Süheyla Buyrukçu

En sık yapılan makyaj hataları

30 Ağustos 2024
Her daim güzel ve bakımlı olmayı seven kadınlar için makyaj yapmak neredeyse vazgeçilmez bir rutin.

Yaptığımız makyaj yüzümüzün çekici yönlerini vurgulamamıza ve daha güzel görünmemize yardımcı olabiliyor. Ancak bu güzel görüntüyü elde edebilmemiz için doğru bir makyaj uygulaması yapmamız şart. Fakat günümüzde birçok kadın yaptıkları makyaj hataları nedeniyle ya olduklarından yaşlı görünüyor ya da ciltlerinin güzelliğini bozacak şekilde ürün kullanımını abartabiliyor. Bu nedenle ben de bugün sık karşılaştığım makyaj hatalarını sizlerle paylaşmak istedim. İşte yüz güzelliğinizi gölgede bırakan hatalar…

FONDOTENİ KAT KAT SÜRMEK

Makyaj uygulamalarında en çok karşılaştığım hatalardan birinin fondötenin gereğinden fazla kullanılması olduğunu söyleyebilirim. Bu hatayı özellikle ilk sıraya aldım. Çünkü bu hata, diğer ürünleri doğru kullansanız bile işe yaramaz hale getirebiliyor. Bunun nedeni de cildinize gereğinden fazla fondöten sürdüğünüzde sanki yüzünüzde bir maske varmış görüntüsü ortaya çıkması. Bu da tüm makyajın doğallığını ortadan kaldıran ve yüzünüzdeki çizgileri daha da belirgin hale getiren bir yanlış. Fondöteniniz ince ya da kalın yapıda olsun, kat kat sürdüğünüz zaman emin olun ki, maske görüntüsünden kaçışınız olmaz. Bu nedenle fondötenlerinizi tek kat uygulamaya dikkat edin.

YANLIŞ TONDA GÖZ ALTI KAPATICISI KULLANMAK

Göz makyajı, oldukça önemlidir. Çünkü bakışlarınızı daha çekici ve etkileyici hale getirebilir. Bu nedenle çok daha ince detay gerektirir. Ancak bu anlamda yapılan en belirgin ve sık hatalardan birinin de ten renginden çok açık ya da koyu kapatıcı kullanılmasıdır. Göz altlarını kapatmak, size daha enerjik ve canlı bir görünüm kazandırır. Göz altı kapatıcılarının özelliği de zaten budur. Doğal ve uyumlu bir görünüm yakalayabilmek içinse cilt tonunuza yakın bir kapatıcı seçmeniz gerekir. Eğer göz altı kapatıcınız cilt tonunuza göre daha koyu kalıyorsa, bu ürün sizin yorgun ve yaşlı görünmenize neden olacaktır. Bu nedenle doğru tonda ürün kullanmak oldukça önemlidir.

Yazının Devamını Oku

El ve ayak bakımı için etkili yöntemler

24 Ağustos 2024
Güneş ışınları, nemli hava ve suyla sık temas, el ve ayaklarımızı olumsuz etkiliyor. Yaz aylarında sıkça karşılaştığımız ellerde kuruma, topuk çatlaması veya sertleşmiş ayak tabanı gibi sorunlar içinse özel bakımlar yapmamız şart. Peki, el ve ayaklarımıza evde nasıl bakım yapabiliriz? İşte size basit ama etkili yöntemler…

