ama 70’li yılların ruhunu yansıtan ‘Wolf Cut’, son dönemin popüler saç kesim tarzlarından biri olmayı başardı diyebiliriz. Bu modelde saçlara önce kat atılıyor ardından da saç uçları inceltiliyor. Saçların üst kısmı daha kabarık bir hale getirilerek, doğal görünmesi sağlanıyor. ‘Wolf Cut’ kesimde saçlar, genellikle omuz hizasında oluyor. Kakül veya perçem yardımıyla da saçlara hareket kazandırılıyor. Saçların daha dolgun ve hacimli görünmesini de sağlayan bu kesim, her yüz şekline uyarlanabiliyor. Ayrıca saçlarını toplamaktan vazgeçemeyenler için de oldukça kullanışlı bir seçenek. Eğer belirgin katları olan dağınık saç kesimlerinden hoşlanıyorsanız, bu akıma göz gezdirmeyi ihmal etmeyin. Çünkü 70’lerin Retro havasını günümüze taşıyan bu saç kesimi, tüm beklentilerinizi karşılayabilir.

SAÇLARINIZDA İLLÜZYON YARATIN

Yazının Devamını Oku

Doğru fondöten mükemmel sonuç

3 Şubat 2024
En çok kullandığımız makyaj malzemelerinden biri olan fondöten, aslında kusursuz bir makyajın olmazsa olmazıdır. Cildimizin pürüzsüz ve sağlıklı görünmesine yardımcı olmasının yanı sıra yüz hatlarınızın ön plana çıkmasını da sağlar. Ancak saniyeler içerisinde mükemmel bir makyaj yapabilmek için doğru bir fondöten kullanmanız şart.

Her daim bakımlı ve güzel görünmenin ilk kurallarından biri tabii ki doğru bir makyaj yapmaktır. Hiç şüphesiz ki, en sık kullandığımız makyaj ürünlerinden biri de kesinlikle fondötendir. Cildi kusursuzlaştıran, yüzdeki kusurları gizleyen bu muhteşem ürün, doğru kullanıldığında aslında tam bir hayat kurtarıcıdır. Makyajınızda doğru fondöteni kullandığınızda saniyeler içerisinde kusursuz ve pürüzsüz görünen bir ten elde etmeniz mümkündür. Ancak hatalı ve cildinize uygun olmayan bir fondöten tercih ettiğinizde ise hoşunuza gitmeyen kötü sonuçlarla karşılaşmanız kaçınılmaz olur. Kliniğimize gelen danışanlarımızdan da cilt tipine uygun fondöten seçiminin nasıl yapılması gerektiğine dair sıkça soru alıyoruz. Elbette ki, piyasada bu kadar çok fondöten seçeneği varken, doğru ürünü bulmak, her zaman kolay olmuyor. Peki, doğru fondöteni nasıl seçeceğiz? Hadi gelin, bugün hep birlikte doğru fondöten kullanmanın püf noktalarına birlikte bir göz gezdirelim.

CİLT TİPİNİZ ÖNEMLİ

Doğru bir fondöten seçebilmenin ilk adımı, cilt tipinize uygun bir ürün seçmektir. Çünkü herkesin cilt yapısı farklıdır. Mesela kuru bir cilde sahipseniz, nemlendirici etkili ürünleri tercih etmelisiniz. Bu şekilde cildinizin pul pul olmasının önüne geçmiş ve daha canlı görünmesini sağlamış olursunuz. Eğer yağlı bir cildiniz varsa ve parlak görünmesinden hoşlanmıyorsanız, fondöten sürmeden önce matlaştırıcı etkisi olan makyaj bazı uygulamalı ve yağlı cilde uygun üretilen içeriklere sahip fondötenleri kullanmalısınız. Eğer cildinizde yoğun renk eşitsizlikleri varsa hafif ve ince fondötenleri, koyu lekeler ile farklı kusurlar varsa yüksek kapatıcı özelliği olan bir fondöten tercih etmelisiniz.

DOĞRU FONDÖTEN RENGİ NASIL SEÇİLMELİDİR?

