Paylaş
"Adalet” arayışı içinde olduklarını söylüyorlar.
Sorumlu gördükleri, başta iktidar olmak üzere devletin organları.
Yasama, Yürütme ve Yargıya dair tepkisel bir eylem koyuyorlar.
Kılıçdaroğlu “pasif mücadele” yöntemi uyguluyor.
Evrensel demokratik ilkelere işaret ediyor.
Herhangi bir etnisik, mezhebi, dini gerekçeye yaslanmıyor.
Kitlesi; yoksul, ezilen halk değil.
Uluslararası emperyalist güçlere karşı bir söylemleri de yok.
Yani “Gandi” benzetmesi tam oturmuyor.
Referandumda %48,5 oy alan seçmen kitlesini konsolide etme gayreti içindeler.
Kim bunlar?
Cumhuriyet değerleri ile yetişmiş laikler.
Yanı sıra Kürtler ve Aleviler de bu gruba büyük ölçüde dahil.
Seküler tabanın özlemlerine seslenmeye çalışıyorlar.
Karşılarında “duyarlı” bir yönetim pek gözükmüyor.
Üstelik bahis konusu iktidar, devletin tartışmasız egemeni.
Yanı sıra, onların da %50’lerde bir halk desteği bulunuyor.
Ayrıca, medya büyük ölçüde arkalarında.
Diyeceğimiz, güç dengesi hiç yok...
Bağlı olarak bu eylemin iktidar açısından “tehdit” edici bir boyutu bulunmuyor.
Hatta korkarız, “demokrasi dekoru” olarak işlerine bile gelebilir.
Zaten, yaygın bir karşı duruş belirirse, hiç şüphesiz olmasın sert bir müdahale yaşanır.
Neticede eylem, galip ihtimal “Adalet” arayanlar yönünden “fazla köpüklenmeden” sonuçlanacak gibi gözüküyor.
Böyle olursa karamsarlığa kapılmamak gerekiyor.
Zira bu toplum, daha yeni yeni evrensel hukuk ilkelerine dair talepkâr olmaya başladı.
“Demokrasi acemisi” ve “demokrasi tembeli” sicillerimiz bu pratiklerle tecrübe kazanarak zamanla düzelecektir.
-----
Issız yol
HANİ iktisatlı gitme durumunda olan aileler, çocuklarına hızlı büyüdükleri için biraz bol giysiler almaya çalışırlar.
Bizim de ülke olarak inşaata yönelik yatırımlarımız bu durumu çağrıştırıyor.
İstanbul’da yeni köprüler, tüp geçitler, 100 milyon kapasiteli havaalimanı...
Sanki hemen hepsi tatmin edici seviyede müşterisini bulma sıkıntısı yaşayacak gibi...
Bu hafta başında karayolu ile İstanbul’dan İzmir’e geldik.
Bermutad Osmangazi Köprüsü yine bomboştu.
Yol boyunca Akhisar’a kadar, bir ölçüde Bursa civarı hariç, son derece seyrek bir akış vardı.
Yap-işlet yöntemi ile devlete gelen fahiş yükler değil mevzumuz.
Kaynakları kıt bir ülke için “İstim arkadan gelir” mantığı lükstür.
Muazzam bir otoyol süratle yapılıyor.
Uzunca bir dönem bu neviden yatırımlarda bir atıl kapasite problemi yaşanabilir.
İnşaatçı iktidarımızın “verimlilik” kaygısı olmadığını artık biliyoruz.
İzmir bu işte “kârlı”.
Bu sebepten sesimizi çıkartmıyoruz.
Ama bu “bol kepçe” yatırım tutumuna övgüler düzerken hafif bir mahcubiyet içinde olmamız da boynumuzun borcudur.
-----
Luna Romana
URLA merkezde müdavimi olduğumuz bir pizzacıyı tavsiye etmek istiyoruz.
Pizzeria Luna Romana.
Çok özel bir hamurla çok lezzetli pizzalar sunuluyor.
Manda Mozzarella peyniri de dahil olmak üzere şaşırtıcı bir menüleri var.
Önceleri küçük bir pasajın içine sıkışmış bir dükkanda servis veriyorlardı.
Şimdiki mekanları, Urla Çarşısı’nda otopark girişinin baktığı meydanın köşesinde.
Urla “Beyaz Türk”lerin artan ölçüde yeni yerleşim yeri olduğu müddetçe bu neviden lezzet vahalarının da sayıları giderek artıyor.
“Seyhan Et” ile başlayan “özenli” gastronomi mekan anlayışı yaygınlaşıyor.
Paylaş