El ve ayak bakımımızı yaz aylarında çoğunlukla ihmal ederiz. Bunun sonucunda da kuruyan ellerle, topuk çatlamasıyla, sertleşmiş ayak tabanıyla ve bakımsız tırnaklarla karşı karşıya kalırız. Vücudumuzun tüm ağırlığını kaldıran ve bütün günün yükünü taşıyan ayaklarımızın özel bir bakımı hak ettikleri kesin. Bu kapsamda dileyen herkes özellikle yaz mevsimi sonrasında profesyonel ayak bakımı yaptırabilir ve sıcaklardan olumsuz etkilenen el ve ayaklarınıza hak ettikleri enerjiyi tekrar kazandırabilirsiniz. Ancak ayak sağlığımızı her daim koruyabilmek adına evlerinizde de yapabileceğiniz basit ama etkili yöntemler mevcut. Günümüzde çalışma hayatının yoğunluğu ve aile sorumlulukları, bazı zamanlar kendimize vakit ayırmamızın önüne geçebiliyor. Eğer sizin de zamanla ilgili bir sıkıntınız varsa, önereceğim yöntemleri evlerinizde rahatlıkla uygulayabilirsiniz. İşte ayrıntılar…

AYAK BANYOSUYLA TÜM YORGUNLUĞU ATIN 



Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, yapacağınız bakımlar, sadece pürüzsüz bir görünüm için değil, aynı zamanda ayak sağlığınızı korumak bakımından da oldukça önemli. Özellikle tüm gün yorulan ayaklarınıza hediye edeceğiniz ayak banyosu, emin olun tüm vücudunuzu rahatlatacak. Bunun için ayaklarınızı içi ılık su ile dolu bir kaba koyun ve 10-15 dakika boyunca bekleyin. Böylece ayaklarınızın gözenekleri açılacak ve bakıma hazır hale gelecek. Ayrıca ayak banyonuzu aromaterapi yağları kullanarak çok daha etkili hale getirmeniz de mümkün. Bu kapsamda ayak sağlığına iyi geldiği bilinen ve rahatlatıcı etkileri olan lavanta ve okaliptus yağlarından faydalanabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey, uçucu yağdan üç damla suya eklemek. Bekleme süresi dolduktan sonra ise ayaklarınızı durulayarak, ölü derilerden arındırma kısmına geçebilirsiniz.

SERT DERİDEN KURTULUN 

Yaz mevsiminde sertleşmiş ayak derisi sorunuyla belki de karşılaşmayan kimse yoktur. Ayrıca sıcaklar, nemli hava ve suyla fazla temas nedeniyle çatlak topuk problemi de bu mevsimde oldukça sık ortaya çıkar. Ancak evde yapabileceğiniz bakımlarla yeniden yumuşacık ayaklara sahip olmanız mümkün. Sert ve ölü derilerden kurtulmanın en basit yöntemlerinden biri ponza taşı kullanmaktır. Ayak banyonuzdan sonra topuklarınıza ve ayak kenarlarınıza dairesel hareketler eşliğinde ponza taşını sürtün. Taşı, sertçe bastırmadan masaj yaparmış gibi sürtmeye özen gösterin. Ponza taşı, ayaklarınızdaki ölü derinin dökülmesine, kuru bölgelerin yumuşamasına ve topuktaki çatlakların giderilmesine yardımcı olacaktır. Bunun dışında peeling yöntemini de uygulayabilirsiniz. Ancak peeling ürünlerini alırken, bir uzmandan destek almaya özen gösterin. Aksi takdirde ayaklarınıza zarar verebilirsiniz.

Yazının Devamını Oku

Olimpiyatlarda ülke kıyafetleri de yarıştı

17 Ağustos 2024
Fransa’nın başkenti Paris’te düzenlenen 33’üncü Olimpiyat Oyunları’nda sporcuların performansları kadar giydikleri kıyafetler de gündeme damga vurdu.

Anlaşılan o ki moda dünyasının kalbinin Paris’te atması dünyaca ünlü tasarımcıların yaratıcılığını etkilemiş. Çünkü Sen Nehri’ni teknelerle geçen sporcuların giydiği kıyafetler, açılış törenini adeta bir moda şovuna dönüştürdü. Özel dikim hazırlanan ülke kıyafetleri arasında ise bazıları oldukça beğenildi. İşte akıllarda kalan ve çok konuşulan o tasarımlar…

