Mutfağımızı tanıtmanın en verimli yolu, yurtdışındaki Türk restoranlarına destek vermek

Farklı ülkelerdeki Türk restoranlarına destek sunulsa, farklı konseptte restoran işleten pek çok işletmecimiz mutfağımıza dönüş yapacaktır. Yemeklerimizi dünyaya anlatmak için yapabileceğimiz çok şey var. Yerel ürünlerimiz konsoloslukların desteğiyle yurtdışındaki restoranlara ulaştırılsa mesela... Madımağın, şevketibostanın, lüferin pek çok ülkedeki Türk restoranlarının menüsüne girdiğini ve yemeklerimizin ortak bir çatı altında tanıtıldığını düşünsenize...

Haberin Devamı

Bundan 10 yıl önce, yurtdışındaki Türk şef restoranlarının sayısı bir elin parmağı kadardı. Ama son birkaç yıldır oldukça çoğalmaya, adlarından söz ettirmeye başladılar. Rahmetli Orhan Yeğen’in New York’taki Şipşak’ı... Sadece restoranlarıyla değil, hikâyesiyle de hepimize ilham olan Hüseyin Özer’in Londra’daki Sofra’sı... Şerif Kaya’nın, Canberra’da Avustralyalı politikacıların yıllarca uğrak mekânı olan Ottoman Cuisine’i... Bu restoranların açtığı yolda yeni nesil Türk şeflerimiz yürüyor ve kendi hikâyelerini yaratıyor. Ahmet Dede’nin İrlanda’daki Dede’si Michelin yıldızı alıyor, Serkan Güzelçoban Almanya’da Handikap’la yakaladığı başarıyı Kleinod’da sürdürüyor, Esra Muslu’nun Zahter’i, Civan Er’in Yeni’si ve Kemal Demirasal’ın YEK’i Londra’yı sallıyor, Coşkun Uysal’ın Tulum’u Avustralya’nın en iyi restoranı seçiliyor.

Haberin Devamı

Mutfağımızı tanıtmanın en verimli yolu, yurtdışındaki Türk restoranlarına destek vermek

YABANCI DİL SEVİYELERİ YETERLİ DEĞİL

Yıllardır yurtdışındaki Türk restoranlarının ülkemiz turizmine olan katkısını anlatıyorum. Bu konuya fazla ilgi gösterilmemesine üzüldüğümü dile getiriyorum. ‘Asırlık Tariflerle Türk Mutfağı’ kitabının yayımlanması, Michelin Rehberi’nin İstanbul’a gelmesi ve 21-27 Mayıs’ın Türk Mutfağı Haftası olarak kutlanması gibi gelişmeler gösteriyor ki Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Turizm Geliştirme Ajansı, gastronominin bir ülkeye kaliteli turist getirmek için ne kadar önemli olduğunun farkına varmış.

Mutfağımızı tanıtmanın en verimli yolu, yurtdışındaki Türk restoranlarına destek vermek

Benim için 2022 restoran açma yılı oldu. Martta Sydney dışındaki ilk restoranımız Efendy İstanbul’u açtık; ortağım ve yakın arkadaşım Berk Cemail'le birlikte Türkiye yatırımlarımıza güzel bir başlangıç yaptık. Sonra Avustralya’ya döndüm. Bundan üç hafta önce ilhamını Ege’nin sebze ağırlıklı lezzetlerinden alan Maydanoz isimli restoranımızı Sydney’de açtık. Gerek misafirlerimizden gerek yemek yazarlarından çok iyi geri dönüşler aldık. Önümüzdeki hafta da döner ve bar konseptini birleştirdiğimiz Tombik isimli restoranımızı açıyoruz Sydney’in lezzet merkezi Barangaroo’da.
İşin içine ‘MasterChef Türkiye’yi de ekleyince, bu kadar açılışa nasıl zaman bulduğumu merak edebilirsiniz. Ben, restoranların mekân seçimi, dizaynı, konsepti ve menüleriyle ilgileniyorum, operasyonu Avustralya’daki muhteşem ekibime bırakıyorum. Ortağım ve dostum Tarık Köni, yardımcı şefimiz Arman Uz ve operasyon müdürümüz Şirin Topaloğlu becerikli ve çalışkan ekipleriyle harika işler yapıyor. Onlarla birlikte olduğum için çok şanslıyım.

