Paylaş
Jock Zonfrillo, ‘MasterChef Avustralya’nın sevilen jüri üyelerinden biriydi, 30 Nisan’da hayata veda etti. Yılın Şefi ve Yılın Restoranı dahil olmak üzere pek çok ödül kazanmış, çok başarılı bir şefti. Avustralya’nın Aborjin kültürü mutfağının korunması ve gelişmesi için kurduğu yardım derneğiyle, gastronomi dünyasının en önemli ödüllerinden Basque Culinary World Prize’ı (Bask Dünya Aşçılık Ödülleri) almıştı. ‘Last Shot’ (Son Vuruş) kitabı, Yılın En İyi Kitabı seçilmişti. İsmini Google’layan bu bilgileri bulur zaten. Ben, Jock’un sadece yakın dostları tarafından bilinen yanlarını yazarak bu hafta bu güzel insanı yâd etmek istiyorum.
29 Nisan akşamı, Melbourne’da yaşayan yakın bir şef dostumla beraber, Sidney’deki restoranında yemek yiyorduk. Her zaman olduğu gibi hayattan, mutfaktan, evlatlarımızdan ve dostlarımızdan bahsettiğimiz derin bir sohbete dalıp her zaman yaptığımız, bizi tanıştıran Jock’u arama ritüelini atladık. Ertesi sabah kahvaltıda buluştuktan sonra Benji Melbourne’a, bense işlerime döndüm.
14.00 suları Benji’den hiç beklenmedik o haber geldi. 46 yaşındaki Jock, ‘MasterChef Avustralya’nın 15’inci sezonunun başlayacağı gün, sabaha karşı Melbourne’da bir otel odasında hayatını kaybetmişti. O andan itibaren sosyal medya, dostlarının, sevenlerinin mesajlarıyla doldu. Gordon Ramsay ve Jamie Oliver gibi dünyaca ünlü şeflerden beraber çalıştığı arkadaşlarına, herkesten şoke olduklarına ve bu güzel adamı tanımanın verdiği şükran hissine dair mesajlar yağıyordu.
“Jock’la dertleşirdik, yemek ve hayatla ilgili tavsiyelerini çok ciddiye alırdım.”
HİÇ ŞİKÂYET ETMİYORDU
Peki, neydi Jock’u bu kadar özel kılan? Jock tam anlamıyla “chef’s chef” yani şeflerin şefiydi. Bu terim sadece ustalığı anlatmaz. Aynı zamanda, sadece sektöre çok emek vermiş gerçek şeflerin, bu başarısının seven-sevmeyen herkes tarafından kabul görmesiyle de ilgilidir biraz... Jock, mesleğine ve meslektaşlarına inanılmaz saygı duyardı. Şefliğin onun hayatını kurtardığını söylerdi hep. Haklıydı da... Gençliğinde uyuşturucuya bulaşmış ve bu mereti mesleğine duyduğu saygı sayesinde bırakabilmişti. Meraklıydı; bilmediği her ürüne, tekniğe ve kültüre karşı, gerçek şeflere has, egodan uzak bir merakı vardı. Beraber son yaptığımız yemek Tasting Australia’nın after party’sinde, Adelaide’in ilginç pizzacılarından birindeydi. Benji ve Aaron’la birlikte yaptığımız ‘Quattro Formaggi’, yani dört peynirli etkinliğiydi bu... Farklı kültür ve tarzda dört şefin pizza yorumlarıyla eğlendiğimiz bu etkinlikte, bizim yaptığımız lahmacunu beraber yaparken öğrenmiş ve dışarıdan basit gözüken bu tekniğe hayran kalmıştı.
Çok çalışkandı Jock. Küratörlüğünü yaptığı etkinlikte 3 gün üst üste, 2 saat uykuyla çalıştığına bizzat şahit oldum. Bu tempoya rağmen bir an şikâyet etmiyordu. Sabah gelen uluslararası şefleri havaalanından alıyor, akşam herkes oteline gidene kadar feneri söndürmüyordu. Kariyerinin zirvesinde olmasına rağmen egodan ve kapristen çok uzaktı. Hem üç restoranıyla ilgileniyor hem de dört çocuklu bir ailenin babalığı görevini aynı anda sürdürmek için çok çabalıyordu.
Hayat ikimizin de karşısına ‘MasterChef’i çıkardı. 2018’de ben ‘MasterChef Türkiye’nin jürisi oldum, sonra o da Avustralya’nın jürisi... İkimiz de kendimizi ve şöhreti pek ciddiye almadığımızdan, o benim kıyafetlerimle; ben de onun garip yorumlarıyla dalga geçerdim. Arada dertleşirdik, benden genç olmasına rağmen yemek ve hayatla ilgili tavsiyelerini çok ciddiye alırdım. İskoç aksanının da güçlendirdiği filozofik bir aurası vardı. Tanıdığım pek çok şef fikir ve yardım için onu arardı. Çok iyi bir dosttu.
Bizim neslin doğal liderlerinden biriydi aynı zamanda. Sektörün sorunlarını iyi analiz eder, genç şeflere çok destek olurdu. Çoğumuz rakibiz ama diğer taraftan, hepimiz işimizin ne kadar zor ve zahmetli olduğunu bildiğimizden birbirimize destek oluyoruz. Buna mecburuz da... Çünkü aslında çok yalnız ve dışarıdan anlaşılmaz bir tarafımız var.
SERT ORTAM, DÜZENSİZ YAŞAM
Maalesef, Avustralya’da ve dünyada, şeflerin genç yaşlarda ölmesi artık görülen bir şey. Özellikle kariyerlerinin zirvesinde pek çok şef arkadaşımız hayatını kaybetti son yıllarda. Justin Bull, Darren Simpson, Jeremy Strode, Nitai Gordon, geçenlerde yazdığım Anthony Bourdain ve şimdi de Jock... Hepsinin ortak noktası depresyon, çalışma saatleri, sert ve maço ortam, başarı odaklı tatminsizlik, yoğun stres, fiziksel yorgunluk, düzensiz yaşam, iyi yemeklerin içinde yaşasak da çabuk yenen sağlıksız yemek tercihleri. Sağlıklı ve mutlu yaşamın sırlarına bakın, ne diyorsa tam tersi bizde. O kadar çok sebep var ki; şeflerin erken ölümüne değil, bu kadar yaşamasına şaşırıyor insan bazen.
Adeta modern zamanların gladyatörleri gibiyiz. Herkesin, sizlerin bizden beklentisi yüksek. Bir yandan birbirimizle, bir yandan kendimizle, bir yandan sürekli değişen ve artan isteklerle savaşıyoruz; e, arada da yoruluyoruz, düşüyoruz, ölüyoruz. Kalan bizlere de hikâyesini anlatmak düşüyor.
Tanıdığım pek çok şef fikir ve yardım için onu arardı. Jock çok iyi bir dosttu.
Paylaş