MOĞOLİSTAN KIYAFETLERİ GÜNDEM OLDU 

Moğolistan‘ın açılış ve kapanış seremonileri için hazırladığı tasarımlar, diğer ülkelerin kıyafetlerini tek kelimeyle geride bıraktı. Ülkenin kültürel mirasını temsil etmesinin yanı sıra mitolojik bir etki de yaratan Moğolistan'ın Olimpiyat üniformalarında ülkenin önde gelen moda evlerinden biri olan Michel & Amazonka imzası var. Törenlerde kadın sporcuların giydiği uzun beyaz pileli etekler, krem rengi sivri burunlu babetler, işlemeli yelekler ve beyaz pamuk giysileri çok beğenildi. Kullanılan kırmızı sarkık küpeler ve siyah cüzdanlar ise kıyafetin mükemmel tamamlayıcıları oldu. Erkekler için hazırlanan fildişi pantolonla birlikte mavi, kırmızı ve altın rengi işlemeli yelekler ise oldukça dikkat çekiciydi. Tasarımlardaki etnik çizimler ve hayvan sembollerinin ince işçiliği ise gerçekten mükemmel bir iş çıkarıldığının göstergesi gibiydi.

Moğolistan

HAİTİ KÜLTÜREL ZENGİNLİĞİNİ KIYAFETLERE YANSITTI

Haitili İtalyan tasarımcı Stella Jean tarafından hazırlanan Haiti Takımı’nın özel formaları da öne çıkanlar listesine girmeyi başardı. Haiti’nin kültürel zenginliğini vurgulayan ve kadın kıyafetlerinde Haitili ressam Philippe Dodard’ın eserinden faydalanan tasarımcı Sean, cesur renklerle sanatsal baskıları birleştirdi. Kadınlarda diz altında biten etekler, uzun pantolonlar, özel dikim gömlekler, mavi astar yakalı beyaz yelekler, saten kemer ve bağcıklı beyaz topuklu botlarla kombinlendi. Erkeklerin kıyafetlerinde ise düz paça pantolonlar, mavi cepli ceketler, yakalı gömlekler ve saten kravata yer verildi.

Haiti

ÇEK CUMHURİYETİ MODERN BİR TASARIMLA DİKKAT ÇEKTİ 

Yazının Devamını Oku

Su altı teraryumlara evinizde yer açın

10 Ağustos 2024
Geçtiğimiz aylarda 2024 ev dekorasyon trendleri hakkında bir yazı hazırlamıştım. Ancak son günlerde sezona ani bir giriş yaparak, yükselişe geçen bir trend daha var. O da aquatecture teraryum trendi (su altı peyzajı).

Eğer ev dekorasyonunuza küçük ama estetik bir dokunuş yapmak istiyorsanız, su altı teraryumlarına göz gezdirmenizi öneririm. Çünkü bu yıl her yerde karşımıza çıkacaklar... Ev dekorasyonunda değişiklikler yapmak isteyen birçok kişi sezonun trendlerine göz gezdirmeye başlamıştır. Yakın bir zamanda zaten evlerimizi sonbahar ve kışa hazırlayacağız. Bunu yapmadan önce ise size önerim yeni dekorasyon trendlerine bir göz gezdirmeniz. Çünkü bu sezon, evlerinizin ruhuna enerji ve canlılık katacak aquatecture teraryum trendi aniden yükselişe geçti. Pinterest Predicts raporuna göre su altı teraryumları yeni sezonda salonlarda, oturma odalarında, çalışma alanlarında hatta ofislerde bile karşımıza çıkacak.

YARATICI TASARIM DİNLENDİRİCİ ORTAM

Cam bir kabın içine inşa edilen küçük bir bahçe olarak da tanımlayabileceğimiz teraryumlar, dönem dönem ev dekorasyonlarında sıkça kullanılıyor. Ancak bu sezon aquatecture teraryum diğer adıyla su altı peyzajı, yaşam alanlarınıza doğal ortamı taşımanıza yardım edecek. Minyatür objeler, dekoratif kayalar ve bitkiler kullanarak hazırlayacağınız su altı teraryumları sadece estetik bir dokunuş olarak düşünmeyin. Çünkü bu küçük bahçeler, evlerinize ferahlıkta getirebiliyor.

