Paylaş
Sevgili dostum Bjorn Shen’le tanışmamız, ikimizin de MasterChef macerasının öncesine dayanıyor. Bundan 6 yıl önce, Bjorn her yıl yaptığı gibi, Ortadoğu ve Türk mutfağının Singapur’daki en iyi temsilcisi olan Artichoke restoran ekibiyle birlikte Sydney’ye geldi. Kendilerine ilham kaynağı olabilecek restoranları dolaşırlarken onları hem Anason’da hem de Efendy’de ağırladık. Ziyaretinde bana verdiği “Who needs abs, when you have kebabs” (Kebap varken kasa ne gerek var) yazısı ve Asya dragonuyla kebabın birleştirildiği tasarım çantası, hâlâ kullandığım favori çantalarımdandır.
Bjorn’ün ‘kafasına’ bayılıyorum. ‘Dude food’ (büyük ölçüde erkeklere hitap ettiği düşünülen ağır, etli yemekler) akımının Amerika’daki öncülerinden David Chang ve Avustralyalı Dan Hong gibi o da etnik sokak lezzetlerini, lezzet odaklı ve ‘gömmelik’ yemeklere dönüştürüyordu. Bu akımın hem Singapur hem de Asya’daki en önemli temsilcilerinden biri olmuştu. İşte o yıllarda başlayan dostluğumuz, ortak bir proje oluşturmak niyetiyle bugünlere kadar geldi.
Artichoke çok ilginç bir restoran. Her ne kadar kendisi ‘Dünyanın en az Ortadoğulu Ortadoğu mutfağı’ olarak tanıtsa da hem lezzet hem de yaratıcılık olarak benim dünyada en sevdiğim restoranların başında geliyor. Zaten en sevdiğim lezzetlerden olan Asya esintilerini geldiğim toprakların lezzetleriyle, ustaca bir selam çakarak birleştiriyor. Ve gerçek anlamda uluslararası füzyon mutfağın nasıl olması gerektiğini de gösteriyor.
Artichoke’ta bizim alışık olduğumuz cacığı yengeçle, humusu misoyla, çok değerli ‘black angus’ etiniyse alinazikle harmanlıyorlar. Restoranın en sevdiğim yönü, ‘dude food’ akımının bir prensibi gereğince; yemeği bir sanat eseri olarak değil, hem eğlenip hem de ruhu doyuran bir karnaval havasında sunmaları... Mutfağın önünde yazan “Many people have eaten this kitchen and gone on the lead normal, healthy lives” (Bu mutfakta yemek yiyen birçok insan hâlâ normal ve sağlıklı hayatlarını sürdürmeye devam ettiler) sloganı bu eğlenceli yaklaşımı çok iyi özetliyor zaten.
Bundan 5 yıl önce, MasterChef Türkiye maceramla aynı zamanda, Bjorn de MasterChef Singapur’da jürilik yapmaya başladı. Bjorn’ün restoranını kapatıp tüm ekibi iki haftalığına yemek turuna götürmesi artık geleneksel hale geldi. Birkaç ay önce bu seneki destinasyonlarının da Türkiye olduğunu anlattığında kendisini misafir edip yıllardır konuştuğumuz birlikte yemek yapma fikrinden ne kadar heyecan duyduğumu söyledim. Efendy İstanbul’da Türk mutfağı üzerine ortak bir yemek yapmayı kabul etti. Organizasyonumuz, bu akşam, saat 20.00’de!
Menüde Artichoke’un yanık misolu humus, susamlı ramen üzerinde mangal köfte ve yeşil harisa karides gibi klasikleri var. Diğer çeşitlerse yenebilir saksı, ördek pastilla, Efendy salatası ve kerhane tatlısı olacak. İki haftadır ekibimizle birlikte bu yemeklere çalışıyoruz.
Türk mutfağının tanıtımı büyük bütçelerle yurtdışına gidip gastronomiye etkisi kısıtlı bürokratlara yemek vermekle olmaz sadece... Dünya çapındaki şeflere gerek burada, gerek onların restoranlarında Türk mutfağından örnekler yaptırarak, ürünlerimizi; yemeklerimizi ve gastronomi kültürümüzü göstermekle olur. Biz, Efendy ekibi olarak gerek Türkiye’de gerekse Avustralya’da bu etkinlikleri artan bir coşkuyla sürdüreceğiz. Umarım bu girişimler Türk mutfağının tanıtılmasına bir nebze yardımcı olur.
Paylaş