Fondöten rengini doğru seçmek de basit bir konu değildir. Birçok kişi, cilt tipine uygun bir ürün bulabilir ama iş, renk uyumuna geldiğinde yanlış tercih yapanların sayısı oldukça fazladır. Fondötenin renginin cildine tam uyması için cilt alt tonunun da göz ardı edilmemesi gerekir. Ten renginiz ile birlikte cilt alt tonunuzu da bilirseniz, bu kapsamda alacağınız fondöten, cildinizde kusursuz bir renk uyumu oluşturacaktır.

FONDÖTEN SÜRMEDEN ÖNCE YAPILMASI GEREKENLER

Yazının Devamını Oku

2024’ün yükselişe geçen tırnak trendleri

27 Ocak 2024
Yeni yıl ile birlikte tırnak trendlerinde de değişimler elbette ki oldu. Tırnaklarında popüler görünümler yakalamak isteyenler için bu hafta yükselişe geçen oje ve manikür trendlerini incelemeye aldım.

Yeni sezonda öncelikle kısa küt tırnakların uzun protez tırnakların tahtına oturduğunu ve klasik tonların da yerini yepyeni ara renklere bıraktığını söyleyebilirim. Dünyaca ünlü markaların defilelerinde sadece moda değil, yılın güzellik trendleri de belirleniyor. Moda haftaları kapsamında düzenlenen defilelerde bu sezon, yepyeni tırnak ve manikür trendleri de dikkat çekti. Özellikle yıllardır popülerliğini yitirmeyen protez tırnakların 2024 yılında yerini küt kısa ve temiz görünümlü tırnaklara bıraktığını görüyoruz. Oje renklerinde ise klasik tonların yanı sıra yepyeni ara renklerin yükselişi var. Mesela metalik, simli ve sedefli ojeler, gece şıklığı için mükemmel seçimler olurken, mat ve tek renk ojeler, sokak stilinize eşlik ediyor. Modern dokunuşlu French manikürler ile sanatsal esintiler güzelleşen tırnaklar, stilinize sade bir şıklık katıyor. Peki, birçok yeni trendin ortaya çıktığı 2024 yılı boyunca bakalım hangi renkler tırnaklarımızı süsleyecek, nasıl manikürler sezona damga vuracak. Hazırsanız, başlayalım.

KIŞIN GÖZDESİ ADAÇAYI YEŞİLİ

Moda dünyasında Frenk soğanı yeşili rüzgârı eserken, tırnaklarda da adaçayı yeşili fırtına gibi esiyor. Her ne kadar iddialı bir renk gibi görünse de yeşilin bu tonu, tırnaklarda harika bir duruş sergiliyor. Özellikle kış ve ilkbahar aylarında kombinlerine yeşil tonları ekleyenler, mutlaka adaçayı yeşiliyle de tırnaklarına cazibe katmayı ihmal etmemeli.

GÖKYÜZÜNÜN EN GÜZEL TONU: GECE MAVİSİ

Tırnaklarında koyu renkleri tercih edenler için bu sezon muhteşem bir renk devreye giriyor. Oje koleksiyonunuza gökyüzünün en güzel tonlarından biri olan gece mavisine mutlaka yer açmalısınız. Çünkü 2024 yılının her mevsiminin yıldız rengi bu olacak. Zarif bir ara ton olan gece mavisi, ayrıca tırnaklarınızı olduğundan ince ve uzun gösterecek bir özelliğe de sahip. Bunun dışında birçok kombininize uyum sağlayarak, hoş bir görünüm elde etmenize de yardımcı olacaktır.

ZAMANSIZ RENKLERİN KRALİÇESİ: BORDO

Her dönem trend renkler arasında yer almayı başaran hatta yılların eskitemediği bir ton olan bordo, yine sahnelerde yıldız gibi parlamaya devam ediyor. Yeni sezon koleksiyonlarda kırmızının koyu tonlarına ait birçok renk bulmak mümkün. Kış mevsiminin vazgeçilmez renklerinden biri olan bordo, yine eşsiz güzelliğiyle tırnakları süslemeye devam edecek.

Yazının Devamını Oku