SU ALTI MANZARASINI KİM SEVMEZ Kİ?

Farklı boylardaki cam kaplarda hazırlanan teraryumlarda genellikle kum, toprak, bitki ve bitki lifleri kullanılarak, kara ortamı yaratılmaya çalışılır. Ancak bu sezon, bu objelerin yanına su, yosun, kaya ve taş gibi unsurları da eklememiz gerek. Çünkü artık su altı manzaralarını evlerimize getiriyoruz. Temel gereçlerin yanında su altı bahçenizi güzelleştirmek için ayrıca minyatür yapılar, küçük boyutta dekorasyon nesneleri ile biblolar da kullanabilirsiniz. Eğer bakımı zor gelmeyecekse içine balıklar veya kaplumbağalar bile koyabilirsiniz.

MANZARANIZI BİTKİLERLE RENKLENDİRİN

Yazının Devamını Oku

Saçlarınız yazın yıpratıcı etkilerine yenik düşmesin

3 Ağustos 2024
Güneşlenmek, denize ve havuza girmek, her ne kadar bizlere iyi gelse de söz konusu saç sağlığımız olduğunda bu aktiviteler, saçlarımızın dengesini bozabiliyor. Bu eğlenceli üçlüye uzun süre maruz kalan saçlarımız, kuruyor, matlaşıyor ve ışıltısını kaybediyor. Peki hem eğlencemize devam edip hem de saç sağlığımızı korumamız mümkün mü? İşte ayrıntılar...

Havuz, deniz, kum ve güneşin bizlere verdiği o muhteşem enerji, eminim herkese çok iyi geliyordur. Ancak yaz aylarında bize mutluluk veren bu güzel aktiviteler, maalesef ki saçlarımız için birer düşmana dönüşebiliyor. Eminim siz de bugünlerde saçlarınızın nemini kaybettiğini, matlaştığını ve kolay kolay şekil almadığını fark etmişsinizdir. Hadi gelin şimdi, bu istenmeyen durumlarla nasıl mücadele edeceğimize bir göz atalım.

GÜNEŞ IŞINLARI SAÇ DERİSİNE HASAR VERİR

Cildimizin en büyük düşmanı olan güneş, saçlarımızı da olumsuz etkileyen önemli faktörlerin başında geliyor. Çünkü güneş ışınları saçımızın dış katmanını yıpratarak, hasar görmesine neden oluyor. Bunun sonucunda da saçlar, nemini kaybediyor, matlaşıyor ve kırılgan hale geliyor. Güneş ışınlarının saç derisine verdiği zararların artması sonucunda ise kuruma ve dökülme kaçınılmaz oluyor. Güneşin zararlı ışınları, saçlarımızın kurumasına ve yıpranmasına zemin hazırladığı için ilk olarak saçlarımızı güneşe karşı korumamız şart. Özellikle güneşin dik geldiği saatlerde şapka veya eşarp takmayı kesinlikle unutmayacağız. Güneşlenirken, nemlendirici spreylerle saçlarımızı sık sık nemlendirmek de önemli. Bunun yanı sıra saç kremleri kullanmak da size yardımcı olur. Piyasada içeriği sağlıklı olan birçok durulanan ya da durulamadan kullanılan saç kremi bulunuyor. Bu ürünlerle saçlarınızın nemini koruyarak, daha sağlıklı görünmesini sağlayabilirsiniz. Hindistan cevizi, aloe vera, zeytinyağı, avokado ve jojoba gibi yağları içeren ürünler de saçınızın nem dengesini korumanıza yardımcı olur. Ayrıca bu ürünlerin yıpranmayı azaltıcı etkisi de vardır. Güneş ışınlarının ultraviyole etkisini bloke eden saç serumları da yaz ayı boyunca kullanılması gereken ürünlerin başında gelir. Bunlardan bir tanesini mutlaka bakım rutininize dahil etmenizi öneririm.