Bana sorarsanız, bir ülkenin mutfağını tanıtmanın en verimli yolu, yurtdışındaki restoranlarına destek vermekle başlıyor. Yurtdışındaki Türk restoranlarına şu beş konuda destek sağlanması gerektiğini düşünüyorum.

Haberin Devamı

Mutfağımızı tanıtmanın en verimli yolu, yurtdışındaki Türk restoranlarına destek vermek

Personel: Türkiye’de eğitimli şef sayısı artsa da onları yurtdışındaki restoranlarımızda istihdam etmek zor. Vize durumları zorlayıcı. Yabancı dil seviyeleri yeterli gelmiyor. Yurtdışına çıkmak için gereken finansman az değil. Kendini kanıtlamış restoranlarda yapılan stajlar çerçevesinde şef adayları için özel vizeler çıkarmaya önem verilmiyor. Gastronomi bölümlerinde mesleki İngilizceye verilen önem düşük. Faizsiz öğrenci kredileri, yurtdışında çalışmaları için kolaylaştırıcı olacaktır.

Tanıtım:
Yurtdışında bazı şehirlerdeki tanıtım bürolarımıza bütçeler veriliyor. Bu bütçelerin çok daha az bir kısmı Türk işletmelere verilebilir. Bunun karşılığında misafirlere gastronomi turizmini vurgulayan bir tanıtım yapılabilir.

Ürün desteği:
Yerel ürünlerimiz, konsoloslukların da desteğiyle yurtdışındaki restoranlarımıza mevsiminde ulaştırılabilir. Madımağın, şevketibostanın, lüferin çıktığı mevsimde, aynı anda pek çok ülkedeki Türk restoranlarının menüsünde yer aldığını ve bunun ortak bir çatı altında tanıtıldığını düşünsenize...

Sponsorluk destekleri: Yerli içecek firmaları, lokumcular, salça, baharat ve ekşiciler... Hepsi yurtdışı pazar payını arttırmak için şeflere ve restoranlarına sponsor olabilir. Bence tam bir kazan-kazan durumu...

Devlet teşvikleri: Turquality (devlet destekli markalaşma programı) adı altında yurtdışında şube açan Türk firmalarına verilen teşvikler, neden bu ülkenin gönüllü tanıtım elçilerinin restoranlarına verilmiyor? Bu teşvikten faydalanmak için illa Türkiye’de kurulmuş dönerci, baklavacı ve kebapçının şubesini mi açmak gerek? Kendi eğitimi çerçevesinde, Türk mutfağını üst düzeyde tanıtan şeflere de bu desteğin verilmesi doğru olmaz mı?

Haberin Devamı

Yetki, kalite ve liyakata (hemşericilik ve particilik yapmadan, içkili-içkisiz ayırt etmeden) dayalı bir sistem içinde, yurtdışında başarılı işler yapan Türk restoranlarına bir pazarlama desteği sunulsa, inanın şu anda dünyada Türk restoranı yerine farklı konseptler işleten pek çok işletmeci bizim mutfağımıza geri dönüş yapacaktır. Son yıllarda yörüngemizi çevirdiğimiz Dubai, Abu Dabi ve Katar dışında da lokasyonlar desteklenmeli. Gerçekten ülkeye kaliteli turist getirme kaygımız varsa Avrupa ve Amerika’daki Türk restoranlarını desteklemek inanılmaz önemli.

Yazarın Tüm Yazıları