TUZLU VE KLORLU SUYUN OLUMSUZ ETKİSİ

Serinlemek için girdiğimiz deniz ve havuzlar da maalesef ki, saçlarımızın sağlığını olumsuz etkiliyor. Havuzdaki zararlı organizmaları temizlemek için kullanılan klor gibi kimyasallar ve denizin tuzlu suyu, saçın doğal yağını yok ederek, kurumasına ve kırılmasına neden oluyor. Havuz ve denize girme süresi uzadıkça da saçlarınızın yıpranma hızı artıyor. Klorlu ve tuzlu suyun saça verdiği zararları en aza indirmek için bone kullanabilirsiniz. Ancak bone kullanmayı hemen hemen hiçbirimiz sevmiyoruz. Bu nedenle öncelikle suya girmeden önce saçlarınızı çeşme suyu ile ıslatmanızı ve durulama gerektirmeyen bir saç kremi sürmenizi öneririm. Çünkü saçlarımız sünger gibidir ve kuru saçlarla suya girdiğimizde çok daha fazla kimyasal emer. Bu nedenle üşenmeyin ve yüzme öncesi mutlaka saçlarınızı duşta ıslatın. Tuzlu ve klorlu su, siz sudan çıktıktan sonra bile saçınıza zarar vermeye devam eder. Bu nedenle yüzme aktivitesini bitirdiğiniz anda, saçlarınızı duşta iyice yıkayın. Böylece saçlarınızın kurumasını önlemiş olursunuz. Yüzme sonrası durulama gerektirmeyen bir saç kremi de kullanabilirsiniz. Saç kremi, saçınızın kolay taranmasına yardımcı olmakla kalmaz aynı zamanda kabarmasının ve elektriklenmesinin de önüne geçer. Deniz veya havuz sonrası evinize döndüğünüzde saç tipinize uygun bir şampuan ile saçlarınızı iyice yıkamayı da unutmayın. Yüzme sıklığınıza göre haftada bir veya iki defa saçlarınıza maske yapabilirsiniz. Özellikle Hindistan cevizi ve zeytinyağı ile yapılmış doğal maskeler, saçlarınızın güçlenmesine ve daha parlak görünmesine yardımcı olur. Ancak bu maskeler için mutlaka bir uzmana danışmayı unutmayın.

SAÇLARINIZI

Yazının Devamını Oku

Sınırları zorlayan makyaj stilleri

27 Temmuz 2024
Doğal ama cesur bir tarzda kendini gösteren yaz makyaj trendleri, bu yıl gerçekten sınırları zorlayan görünümleriyle dikkat çekiyor.

Hadi gelin bugün hep birlikte hem sokak hem de gece stilinde en sık karşılaştığımız makyaj trendlerini bir hatırlayalım. Günümüzde güzellik trendlerinin değişim hızına yetişmek oldukça zor. Ünlü yıldızların yanı sıra sosyal medya fenomenlerinin de trendlere yön vermesi, değişimin hızını artırıyor. Ancak yaz makyajı stillerine göz attığımızda moda haftalarında öne çıkan trendlerin hâlâ popüler olduğunu gözlemliyoruz. Özellikle tatil beldelerinin gece stilinde birbirinden eğlenceli, renkli ve cesur görünümlerin öne çıktığını söyleyebiliriz. Eğer siz de yaz mevsiminin ortalarına geldiğimiz bu günlerde sıradan bir makyaj yapmaktan sıkıldıysanız, o zaman sizin için hazırladığım trend listesine göz atmanızı öneririm. İşte ayrıntılar.

SİYAH ‘OUT’ CANLI RENKLER ‘IN’

Siyah maskaranın yerini canlı renklere bıraktığı yaz sezonunda kirpikler, gözleri tam anlamıyla makyajın merkezine taşıyor. Göz makyajına eğlenceli bir dokunuş katan renkli maskaralar, özellikle sıra dışı tarzlardan hoşlananların favori ürünü. Saks mavisinden fuşyaya, mordan kırmızıya kadar daha birçok tonda renkli maskara bulmanız mümkün. Hangi rengi kullanırsanız kullanın, makyajınızın her daim dikkat çekici olacağı kesin.

90’LI YILLARIN KAHVERENGİ GÖZ MAKYAJI

Güzellik modasına yön veren ünlülerin son dönemde sıkça kullandığı kahverengi göz makyajı, 2024 yaz trendlerine doğrudan giriş yapan bir akım oldu. 90’lı yılların doğal ama feminen görünümünü bugüne taşıyan kahverengi ve tonları, her ne kadar yazın renkleriyle uyuşmasa da bu günlerde göz makyajında sıkça kullanılıyor. Özellikle siyaha alternatif olarak kullanılan bu tonlarla dumanlı bir göz makyajı yapabilirsiniz.

MAVİ İFADEYLE BAKIŞLARINIZI GÜZELLEŞTİRİN

Yaz makyajlarının vazgeçilmezlerinden biri olan mavi farlar da bu sezon, yine popülerliğini koruyor. 60’lı yılların nostaljik havasını günümüze taşıyan ve bakışlarınıza zarif bir dokunuş kazandıran mavi farlar, gözlerin belirginleşmesinde de oldukça etkili. Hem günlük hem de gece makyajınızı canlandırmak için kullanabileceğiniz mavi farı daha önce denemediyseniz, yaz bitmeden mutlaka makyaj rutininize eklemenizi öneririm.

Yazının Devamını Oku

Malezma kâbusu

20 Temmuz 2024
Aşırı sıcaklardan bunaldığımız bugünlerde cilt sağlığımızı korumak oldukça güçleşti. Güneş ışınlarının cildimiz üzerindeki yıkıcı etkileri, bu yıl çok daha fazla hissediliyor gibi. Özellikle yaz aylarıyla birlikte tetiklenen melazma, yüz güzelliğini gölgeleyen önemli bir cilt sağlığı sorunu olarak karşımıza çıkıyor.

Hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üstünde seyir ettiği bugünlerde güneşin yıkıcı etkilerine karşı çok dikkatli olmamız gerekiyor. Çünkü cilt sağlığımızın en büyük düşmanı olan güneş, kısa ve uzun vadede pek çok hastalığa yol açabiliyor. Bu sorunlardan biri de kahverengi lekelerle kendini gösteren ve yüz güzelliğimizi gölgeleyen melazma. Bu konuyu oldukça fazla önemsiyorum. Çünkü cilt lekelerinin tedavisi zannedilenin aksine zorludur ve sabır isteyen bir süreci kapsar. Melazmanın tedaviye zor yanıt vermesi ve sık tekrarlaması da hastaların moralini bozabilmektedir. Bu nedenle bu sıralar güneş ile aramıza biraz mesafe koymakta yarar var. Çünkü güneşin zararlı ışınları yeni melazma oluşumunu tetiklediği gibi var olan mevcut melazmanın renginin koyulaşmasına ve yayılmasına da neden oluyor.

EN ÇOK YÜZDE ORTAYA ÇIKIYOR

Vücudun farklı bölgelerinde koyu lekelere neden olan bir cilt sağlığı sorunu olan melazma, çoğunlukla yanaklarda, burun bölgesinde, çenede ve dudaklarda ortaya çıkıyor. Daha çok kadınlarda görülen bir hastalık olan melazma, nadir de olsa erkeklerde de görülebiliyor. Ayrıca bu hastalık açık tenlilere oranla koyu tenlilerde daha çok ortaya çıkıyor.

EN ÖNEMLİ NEDEN GÜNEŞ IŞINLARI

Eğer cildinizde hafifte olsa kahverengi lekeleriniz varsa yaz sonuna doğru bu lekelerin belirginleştiğini, renklerinin koyulaştığını hatta mevcutlara yeni lekelerin eşlik ettiğini görme olasılığınız oldukça yüksek. Bunun da en önemli nedeni; güneş ışınlarına korunmasız bir şekilde maruz kalmak. Özellikle tatil zamanı güneşlenirken çok dikkatli olmakta fayda var. Çünkü lekeleriniz cildinizi korusanız bile güneşin etkisiyle tetiklenebiliyor.

MELAZMA TANISI NASIL KONUR?

Uzman doktorun özel bir ışık yardımıyla yaptığı inceleme ve cilt analizi sonrasında melazma tanısı rahatlıkla konulabilmektedir. Leke tedavilerinde erken tanı çok önemlidir. Çünkü tedavi edilmeyen lezyonlar, kendiliğinden iyileşmediği gibi zamanla daha da koyulaşmakta hatta yeni lezyonların oluşmasını da tetiklemektedir.

Yazının Devamını Oku

Keten tohumu mucizesi

13 Temmuz 2024
Süper gıdaya en yakın besin olarak gösterilen keten tohumu, faydaları saymakla bitmeyen bitkilerin başında geliyor. Son yıllarda özellikle keten tohumundan yapılan yüz maskesi tarifleri influencer’ların güzellik formüllerinde sıkça kullanılıyor. En çok merak edilen konu ise bu maskelerin işe yarayıp yaramadığı…

Zengin içeriği nedeniyle tam bir sağlıklı yaşam desteği olan keten tohumunun cildimize olan faydalarını eminim siz de birçok yerde okumuş ya da bir influencer’ın paylaşımında denk gelmişsinizdir. Keten tohumunun oldukça popüler bir bitki olduğu kesin. Bu nedenle ben de Sağlıklı Yaşam Uzmanı ve Fitoterapist Dr. Buğra Buyrukçu ile keten tohumunun cilt sağlığımız üzerine etkileri ve nasıl tüketilmesi gerektiği konularının ayrıntılarına girdiğimiz hoş bir sohbet gerçekleştirdim. Ayrıca yüzünüzü güneşin zararlı ışınlarından koruyan, cildinize parlaklık katan ve evlerinizde kolaylıkla hazırlayabileceğiniz bir de maske tarifi aldım.

Keten tohumu neden bu kadar değerli bir besin?

Keten tohumu, insanlar tarafından çok uzun yıllardır şifa bulmak amacıyla kullanılıyor. Hatta geleneksel ve modern tıp tarafından doğal bir ilaç olarak da görülüyor. Bitkinin besin değerlerine baktığımız zaman aslında neden şifa kaynağı olarak değerlendirildiğini anlayabiliyoruz. Çünkü içeriğinde diyet lifleri, bitkisel protein, antioksidanlar, omega-3 yağ asitleri, mineraller ve vitaminler var. Bitkisel bir östrojen olan lignanların en zengin kaynaklarından biri. Ayrıca antioksidan bakımından da zengin. Bu özellikleri nedeniyle oldukça faydalı ve besleyici bir bitki.

Keten tohumu ve cilt sağlığı konusu son yıllarda oldukça popüler. Bu özel tohumun cildimize olan faydaları nelerdir?

Beslenme listenizde olması gereken besinlerin başında gelen keten tohumunun cilt sağlığı üzerinde göz ardı edilemeyecek faydaları olduğunu söyleyebiliriz. İçeriğinde bulunan antioksidanlar, cildinizin daha parlak ve ışıltılı olmasına yardımcı olur. Hava kirliliği, stres, güneşin zararlı ışınları ve yaş alma gibi faktörlerle oluşan yaşlılık belirtilerini azaltır. Anti-inflamatuar bileşikler içerdiği için ciltteki iltihaplanmayı azaltabilir. Akne ve leke izleri üzerinde de etkilidir. İçerdiği yağ asitleri, cildin nem bariyerini korumaya yardımcı olur. Böylece cilt, daha sıkı bir forma sahip olmasının yanı sıra daha yumuşak, parlak ve pürüzsüz bir görünüme kavuşur. Güneşin zararlı etkilerine karşı da cildinizi bir kalkan gibi korur.

KETEN TOHUMUNU ÖĞÜTEREK TÜKETİN

Yazının Devamını Oku